ANADiLiMiZE SAHiP ÇIKMA ZAMANI

ABONE OL
11:52 - 23/10/2020 11:52
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

ANADiLiMiZE SAHiP ÇIKMA ZAMANI


Bizler, çocuklarımızın daha iyi Almanca bilmeleri, okul, meslek ve toplumsal yaşamda daha başarılı olmaları için, Türkçe’yi mutlaka öğrenmelerini zorunlu ve gerekli görüyor ve bu nedenle çok dilli, çok kültürlü bir eğitim istiyoruz. Yapılan araştırmalarda Almanya’daki Türk çocuklarının okullardaki başarı oranı maalesef çok düşüktür ve bu olumsuz sonuçlarda anadilinin ihmal edilmesinin rolü büyüktür. Bilim adamları, anadili iyi gelişmiş bir çocuğun ikinci üçüncü dilleri daha kolay öğrenmesinin yanı sıra, bilişsel zekâ gelişimini de önemli ölçüde olumlu etkilediğini kanıtlamışlardır. Çocuklarımızın ve dolayısıyla da Almanya’daki Türk toplumunun başarılı olmasını istiyorsak eğer, her şeyden önce eğitim sorunlarına el atmamız gerekiyor. Eğitimli insan başarılı insandır, başarılı insan itibarlı insandır, itibarlı insan çevresine huzur veren ve örnek olan insandır. Bu insanlar neden Türk toplumundan olmasın? Olmaması için hiç bir sebep yok. Olması için ise yapmamız gereken daha çok iş var. Bu bağlamda ‘Türkçe Gönüllüleri’ adı altında toplanan bir grup duyarlı insanlarla ilk etapta NRW bazında başlattığımız Türkçe kampanyası çerçevesinde tüm eğitim gönüllülerinin katkısı kaçınılmazdır. 

Türkçe Gönüllülerinin 2008 yılında başlatmış olduğu kampanyadan bu yana olumlu gelişmeler nedir diye soranlara: NRW eyaletinde Türkçe anadili derslerini ilkokullarda verilmesinin devamı; yeniden Türkçe anadili öğretmenlerinin atanması; Almanya’da ilkokullar için Türkçe öğretmeninin yetiştirilme girişimi; Türkçe’nin Hautpschule’lerde ikinci yabancı dil olarak verilmesi; Eğitim ve Okul Bakanlığı nezdinde yapılan baskılar nedeniyle Almanya’da ilk defa Türkçe dili için C1 sertifikası verebilecek bir kurumun açılması; Türkiye’den gelecek öğretmenler için sözleşmenin uzatılması. Bunların yanı sıra olumsuz yaklaşım ve gelişmeler de olsa, genel olarak Türkçe konusunda bir canlılığın mevcudiyeti tartışılmaz bir şekilde kendini göstermiştir. Elbette bu konuda elde edilen başarılar yeterli değil. Son yıllarda özellikle Türk kökenli öğrenci ve velilerin Türkçe derslerine katılım konusundaki isteksizlikleri belirgin bir şekilde kendini göstermektedir. Türkçe derslerine katılım KRV eyaletinde %20 lerin altına inmiştir. Yapmamız gereken daha çok iş var. Bu konuda bilhassa velilerimizi bilgilendirmemiz gerekir ve onların desteğine ihtiyacımız var. 

Nasıl diye soranlara: Çocuğumuzu mutlaka Türkçe derslerine kayıt yaptırarak. Okulumuzda Türkçe dersi yoksa veliler birleşerek (KRV eyaletinde ilkokullarda en az 15, ortaokullarda en az 18 veli) okul idaresinden Türkçe dersi talep ederek. Bu taleplerini yazılı bir şekilde okul idaresine ve bir nüshasını da eyalet eğitim bakanlığına yollayarak (Ministerium für Schule und Weiterbildung NRW, Völkingerstr 40221 Düsseldorf). Çevresinde talep olup da öğretmen açıklığı nedeniyle Türkçe derslerinin verilemediği okulları bizlere de bildirerek (Föderation Türkischer Elternvereine in NRW, Nollendorfplatz 2, 44339 Dortmund, email: [email protected], [email protected], [email protected]).

Neden diye soranlara: İstatistik verilerine göre KRV eyaletinde 1998 yılında 691 Türkçe öğretmen, 148000 öğrenci ve 96.000 katılımcı vardı. Bu sayılar 2015 yılında 331 öğretmen, 220000 öğrenci ve 40145 katılım olarak görülüyor. İspanyollarda katılım ise bizlerden çok daha fazla, %90 larda. Bunu öğrenci sayısındaki eksilmeye bağlamak mümkün değil çünkü aynı dönemde toplam İspanyol öğrenci sayısında düşüş var iken Türk öğrencilerinin sayısında eksilme yok aksine artış var. Peki, neden bu fark? İspanyol veliler çok daha iyi örgütlü ve çok daha iyi haklarını arıyorlar.  İşte başarılı olmanın nedenlerinden birisi budur. İyi örgütlenme ile beraber çıkarsız ve riyasız mücadele. 

Görev kimde diye soranlara: Birçok insanımız Türk öğretmenlerinin iyi çalışmadıklarından şikâyetçiler. Türkçe öğretmenlerinin çalışma şartlarını bilenler bilirler, bir öğretmene 230 çocuk düşerse hatta bazen 300 lere yaklaşırsa o öğretmenden ne bekleyebiliriz ki? Elbette gerektiği yerde öğretmenleri de eleştirelim ki verimli çalışmalar yürütülsün. Fakat eleştirmeden önce mutlaka öğretmenlerimizin çalışma koşullarını da göz önünde bulundurmak gerekiyor. Örneğin (1) öğretmenler genelde bir kaç okulda görev yapıyor ve bu nedenle derslere yetişebilmek için okuldan okula adeta koşuyorlar. (2) Türkçe dersleri çocuklar için hiçbir zorunluluğu olmadığı için gerek çocuklar, gerekse veliler tarafından ciddiye alınmıyor. (3) Dersler genellikle öğlen sonu, okul bittikten sonra verildiği için, haklı olarak çocuklar akranları oyun oynarken tekrar okula gitmek istemiyorlar. (4) Alman meslektaşlarına nazaran çok daha düşük ücretle çalışıyorlar. Tüm bu olumsuz koşullara rağmen, birçok öğretmenimiz canla başla görevinin başında, çocuklarımıza bir kaç kelime de olsa Türkçe’nin temelini öğretiyorlar. 

Tembel, kendi çıkarını ve keyfini düşünen öğretmenler yok mu? 
Elbette var. Her meslek grubunda olduğu gibi bu tür ‘asalaklar’ maalesef öğretmenler arasında da var. Fakat işlerini gereği gibi yapanlar, hatta idealist olup da gereğinden fazla çaba sarf eden değerli öğretmenlerimiz çoğunlukta. Bu nedenle, pireye kızıp yorgan yakmayalım. İnanın, değerli öğretmenlerimiz olmasa benliğimizle, kültürümüzle, dilimizle ve dinimizle kayıp olup gideceğiz. Almanya’da elli yıldır kayıp olup gitmediysek eğer onların sayesindedir. Bizler bunun kıymetini şu an anlamasak da, ileriki yıllarda çok daha iyi anlayacağız.  Bugün öğretmenlerimize ve dolayısıyla dilimize, kültürümüze ve dinimize sahip çıkmaz isek, yarın faturası önümüze çok daha kabarık bir şekilde gelecek. Buradan tüm Türkçe anadili öğretmenlerine şükranlarımı iletiyorum. 

Öğretmenlerimiz bir yana, işin ucundan tutacak asıl biz velileriz. NRW’de yeni çıkan yönetmeliğe göre emekliye ayrılan öğretmenlerimizin yerine velilerin talebi olduğu sürece yenileri atanacak. Velilerimiz talep etmezlerse öğretmen kadroları zamanla tamamen kaldırılma tehlikesinde. Bu da zamanla çocuklarımızın Türkçe dersinden tamamen mahrum kalacağının bir işaretidir. Bu nedenle gün öğretmenlerimize ve anadilimize sahip çıkma günüdür. 

Değerli öğretmenlerimize buradan sesleniyorum: “Karanlıkları yıkıp aydınlık bir gelecek için uğraşmanın bilinci ve sorumluluğunu taşıyan siz değerli öğretmenlerimiz, biz her zaman için sizlerin yanında yürüyerek yakmış olduğunuz aydınlık fenerlerini tutmaya hazırız ve önünüze serilen engelleri aşabilmek için bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da hep yanınızda olacağımızdan emin olabilirsiniz”. 

Halimi sorma
Neler kazandım, neler kaybettim
Para kazandım, dilimi kaybettim
Halimi sorma
Dilim yamalı, kalbim yaralı
Göçkünüm ben, bahtım karalı
Halimi sorma
Yarım bir dille, yarım bir benle
Al beni bağrına, sık beni göğsüne
Halimi sorma
Varlık içinde, yokluk çekerim
Dilim yok ki, kimden isterim
Halimi sorma
Kurşun sıksalar, bedenim vursalar
Dilime değil, bana kıysalar
Halimi sorma

Dr. Ali Sak

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.