ALMANYA – İSTANBUL

ABONE OL
19:02 - 01/10/2020 19:02
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Türkiye’ye kara yoluyla gitmenin ayrı bir özelliği var.
Bizimkiler, bu yollarda pek deneyimliler.
Hele çifte pasaport taşıyanlar, hangi gümrükte hangi pasaportun daha geçerli olduğunu biliyorlar. Bu konuda bilgi cahili olan bizim gibilere akıl veriyorlar.
Slovenya’da Deli Dumrul hesabı haraç gibi pahalı otoyol ücreti nedeniyle, vatandaşlarımız zorunlu olmadıkça o yol yerine Macaristan üzerinden gidişi yeğlemekteler.
‚’Macar, dönüşte Türk pasaportluları didik didik arıyorlar. Arama bir şey değil ama her şeyi ortaya döküyorlar, aşağılayıcı tutumları cabası. Tekrar yerleştirmek bir işkence!

Alman veya diğer Batı Avrupa’lılara, ‚’sigara var mı?”, diye sorup, yol veriyorlar.
Lacivert kapaklı Türkiye Cumhuriyeti pasaportlular, eğer bagaj doluysa, ‚”kenara çek, eşyaları indir!” komutu ile arabanızın motor bölümü bile aranıyor.
En sorunsuz, yollar; Sırbistan, Makedonya ve Yunanistan hattı.
Sırbistan’da büyük benzin istasyonlarında kredi kartıyla ödeme yapılabiliniyor. Ama küçük benzinliklerde önce kredi kartına ‚’evet” yanıtı veriliyor, ama sonradan, iletişim sağlanamadığından! Peşin ödeme yapmak zorunda kalıyorsunuz! Bankanızdaki kredi kartı hesabınızı kontrol etmede yarar var.
Bulgaristan, yoldaki Tır sürücülerinin ve deneyimi olan yolcuların kesin yargısı var. Bulgaristan tehlikeli bölge. Kesinlikle bir sorunla tanışıyorsunuz.
Her köşe başında, radarlı polis arabaları pusuda, bekliyor. Önce çok yüksek cezayı Euro olarak istiyorlar, sonra pazarlık gücünüze göre makbuzsuz sonuca bağlanıyor. AB’ye alınış nedeni hemen uyum sağladığı için olmadığı gerçek.
Alt yapılarını oluşturmamış, ayakları üzerinde duramayan, hele Yunanistan, Portekiz, İspanya ülkeleri gibi Euro’ya geçişi kurtuluş saymanın bedelini ne yazık ki, tüm dünyada olduğu gibi oralarda da çalışan kesim ve halka ödettiriliyor.
Sivil toplum örgütlerinin, kitle örgütlerinin tepkilerini, başkaldırılarını kıskanarak izliyorum. Elbette, şiddeti araç edenleri bu hak aramanın dışında tutuyorum.
Gümrüklerimiz başka âlem. Bürokrasi, hangi iktidar olursa olsun, çok ağır.
Değişen, şey, gümrük görevlilerinin önlerindeki gazeteler.
Bu dönemde; Sabah, Yeni Şafak, Zaman (halka parasız, yüklü abone ödentileri işadamlarına ödettiriliyor) ve Star gazeteleri görünecek yerlere konuyor. Bir çeşit, iş güvencesi.
Mahalle baskısının da ötesinde iktidar partisi baskısı.
Gümrüklerde, içki ve sigara satışlarında büyük kısıtlama getirilmiş. Yolcu sadece bir şişe içki alabiliyor. Her kısıtlamanın gerekçesi hazır; ‚”AB ülkelerinde de böyle.”
AB ülkeleri kıyaslama nedense hep AKP iktidarının işine geldiği noktalarda yapılıyor.
Kaç AB ülkesinde, başbakanlar, bakanlar, milletvekilleri hatta cumhurbaşkanları sahtecilik, yolsuzluk ve yüz kızartıcı klasör dolusu suçlamalara rağmen dokunulmazlık zırhına bürünmek var?
Kuralsızlığın kural olduğu güzel İstanbul şehri. Yine güzel, yine alımlı.
Başbakan, belediye başkanı kimseye sormadan güzelim İstanbul boğazının katline karar verdiler. Başbakan isterse ne uzman, ne bilirkişi önemli değil. O her konuda tek karar verici.
Türkiye, yavaş yavaş, kurbağa deneyi uygulamasıyla, Endenozya, Malezya tipi şeriat hedefine hızla yol aldırılmakta.
Şeriat devletine kim karşı ise başına olmadık işler açılıyor.
Gazeteciler, aydınlar, bilim adamları.
ABD Emperyalizmine karşı olan subaylar, emekli generaller.
Her türlü ahlak dışı yolu deniyorlar.
İnsanların özel hayatına, yatak odalarına bile giriyorlar.
Hep belden aşağı vuruyorlar.
Şimdi sıra AKP’ye en büyük engel olarak görülen, TSK’ni, Yüksek Yargıyı yok etmeye kadar vardırdılar.
Kim yasalardan hukuktan yana ise ona saldırmakta gecikmiyorlar.
Hem de en iğrenç yolları deneyerek.
Ama ne acı ki, insanların özel yaşamları, aile mahremiyeti şeriatçı utanmazların gazetelerinde tefrika halinde sunumda.
Cumhuriyet savcıları bu konularda süresiz tatildeler.
Gizli tanık bulamazlarsa, montaj yolunu yeğlemekteler.
Çamuru at izi kalsın.
Şimdilerde, Baykal’ın uçkuruyla ilgileniyorlar.
Başbakan güya bu ahlaksız utanmazlığa razı olmadığını söylüyor.
O gazete grühu, başbakandan destur almadan, su bile içemezler.
Çok yakın dinci yandaşı dost uyarısında bulunmaya kalkınca, başbakanın öfkesiyle soluğu gazete kapısında almıştı.
Tüm dinlemeler başbakanın emriyle yapılmakta.
AKP’li Çankaya noteri, başbakanın emirlerini bir an bile sektirmeden yerine getiriyor.
Memleketin durumu böyle.
Bakanlık karşılığı solculuktan, dinciliğe zıplama yapan bakanın dili çözülüyor.
”Baykal, az yapmadı eski partililere; onlar öç alabilirler.”
Baykal’dan öç almak isteyenlerin başında kendisi geliyor.
O zaman bu kirli siyaseti yapanları herkes görüyor.
Delile gerek var mı?
Alenen ilan ediyor.
Türkiye’de şimdilik görünürde bu ahvalde!
Hepinize selam olsun!

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.