ANADİL – ANADİLİ, BİR KEZ DAHA YENİDEN

ABONE OL
18:52 - 01/10/2020 18:52
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

12 Mart 2012 Pazartesi günkü Sabah Gazetesi’nin Avrupa baskısının anahaberi ”STK’LARDAN TÜRKÇE ATAĞI” başlığını taşıyor. ”STK’LARDAN” sözcüğünün altını ben çizdim. STK, ”Sivil toplum kuruluşları” tamlamasının kısaltmasıdır. Özel bir ad değildir. O nedenle ona eklenen çekim eki için yukardan ayırma işareti kullanılmaz.
Benim üzerinde durmak istediğim konu bu yazım yanlışı değildir.

Bazı sivil toplum kuruluşları (DİTİB, UETD, IGMG, VIKZ, ATİB, TÜRK FEDERASYONU, FÖTED ve ATÖD) ay sonunda bir çalıştay düzenleyecekler ve yeni nesillerin en büyük sorunu olan Türkçe erozyonunu birlikte düzenleyecekleri ve her yıl gerçekleştirecekleri çeşitli etkinlik ve çalışmalarla önlemek için yapılması gerekenleri ele alacaklarmış. Ayraç içinde kısaltmaları verilen STKları bu çalıştaylarında TGD, TAM, TD-Platform, Türk UniD, ABTTF, NITAB dernekleri de destekleyeceklrmiş.
”Çalıştay” ve ”nesil” nasıl da yakışmışlar ama birbirlerine değil mi?
”Çalıştay”ı bendeki Türk Dil Kurumu sözlüklerinde ve Ali Püsküllüoğlu’nun Öz Türkçe Sözlük adlı sözlüğünde aradım, bulamadım. TDK’nun bilgisunar sayfalarında aradım. Orada sözcüğün anlamı; (1. İsim) Bilim adamlarının ve uzmanların bir konuda ön hazırlık yapmak üzere katıldığı inceleme ve değerlendirme toplantısı olarak verilmiş.
”Nesil” Türkçe değil, ”çalıştay” Türkçe.
Nesilin dilimizdeki karşılığı, yani Türkçe olanıysa ”kuşak”tır. Ben, gene de dua ettim. Arkadaşlar ”nesil” yerine, kimi anlı şanlılarımızın kullandıkları ”jenerasyon”u da kullanabilirlerdi. Nasıl ”geçmiş” yerine ”bekraund”u kullanıyorlrsa öyle yani…
”Erozyon”, toprak kayması anlamında yabancı bir sözcüktür. ”Türkçe erozyonu” tamlamasıyla, sanıyorum, Avrupa’da konuşulan Türkçe anlatılmak isteniyor ki; son derece haklı bir saptamadır.
Buradan, yeniden bir kez daha ”anadil” ve ”anadili” bileşik adları arasındaki anlam ayrılıklarına geleceğim izninizle.
Daha önce de yazmıştım. ”Anadil”, başka diller türetmiş olan dildir.
”Anadili”yse insanın çocukken anasından ve evdekilerden öğrendiği dile denir.
Türkçe bir anadildir. Anasından Türkçe öğrenen çocuğun da anadilidir.
Çalıştayın adını ”Türkçem Ana Dilim Geleceğim – Türkçe’nin Ana Dil Olarak Geleceği” olarak koymuşlar. Üzerinde çalışacakları dil; ”anadil” olarak Türkçe midir, yoksa ”anadili” olarak Türkçe midir?
Hem anadil hem de anadili bileşik sözcüklerdir. Bileşik yazılırlar, ayrı yazılmazlar. Onları ”ana dil”, ”ana dili” olarak yazmak yazım yanlışıdır.
Anadil Türkçe’nin öğretilmesiyle anadili Türkçe’nin öğretilmesi de birbirlerinden çok farklı olan işlerdir.
Bu işleri yapacakların bu işleri yapacak biçimde yetiştirilmiş öğretmenler olmaları konunun olmazsa olmazıdır.
43 yıldan fazla bir süre Türkçe öğretmenliği yapan ben; ”Bu özelliği ve yeteneği taşıyan tek öğretmen yoktur.” diyorum. Varsa beri gelsin!
Konunun tarafı olan ülkelerde, ne Türkiye’de ne de yurttaşlarımızın yaşadıkları ülkelerde bu konuda, bu dersi verecek özellik ve yetenekte öğretmen yetiştirmek konusunda, atılmış tek adım vardır.
Yani biz ve onlar, bu çocukları saldık çayıra, mevlam kayıra.
Bu arkadaşların bu konudaki duyarlılıklarını saygıyla karşılıyorum. Çalıştayı oluşturacak STKlar ilgili bir çekincem olduğunu söylemeden de geçemeyeceğim. Bu çalıştaydaki STKların; FÖTED ve ATÖF dışında kalanlarının tümü dinci örgütlenmelerdir. Bu kurumların dil konusunda yapacaklarının, yapabileceklerinin sınırlarını çok, ama çok merak ediyorum.
Bir önyargım yok. Ama, gene de merak ediyorum.

Hasan Arslan
Türkçe Öğretmeni

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.