AMERİKAN İSLAMI VE TÜRKİYE

ABONE OL
18:57 - 01/10/2020 18:57
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Yeşil Kuşak, sosyalizmin Arap petrollerine ulaşımının önünü kesmek için oluşturulmuştu.

İkinci Dünya Savaşının galipleri hem yakılıp yıkılan ülkelerinin harabelerinin arasından çıkmaya çabalarken, Sovyet Rusya, sınırlarına yakın küçük ve mağdur ülkeleri kendi ideolojik gölgesi altına alabilmişti.

Avrupa ve Sovyet Rusya milyonlarca insanını bu savaşta kaybetti.

Kayıplar doğal olarak asker üniformasıyla genç nesillerdi.

Bu savaştan en az kayıpla çıkan ülke ABD oldu.
Yenidünya düzenini ABD kurmaya başladı.

Kendi ülkesinde demokrat, sola yakın her sınıftaki insanları bertaraf ederek, ileride emperyalist işgallerine düşünce bazında çomak sokacak aydınları sindirdi.

Birinci dünya savaşında İngiltere öncülüğünde çöl üzerinde parmakla çizilerek oluşturulan yapay Arap devletçiklerinin petrollerini destekleriyle iktidara getirdiler. İktidar karşılığı biat eden Türkiye, İran, Pakistan, Afganistan iktidarları Yeşil Kuşak fedailiğini üstlendiler.

Bugün bu ülkelerdeki şeriat düzeni o tarihlerde yerleştirilmeye başlandı.

Sovyet Bloğunun çökmesi ABD’yi tek süper güç olarak dünyaya yeni bir düzen kurma olanağı vermiştir.

Yeni düzende ülke yönetimleri rejim bağlamında ABD’ye kayıtsız şartsız bağımlı olacaklar, iç işlerinde ABD’nin çıkarlarına zarar vermeyecek şekilde ülkelerini diledikleri şekilde yöneteceklerdi.

ABD, demokrasiyi benimsememiş ülkelerde iktidarı doğrudan belirleme gücünü kendinde bulması, o ülke yönetimlerinin kendi çıkarları için halklarına ihaneti yüzündedir.

Türkiye ayağı da bu şekilde oluşturulmuştur.

Çokça yinelediğimiz gibi, Türkiye diğer ülkelere benzemeyen bir yapıya sahip olması nedeniyle diğer ülkeler gibi teslim olmamıştır. Olmayacaktır da!

Türkiye, diğer Ortadoğu ve Kuzey Afrika Ülkeleri gibi çöl kumları üzerine çizilen yapay sınırlarla, biat karşılığı kurulmadı.

Türkiye, dünyada görülmemiş bir şekilde, işgal edilen topraklarını, emperyalizme karşı verdiği Ulusal Kurtuluş Savaşıyla kurtarmış, sınırlarını vatan için verdiği canların kanlarıyla çizmiştir.

Bu sınırlar Misakı Milli (Ulusal And) ile belirtilmiştir.

Bu savaş Kuvay-i Milliye ( Ulusal Güç) ile kazanılmıştır.

Bu Bağımsızlık ve Kurtuluş Savaşının önderi ise dünyanın gelmiş geçmiş en büyük devrimcisi Mustafa Kemal Atatürk’ tür.

Bu nedenledir ki, bu yenidünya düzeninin uşaklığına soyunanların ve onların efendilerinin işi zordur.

1950’lerden beri örümcek ağı gibi yurda yayılan karşı devrimcilerin geldiği konum küçümsenemeyecek bir seviyeye ulaştığı elbette göz ardı edilemez.

Ne ABD oğlanlarının 12 Mart ve de 12 Eylül darbeleriyle varamadıkları hedefe, eş başkan rütbesi ihsan edilen işbirlikçilerle de varamayacaklardır.

Ancak; tüm yurtseverlerin, gerçek aydınların, demokratların ulusal bir güç birliği bilinciyle birlikteliği gereklidir.

Silivri Toplama Kampında tutsak olarak tutuklanan, görevlerinden alınan, baskı altına alınan gazetecileri, sendikacıları, bilim adamlarını, yazarları, hukukçuları ayırım yapmadan desteklemek görevimiz olmalıdır. Çünkü oradaki özel mahkeme hukuk kuralları ile değil, cemaat hukuku ile yargılama yapmaktadır.

Biz ve onlar ayırımı yapmadan, sağ- sol cemaatçiliğine sapmadan hukuktan yana, demokrat tavır koymak zorundayız. Bölünme, ayrışma aymazlığı hakkımız yoktur ve tehlike gerçekten büyüktür. Yangın her tarafı kaplamışken her damla suya gereksinim olacaktır.

İmamın Ordusu, aslında emperyalizmin ordusudur. İmamın arkasında onlar vardır.

O nedenle üç koyunu güdemeyeceklere eş başkanlığı, badem bıyıklı çağdaşlık düşmanlarına makamlar vermekteler. Cemaat şeyhini yerleştirdikleri çiftliğinde ılımlı şeriatın, Amerikan İslam’ının papağanlığı yaptırmaktalar.

Ortadoğu’da ve Kuzey Afrika’da başlattığı Haçlı Seferine Türkiye’deki Eşbaşkanı’nın haçlı ordusundaki görevinin derecesi şimdilik gizli tutulmakta. İleride haçlı kaftanı sırtına geçirirlerse kimse şaşırmayacak. Daha önce Museviliğe en büyük hizmet ödülünü alırken Musevi kaftanı giymekten onur duymuştu.

Bugün açıkça Yahudi düşmanlığı yapmakta.

İrade onun iradesi değil. O, aldığı emirleri uygulayan bir emir eri!

Ordu devre dışı.

Yargı, İmama teslim edildi.

Devletin işletmeleri yandaşlara verildi.

Üniversite cemaat sarmalında.

Basın biat etmiş durumda.

İhaleler, dünürlere, damatlara.

Bürokratlar, valiler, kaymakamlar parti temsilcileri olmuş durumda.

Amaç, kıblesi Waşington olan ılımlı şeriatçı Türkiye.

Boşuna değil, gerçek ilahiyatçıların bertaraf edilmeleri.

Halkı sahte dincilerle, makarna kolileriyle, iki çuval taşkömürüyle kandıramayacaklarını anlamış olacaklar ki, artık her türlü yolu denemeye başladılar.

İki milyondan fazla seçmen buhar ediliyor.

Belediye seçimlerinde çetelerden destek aldığı ortaya çıkan Gökçek’in kılına dokunamıyorlar. Yandaş basında tık yok.

TUSİAD, boşuna mı? Yönetim değiştirdi? Bertaraf olacağına biat etmeyi yeğlediler.

12 Eylül’ü destekleyen TUSİAD sermayenin milliyeti olmaz kuralını uygularken bir kez daha yerini belirlemiş oldu. Boyner, siyaset dünyasına atıldığında da Türkiye’nin bölünmesine sıcak bakan biriydi.

AKP’nin emzikli medyası, yandaş medyası, özel yargısı, yargıçları, bürokratları, valileri, kaymakamları artık alenen İmamın Ordusu durumundadır.

Ama onların unuttukları referandumdaki inançlı Türkiye yanlısı yüzde kırk iki, ne ABD İslam’ına, ne de İmamın Haçlı destekli ordusuna boyun eğer.

Onlar Misakı Millinin Kuvay-i Milliyeleridir.

Yeter ki tek yumruk olmaya karar versinler.

Biz onlardan korkmuyoruz.

Artık onlar korksunlar!

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.