ALMANYA’DA TÜRK LİSESİ

ABONE OL
19:03 - 01/10/2020 19:03
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Recep Tayyip Bey, yine torbadan çıkardı tavşanı. Ama tavşanı torbadan çıkarının ilk kendisi olmadığını, benim gibi, yıllarca sendikacılık yapan arkadaşlarım bilirler.

Bu düşünce yeni değildir. 70 li yıllardan bu yana zaman zaman konulur gündeme. Amaç, Almanya’da Türk Lisesi açmak değildir. Bunu biz de biliriz, Almanya’yı yönetenler de bilirler. Amaç; altını çizerek söylüyorum, Almanya’da Türk-İslam anlayışına uygun gençler yetiştirmek ve onları kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaktır. Amacın bu olduğunu bildiğimiz için de Türkiye’nin bu isteğine hep karşı olduk. Amaçlarına “Abla – Abi” uygulamasıyla ulaşmak istediler. O da olmadı. Uygulamanın ardında kimin gizlendiği tez zamanda açığa çıktı.

Evet! Türkiye’de Alman, Avusturya, Fransız, İtalyan, Amerikan Liseleri var. Ama onların okullarına siyaseti soktuklarını kim söyleyebilir? Soruyu şöyle de sorabiliriz: Bizimkilerin açacakları okullara siyaseti sokmayacaklarını kim söyleyebilir?

Kırk iki (42) yıllık öğretmenim ben. Bu yılların otuz üç (33) yılını Almanya’daki okullarda öğretmenlik yaparak yaşadım. Bu yıla kadar, Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı’nın yurdumuzun dışında yaşayan yurttaşlarımızın çocuklarının eğitim ve öğretimleri için hazırladıkları bir öğretim planı, ders araç ve gereci görmedim ben. Bu okulları savunanlar siz gördünüz mü? Bu yıla kadar, yurdumun hiçbir üniversitesinin hiçbir fakültesinde yurtdışındaki çocuklarımıza öğretmen yetiştiren bir bölüm açıldı mı? Bu dersler, Almanya’da, 1974 yılından bu yana çocuklarımıza bir biçimde veriliyorlar. Araç ve gereç konusunu da arkadaşı olmaktan onur duyduğum bir öğretmen çift, üstün gayretlerle, çözmeye çalıştılar.

Bavyera, uzun süre çocuklarımızı “İki dilli sınıflar – Zweisprachige Klassen” adlı sınıflarda topladı. Ben; altı yıl bu sınıflarda öğretmenlik yaptım. Hem Türkiye’ye hem de Almanya’ya bu sınıfların çocuklarımızı okuldaki arkadaşlarından soyutlamaktan başka bir işe yaramadıklarını anlatırken dillerimizde tüy bitti. Sendikanın yabancı öğretenler çalışma gurubu olarak sınıfların kapatılması, çocuklarımızın arkadaşlarıyla aynı sınıfa gitmeleri, yabancı çocuklar için ders dağıtım planlarına konulacak dersler ve bu derslerin haftalık saat sayıları konusunda somut öneriler yaptık. O önerileri, zamanın Milli Eğitim Bakanı Vehbi Dinçerler’e elden verdik Münih’te. Bakan teşekkür ederek, hiç unutmam, “İşte hizmet budur. Kutlarım sizi.” demişti. Arkasında mı durdular? Anadili dersinin bugün içinde bulunduğu durumun sorumlusu salt içinde yaşadığımız ülkeler midirler? Türkiye’ye “İMDAT!” çığlığımızı ulaştıramadık mı?

Almanya’da Türk Lisesi açılamaz mı? Neden açılmasın?

Ama bunu yapmak isteyenlerin amacına bakacaksın. Bakacaksın ve göreceksin. Amaç; Alman eğitim sistemi içinde, Almanya’da yaşamanın özel koşulları dikkate alınarak Türk – Alman eğitim kurumlarının hazırladıkları eğitim ve öğretim planlarıyla işlev gören liseler midir, yoksa çocuklarımızı içinde yaşadıkları toplumdan soyutlayan ve paralel toplumların yaratılmasına neden olacak kurumlar mıdır?

Amacın birinci amaç olacağını kaç kişi savunabilir?

Bu düşünceyi ortaya atanların amaçları bizim çocuklarımızın dillerini, kültürlerini, tarihlerini falan öğrenmeleri değil, kendi dünya görüşlerine uygun insanlar yetiştirmektir.

Açacağın okullara salt Türk çocuklarının gelmelerini amaçlaman bunun en açık kanıtı değil midir?

1977 yılında girdiğim sınavda, bıyıklarımın gür olması, posbıyık olmam nedeniyle bana alevi olup olmadığımı soran anlayış ne denli değişmiştir sizce?

Diyelim ki okullar açıldılar. Okulların yönetim kadrolarını da bir yana bırakalım. Okullarda öğretmenlik yapacak, her iki dile de egemen kaç branş öğretmeni var Türkiye’nin? Bu okullarda Türkçe, tarih, coğrafya ya da öteki sosyal bilgiler derslerinin dışında kalan dersleri Almanca verecek kaç öğretmen var ellerinde bunların?

Boyacı küpü mü bu? Batır, çıkar, olsun!

Bu iş, uzun ve bilimsel bir çalışmanın sonucu olabilir ancak.

Türkiye’nin her şeyi en iyi bilen başbakanı bu işi de bilmesin!

Biz de bir avuç tuzla onun arkasından koşmayı bırakalım.

Hasan Arslan
Türkçe Öğretmeni

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.