ALEVİLERE İFTAR YEMEĞİ

ABONE OL
18:50 - 01/10/2020 18:50
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

”Esirgeyen bağışlayan Allah’ın adıyla:

Hamd, âlemlerin Rabbi, merhametli olan, merhamet eden ve Din Günü’nün sahibi olan Allah’a mahsustur. (Allahım!) Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola, nimete erdirdiğin kimselerin, gazaba uğramayanların, sapmayanların yoluna eriştir.”

Alevi dedesinin yaptığı bu duayla sona erdi iftar yemeği. Yemeğe başlamadan önce de benzer bir dua yapıldı. Bu duada da, Kur’an’ın zikir olduğundan, Hz. Muhammed’in bu kitabın hükmünü insanlara anlatmak için gönderildiğinden bahsedildi. Amin dedik.

İftar tabağında; yeşil ve siyah zeytin, beyaz peynir, kaşar peyniri, tahin helvası, kayısı hoşafı vardı. Mercimek çorbasıyla başladığımız iftar yemeğinde ise; iki dilim ispanaklı ve peynirli börek, etsiz kuru fasulye, pirinç pilavı ve soğansız yeşil salata vardı. Cevizli kabak tatlısı, fıstıklı irmik helvasıyla da ağzımızı tatlandırdık. Matem orucu’nun iftar yemeğinde ”Aşûre”nin olmaması dikkatimizi çekti, unutulmuş muydu, yoksa bizim bilmediğimiz bir sebepten mi kaynaklanıyordu bu durum?

İçecekler, ayran, portakal suyu, çay ve kahve. Özellikle Türk Kahvesi unutulmamış. Belki bir gün kahvenin yanına Türk lokumu koymayı da unutmazlar.

Büyükelçi’nin verdiği iftar yemeğinden bahsediyorum. Bu iftar yemeği Aleviler için verilmiş. Aleviler Muharrem ayında 12 gün oruç tutuyorlar. Bu orucun adı matem orucu. Sadece kana kana su içmeyeceksiniz, et yemeyeceksiniz, bıçak kullanmayacaksınız hepsi bu kadar.

Kur’an’ın tarif ettiği oruca benzemiyor ama, olsun. Zaten onlar da farz olan Ramazan orucunun yerine koymuyorlar bu orucu, adı üstünde, ”Matem Orucu.”

Hz. Hüseyin, Kerbela’da Yezid’in komutanları tarafından hunharca katledildi. 72 kişiye karşı koca ordu savaştı. Haksızlığa karşı direndi, haysiyetini yitirmemek için direndi ve sonunda şehid oldu. İşte bu oruç o yiğit insanın matemini tutmak için tutuluyor. Hz. Hüseyin’in şehid edilmesinin matemi tutuluyor böylece. Yezid’e ve Yezidlere lanetler ediliyor.

Basın mensuplarını ve bazı sivil toplum örgütlerinin temsilcilerini saymazsak çok az bir katılım vardı. Büyükelçi’nin verdiği iftar yemeğine itibar edilmemişti. Cem Vakfı Genel Başkanı İzzettin Doğan dede oradaydı ama, onu dede olarak tasvip edenler de arkasından gelmemişlerdi. Masamızda oturan bir Alevi dedesinin verdiği bilgiye göre Varto, Sivas ve Tunceli Alevileri iftara katılmamıştı. Türkiye’nin Doğusunda ve Güneydoğusundaki aleviler bu iftara katılmadılar dedi masamızda oturan bir başka arkadaş. Anlaşılan o ki, iftara katılmama sebebi siyasi.

rustu-kam-26-11-a.jpg

Hz. Hüseyin’in şehid edilmesi de siyasi idi. Dini siyasete alet etmenin sonucunda şehit edilmişti Hz. Hüseyin. Böylesine önemli bir günün matemini, oruç tutarak tutan aleviler, bu iftar yemeğine katılmamakla Yezidlerin ekmeğine yağ sürmüş olmuyorlar mı?

Ekselansları da hoşnut olmamıştı bu durumdan ki; ”Evinize hoş geldiniz” diye başladığı konuşmasını, ”biz büyükelçilik ve konsolosluklar olarak iftar yemeği düzenledik, ayırımcılık yapmadık. Büyükelçilikler ve konsolosluklar kimsenin tekelinde değildir. Buralar hepimizin evidir.” diye sürdürdü.

Zaman zaman duygusallaşan Ekselansları konuşmasını bir vaiz tavrıyla yaptı:

Hz. Musa’nın denizi yarması üzerine Firavun ile ordusunun sulara bugün gömüldüğünü,

Cudi Dağı’nın üzerine Hz. Nuh’un gemisini bugün demirlediğini,

balığın karnından Hz. Yunus’un bugün kurtulduğunu,

Hz. Âdem’in tövbesinin bugün kabul edildiğini,

Hz. İsa’nın bugün dünyaya geldiğini ve bugün semaya yükseldiğini,

kardeşlerinin attığı kuyudan Hz. Yusuf’un bugünde çıkarıldığını,

Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İsmail’in bugün doğduğunu,

Hz. Yusuf’un hasretinden dolayı gözleri kapanan Hz. Yakub’un bugün görmeye başladığını,

Hz. Eyyûb’un bugün şifaya kavuştuğunu ve

Hz. Hüseyin’in bugün Şehid edildiğini anlattı.

Hz. ibrahimden ve O’nun ateşini södürmeye giden karıncadan bahsetti karınca demiş ki: ”…O’nun ateşini söndüremem ama, ancak benim bu çabamı İbrahim bilir ve Rabbim bilir ya, o da bana yeter. ”

Ekselansları gelmeyenlere sitemli gibiydi. Ben bu kadar çalışıyorrum ve çabalıyorum, sizler benim bu çabamı görmüyorsunuz, hatta hiçe sayıyorsunuz der gibiydi. Karınca hikayesini de bu sitemine dayanak yapmıştı sanki.

Aleviliğe net bir tanım isteyenlere de mesajı vardı Karslıoğlu’nun:

”Aleviliğin net bir tanımını isteyenler ülke gerçeklerini tanımayanlardır. Bu tanım elbet bir gün yapılacaktır. Ancak bunun için zaman gerekir. Bu konuyu içine sindirmiş, yetişmiş entelektüeller yoktur bugün, varsa bile henüz istenilen düzeyde değildir. Aleviliğe tanım getirmeye çalışanar, yüzeysel bilgilerle bunu yapıyorlar. Aleviliğin inanç kökenleri araştırılmadan Aleviliği doğru anlamak mümkün değildir. ”

Doğru söze ne denir? Ancak alkışlanır.

Cem Vakfı Genel Başkanı İzzettin Doğan Karslıoğlu’na teşekkür etti. Aynı çatı altında birlikte olmaktan mutluluk duyduğunu söyledi. Ancak Diyanet’e sitemliydi İzettin Doğan. O’na göre Diyanet, yılda bir kere Hz. Ali hakkında hutbe okutmakla vazifesini yaptığını sanıyordu.

İzzettin Doğan konuşmasını şu şekilde sonlandırdı:

”Hz. Hüseyin insanlığın şehididir. Zalime boyun eğmemiştir, siz de eğmeyin, yoksa yalnız hakkınızı yitirmekle kalmaz, haysiyetinizi de yitirirsiniz. Hz. Muhammed insan olmanın haysiyeti hususunda Batı’dan daha ileridedir. Batıda haysiyet haklardan önce gelmez.”

Allah dirlik düzenimizi bozmaya çalışanlara, bölücülere, nifak tohumu atanlara fırsat vermesin.

Amin.

Rüştü Kam

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.