ALFABENİN GÜCÜ

ABONE OL
18:08 - 01/10/2020 18:08
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

ALFABENİN GÜCÜ
  
Yunan alfabesinin ilk iki alfa ve beta harflerinden oluşan alfabe kelimesi bir dildeki harflerin tümü anlamına gelir. Mecazi manada bir işin başlangıcı olarak kullanılır.
 
İlkokul birinci sınıfta okuma yazma dersinde kullanılan ilk kitabın adı da alfabedir. Adları harflere göre sıralamaya alfabetik denir.
 
Harf Devrimi (1928) yapıldığında Türkiye’de Arap-Fars harfleriyle okuma yazma oranı erkeklerde yüzde yedi, kadınlarda binde dörttü. Arap-Fars harfleri Türkçeye uymadığı gibi halka ulaştırma çabası yoktu. Bilhassa kadınlara okuma yazma şansı verilmiyordu, bu nedenle okuma yazma gelişmemişti. Buna matbaanın yurda geç gelmesi negatif etki yaptı.
Harf Devrimi’nden sonra halk kısa sürede okur yazar olmuştu, 1935 yılında okuma yazma oranı yüzde 23’e ulaşmış, bu oran sürekli yükselerek 2016 yılı itibariyle yüzde doksana varmıştır.
 
Lâtince alfabe temelinden alınan Türkçe abece dile uygun, konuşulduğu gibi yazıldığından imlâsı da kolay öğrenilir. Eklerle türetilme mümkündür, böylece yeni kelimelere çabuk adapte olunur. Macarca ve Fince dilleriyle akrabadır.
Altmış yıllarında Avrupa’ya gelen Türk işçileri günlük yaşamlarında uyuma ilk yardım harflerle mümkün oldu. Adres, sokak adları, ev numaraları bulabilmek kolay olmuştu. O zaman Almanya’ya gelen işçilere geri dönecek konuk olarak görülüyordu bu nedenle uyumun lâfı bile yoktu.
 
Bugün bilhassa göçmen deneyimi olan Almanlar uyumda o yılların hatası yapılmaması için gayret gösteriyor, Suriyeli mülteci çocuklara okullarda, yetişkinlere ise Yüksek Halk Okulları ve dernek kuruluşlarında kurs olarak Almanca öğretiliyor.
Yetmiş yıllarında devlet uyum politikası olmayınca konuk işçilerin uyumuna vakıf, dernek, kilise kuruluşları ve bireysel çalışmalar yoluyla yardım edildi. Benim gibi Türk alfabesiyle Türkiye’de oğrenim gören öğretmenlere Berlin Senatörlüğü nezdinde görev verildi. Türk alfabesi ile öğrenim görmemiş olsaydık işçi çocuklarına hemen ders veremezdik, zira Almanca da Lâtin harflerini temel almıştır.
 
Söz uçar, yazı kalır prensibine uymak okumayı destekler ve yayar. Anayasa değişikliğine giden referandum yolunda hayır panelleri sözlü yapılıyor. Türk halkı okumaz diyen elitenin düzenlediği toplantılarda katılımcılar dinliyor. Eline yazılı hiçbir argüman almadan eve gidiyor. Türkiye’de herşey sözlü yapılıyorsa, buna alışılmıştır.
 
Bu sorunu dikkate alan Berlin CHP Birliği yaptığı panelde argümanları yazılı olarak duvara astı, katılımcılara, halka dağıtmak için yazılı bilgi hazırladı. Dr. Ertekin Özcan’ın www.ha-ber.com  yazdığı Anayasa Değişikliği köşeyazısı okunması tavsiye edildi. Kararsızları etkiliyecek sosyal medyada en az bir argüman yazılmalı, dendi. 
                      
Türkiye’de yaşayanlar kendi sorunlarından yurtdışı Türklerin Türkçe’yi yaşatmak ve okulda öğrenilen İngilizce, Fransızca gibi Avrupa Birliği’ne üye olan ülkelerin dilleriyle eşit davranılması için gösterilen çabaları bilmiyorlar. Berlin’de bugün Veliler Birliği onursal başkanı olan Kâzım Aydın yönetimi gönüllü olarak anadiline yıllarca çok emek vermiştir. Aynı mücadeleyi öğretmen Sevim Aydın okulunda Almanca Türkçe iki dilde okuma yazma projesine büyük katkıda bulunan çabaları tarihe geçmiştir. Bu çaba ayrı bir köşeyazısı olacak nitelikte, doktora çalışması yapacak üniversite öğrencilerine önemli bir konudur. Bu, çalışmada bu yazımda adlarını sayamadığım tüm Almanya çapında, hatta Avrupa’da emektarlar yer almalıdır.
 
Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı bütün devrimler, reformlar önemlidir, ama en önemlileri bana göre harf devrimi ve kadınlara verilen erkeklere eşit kılan hürriyet ve haklardır. Yeni harflerle yüzünü Batı’ya dönen ülke, medeniyet cemiyetlerine kabul edilmiş ve saygı görmüştür. Fransız ihtilaliyle başlayan demokrasi hareketleriyle, icadların yapıldığı ileri medeniyete, bilime yani Batı’ya kapı açmıştır. Kuranı Türkçe’ye çevirerek halkın dinini anlamasını sağlamıştır. Ezanı Türkçe okutarak ülkenin dilini yüceltmiştir, minarelere yükseltmiştir.
 
Daha önce (1522) Dr. Martin Luther İncil’i Lâtince’den Almanca’ya çevirerek hıristiyan dinini halkın anlamasını sağlamıştı.
 
Atatürk çok kitap okuduğu için çok şey başarmıştır, dine de lâiklik ilkesiyle hizmet etmiştir. Okuduğu kitaplar arasında çok sayıda dini kitaplar vardı. Din dersi kitapları yazan encümene yardım edecek kadar din bilgisi olduğunu, kendi yazdığı tarih kitabıyla kanıtlamıştır. Onuncu sınıfta okuduğumu zannettiğim o ders kitabını saklamadığıma çok pişman oldum.
 
29 Ağustos 1928’de Dolmabahçe Sarayı’nda profesörler, milletvekilleri, gazeteciler, yazarların ve Atatürk’ün de katıldığı toplantıda yeni harfler konuşulmuştur. Bu toplantı İsmet İnönü’nün şu sözleriyle bitmiştir.
“Gelecek kuşaklar, babalarının bütün azim ve başarılarının sırrını onların gerçek ve özden çumhuriyetçi olmalarında ve özellikle cumhuriyetin kurucusu bulunan, cumhuriyetin bu yurdun bütün çocuklarına kutlu bir ülkü olarak yerleşmesi için bütün hayatını adamış olan büyük Cumhurbaşkanını güven ve sevgi ile izlemesinde arasınlar.
 
 
Yeni yazı, Türk Alfabesi, daha doğrusu birçok yerlerde halkın kendiliğinden söylediği veçhile Gazi Alfabesi hakkında gördüklerim beni bahtiyar etmiştir. Bu, cahil kalmaktan mütevellit bir sıkıntı içinde bunalmış büyük bir milletin kurtuluş hamlesidir. Emniyetle söyleyebiliriz ki, yeni yazıya geçmek, bizim ilk önce tahmin ettiğimizden inanılmaz derecede çabuk olacak, milletin hemen okuyup yazabilecek hale gelmesi ancak birkaç seneye çıkacaktır.” 
                          
 
Hoşça kalın!
 
İlter Gözkaya-Holzhey                      
 
 
Kaynak:
Sinan Meydan, PANZEHİR, Gerçeğe Çağrı, Sayfa 194,195,301
İnkilâp Yayınevi, İstanbul 2016
ISBN 978-975-10-3641-4   

 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.