AMERİKANCILARDAKİ TELAŞ NEDEN?

ABONE OL
19:03 - 01/10/2020 19:03
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Her konuda geri adım atıyorlar. Kükrüyorlar ama sonra sesler kesiliyor. Hiç bir şey yapmıyorlar yapamıyorlar. Ne bilgi ne bilim ne gerçekler onlar için anlam ifade etmiyor.. Bu da son derece doğal. Çünkü siyasetçiler okumaz, düşünmez, sorgulamaz, kendi odaklı konuşma odaklı yaşam ben merkezli yapar. Herkesle konuşurlar, çok konuşurlar her yere giderler. Siyasetçi bohçacı kadın gibidir.

ABD’nin her yıl temcit pilavı gibi Türkiye’nin önüne koyduğu artık gına getirdiği soykırım sorunu, Türkiye’deki gazetecileri, akademisyenleri, siyasetçileri konuşturdu.

Oysa bakın; ABD’nin 44. Başkanı Barack Obama, Kenyalı bir Afrikalı göçmenin oğlu, ülkenin ilk siyahi Başkanı…

Herkes soruyordu, Obama ile birlikte nelerin değişebileceğidir…Görülen Obama ile birlikte hiçbir şeyin değişmeyeceğidir. Yeni Başkan, kara renklidir ama Amerikalıdır…

Amerikan devlet geleneği, kişiye ödevini verir ve o ödevi belirlenen çizgide sürdürmesini ister… İster otoparkta araba yıkayın, ister üniversitede öğretim üyesi olun, ya da devlet başkanı, kural değişmez… Bir Amerikalı, düzen kendisinden ne bekliyorsa onu yapar; yapmak zorundadır… Bu itaat geleneği, istenildiğinde binlerce insanın üzerine atom bombası atacak kadar da acımasızdır…

Kendi ülkeleri söz konusu olunca ulusal birliğin ve beraberliğin, adaletli olmanın ne kadar önemli olduğunu haykıranlar, ülkelerinden binlerce kilometre ötedeki Irak’ın 3 bölgeye bölünmesi için senatolarından karar çıkartabiliyorlar. Emperyalist amaçları uğruna binlerce masum insanın öldürülmesine tepkisiz kalıyorlar. Ne yazık ki kendi çıkarları için başka ülkelerin iç işlerine ve ulusal bağımsızlıklarına karışmaktan, onların birlik ve beraberliğini yıkmak için her türlü yöntemle müdahale etmekten kaçınmıyorlar!

ABD’nin tarihsel kökleri
50 eyaletten oluşan bu federal devletin ulus tarihi, gücüyle oranlandığında çok yenidir… Kıtanın 1492 yılında keşfinden sonra, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden gelen ilk göçmenler burada toprak sahibi olmuş, koloniler kurmuşlar…18. yy ortalarında bir araya gelen 13 koloni, ABD’nin çekirdeğini ve “Amerikan üst kimliği”ni oluşturmuştur…

İşte bu üst kimlik, her şeyin belirleyicisi ve yöneticidir…

ABD bugün, 315 milyon nüfusuyla Çin ve Hindistan’dan sonra dünyanın en kalabalık ülkesidir…

Resmi kayıtlar, 1776 öncesindeki nüfusu, 2 milyon 500 bin olarak veriyor… 233 yılda olağanüstü bir büyüme… Halen de dünyanın en yoğun göç alan ülkesi olan ABD bir farklılıklar bütünüdür…

2006 sayımına göre ülkede sayısal büyüklüğü 1 milyonun üzerinde olan 32 grup yaşıyor… Nüfusun yüzde 65’i Avrupa orijinli beyaz, yüzde 15’i Latin Amerikalı, yüzde 12’si zenci, yüzde 4’ü Asya kökenli, yüzde 3’ü Yahudi, yüzde 1’i ise Amerikan yerlisi… Nüfusun dinlere göre dağılımı ise şöyle: Yüzde 60 Protestan, yüzde 25 Katolik, yüzde 3.2 Ortodoks, yüzde 3 Musevi, yüzde 1.3 Budist, yüzde 0.7 Müslüman, yüzde 0.6 Hindu, yüzde 1.2 diğer dinler ve yüzde 5 de ateist, hiçbir dine bağlı olmayan…

Obama başkan seçildiğinde ne demişti?
Ekonomimiz zayıflamış durumda
Kaderimizi tayin etme günü gelmiştir
En zengin ve güçlü ülke olmaya devam ediyoruz
Her gördüğümüz köşede yapılacak işler var
Kriz bize ders verdi
Dünyaya liderlik etme kararlılığıyla görevi üstleniyoruz
Karşımıza yeni zorluklar çıkacak
Tanrı sizi korusun, Tanrı Amerika Birleşik Devletleri’ni korusun.”

Peki ya halkın arkandayız dediği Türkiye’yi yönetenler için ne demeli acaba!

Bana göre; bu biat kültürü ile bu okumayan, düşünmeyen, sorgulamayan toplumu yönetecekler de ancak bu kadar olur. Ne diyelim!

Günün Sözü: Söylediğin sözün arkasında durmazsan inandırıcılığın gider.

Prof. Dr. Nurullah Aydın
Gazi Ü. İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.