ALMANYA’YI NE KADAR TANIYORUZ?

ABONE OL
19:05 - 01/10/2020 19:05
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Oysa biz, kilometre olarak yakın.. buna rağmen düşünce olarak ne kadar da uzakmışız Goethe, Schiller, Bach ve diğer fikir, sanat adamlarından.

“Sizden önce de nice topluluklar gelip geçmiştir. O halde yeryüzünde gezin-dolaşın da yalanlayanların sonu nice olmuştur görün. “3/137

Yüce Mevlamız burada bize bir tavsiyede bulunuyor. Tavsiyesini de aba altından sopa göstererek yapıyor. Yeryüzünde neden gezmiyorsunuz? Sizden önceki insanların kurdukları medeniyetleri niçin bilmiyor ve ibret almıyorsunuz? Helak edilenler niçin helak edilmişler bunu hiç mi merak etmiyorsunuz?..

Daha buna benzer nice cümle sıralayabiliriz. Allah insanların bulundukları bölgede kapanıp kalmalarını istemiyor.

Mesela biz Almanyalı Türkler geriye bakıp da hayatımızın elli yılını geçirdiğimiz bu ülkeyi ne kadar tanıdığımızı hiç düşündük mü?

Almanya’ya gelişimizin üzerinden elli yıl geçti. Ha bugün ha yarın döneceğiz derken saçlarımız ağarıvermiş. Türk Eğitim Derneği ve Berlin Veliler Topluluğu üyeleri olarak biz düşündük ve bu ülkeyi hiç tanımadığımıza karar verdik. Tanıdığımız yerler, evden işe işten eve giderken yol üzerinde gördüğümüz yerler ne kadarsa o kadar. Niye kendimize, (bir arkadaşı vesilesiyle Göthe’nin eserleriyle tanışan) Tatari Oğuz Efendi’yi örnek almamışız?

O Fransa’dan kalkıp Weimar’a kadar gelmiş. Orada vefat etmiş. Goethe’nin yaşadığı şehri ve o şehrin insanlarını, yaşayan değerlerini bizzat tanımak istemiş. Tanımış ve hakkında eserler de yazmış. Göthe gibi bir şahsiyeti ölümünden sonra da olsa tanımak için görevinden istifa etmiş Tatari Oğuz Efendi. Oysa biz kilometre olarak yakın.. buna rağmen düşünce olarak ne kadar da uzakmışız Goethe, Schiller, Bach ve diğer fikir, sanat adamlarından.

Konuşa konuşa nihayet eksikliklerimizi farkettik. Yaptığımız öz eleştirilerden sonra, eksikliklerimizi gidermeye karar verdik ve koyulduk yollara. Önce Weimar’ı ve oranın değerli şahsiyetlerini tanıdık. Sonra Wittenberg’e gittik ve 1789 ihtilalinin önemli saiklerinden olan Martin Luther’le tanıştık. Evinde konuk olduk. Çayını kahvesini içtik. Eski defterleri karıştırmadan fiili durumumuzu birlikte değerlendirdik. Sonuçta, Düşmanlık değil, dostluk, savaş değil barış galip geldi.

Hoşgörüsüzlük mutluluğa giden yolları kapatıyor. Dün mesafeli olduğunuz insanlar bugün misafiriniz oluyor ve size dostluk elini uzatabiliyor.

Wittenberg dönüşü Berlin’i tanımak konusunda anlaştık. Özel olarak kiraladığımız bir otobüsle, rehber eşliğinde dolaştık Berlin’i. Meğer, yıllardan beri içinde yaşadığımız Berlin’i tanımıyormuşuz. Üç saat yetmedi. Duvarı’n hikayesini bimiyoruz. Prenzlauerberg’te, Paul Linke Ufer’ de, Einstein Cafe’de oturup bir kahve içmemişiz. Unter den Linden’i boydan boya geçerek, oradaki müzelerle ilgili bilgiler almamışız. Berliner Dom’u hayran olduğumuz eserler listesine yazmamışız. Bergama müzesi’nin nerede olduğundan habersiziz. Biz nasıl bir Berlinliyiz? Velhasıl şu koca Berlin’ de sanki dört duvar arasında yaşıyor gibiyiz.

Türk Eğitim Derneği ve Berlin Veliler Topluluğu üyeleri olarak biz bu işe yaramayan gömleği üzerimizden atmaya karar verdik. Anladık ki, bu gömlek bize göre değil. Değiştirdik ve rahatladık. Tavsiyemiz sizler de çıkarın o elli yıllık gömleklerinizi. Yeni gömlekler edinin.

İnanın sizler de rahatlayacaksınız. Bizim gezilerimizin adı bilgi ve görgü artırma gezisi. Bunlar masraflı geziler. Geziye katılanlar paralarını kendileri ödüyor. Buna rağmen üyelerimiz, bu gezilerden oldukça memnun görünüyor. Gezilerden dönüşte üyelerimiz yeni gezi nereye ve ne zaman diye sormaya başlıyorlar. Ulaşmak istediğiniz hedef önemli bir hedefse mutlaka bedel ödemeniz gerekir. Bedel ödenmeden bir şey kazanılmaz.

Size tavsiyemiz lütfen içinde yaşadığınız ülkenin değerlerini ve güzelliklerini mutlaka tanıyın. Çirkinlikler, kötülükler dostluk köprülerinin kurulmasını engelliyor. Bu durumda kılıçlar bileniyor, yaylar geriliyor ve hedef bile tayin edilmeden oklar rasgele boşaltılıveriyor. Gezdikçe, gördükçe, anladıkça, düşündükçe, konuştukça, empati yaptıkça anlaşma sağlanabilecek ortak noktalar mutlaka bulunacaktır. Yaşadığı yeri tanımayan, insanlarını nasıl tanıyabilir? Tanımadıkları insanlarla nasıl sevgi ve dostluk kurulabilir?

Şehrinizi ve insanları tanıyınız!

Hayırlı günler!..

Rüştü Kam

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.