AL SANA BİR KAYA NERENE DAYARSAN DAYA

ABONE OL
18:22 - 01/10/2020 18:22
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

AL SANA BİR KAYA NERENE DAYARSAN DAYA

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın 25 Nisan 2014 günü, gözlerinin içine baka baka yaptığı konuşmaya uyan bir deyimidir yazımın başlığı.
Bu duruma daha da uygun olanı ise, bana göre, “itin önüne atsan yemez” deyimidir.
O denli yani…
Anayasa Mahkemesi üyeliğine atandığından bu yana kimliği hakkında, az çok, bilgi sahibi olduğum Kılıç’ı günahım kadar sevmem.
Yaptığı bir konuşmanın beni bu denli sevindireceği dünya yıkılsa gelmezdi aklıma.
Ne diyorlar hani? “Olmaz olmaz demeyin! Olmaz olmaz!”
Ne dedi Başkan Kılıç?
“Muhtelif kaynaklardan seçilerek gelen üyelerimizin karar ve faaliyetlerimize yansıyan mesleki tecrübeleri Mahkememizin ortak vicdanını oluşturmaktadır. Kuşkusuz bu sonuca ulaşırken, başta Türkiye Cumhuriyeti Anayasası olmak üzere, hukukun evrensel ilkeleri ve ilgili yasa hükümlerine göre hareket ettiğimiz açıktır.“
“Zart zurt atıp tutma! Vız gelir, tırıs gidersin.” mi?
“Esasen Anayasa yargısının varlık nedeni; ırk, renk ve inancı ne olursa olsun, insan olma ortak paydasına sahip herkesin var olan onurunu korumaktır.”
Daha ne desin? “Sana ayrı, bana ayrı olmaz. Aklını başına al!” mı?
“Hukukun üstünlüğü anlayışı ve demokratik değerlerle beslenen bir devletin yolu her zaman aydınlıktır.”
“Demokrasi; öyle senin sandığın gibi, tramvay falan değildir. Aydınlığa giden yoldur.” mu deseydi?
“İnsanlar, onurlu bir hayat yaşayabilmek için, hukuk güvenliğinin egemen olduğu bir devletin varlığına her zaman ihtiyaç duymuşlardır.”
“Hukuk güvenliğinin kalmadığı bir ülkede onurlu bir yaşamdan söz edilemez.” mi?
„Hukuk devletinin en belirgin diğer bir özelliği ise, tasarruflarının öngörülebilir, ulaşılabilir açık ve şeffaf olmasıdır. Hukuk devletinin odağında esas itibariyle iktidar gücünün keyfi davranışlarının sınırlandırılması vardır. Bu nedenle kamu gücünü kullananlar da vatandaşlar gibi hukuksal ilkelerle kuşatılmıştır.“
„Biz varken sen keyfi davranamazsın!“ mı dedi bu burnu Kaf Dağı’ndakine?
„Hukuk devletinin temel direği olan yargı, aynı zamanda devletin vicdanı olarak da tanımlanır. Bu vicdanın, siyasi ve ideolojik vesayet odaklarının işgaline uğraması nedeniyle toplum hayatına verilen zararların acı örnekleri, hafızalardan henüz silinmemiştir. „
Aklıma Menderes ve üç bakan, darağacındaki üç fidan ve yaşı büyütülerek asılan çocuk geldiler benim. Ergenekon ve Balyoz da üstüne üstlük… Ya onun?
„Yargının vicdanını işgal edenlerin kimliği, düşüncesi ya da kutsalları ne olursa olsun bu sonuç değişmeyecektir.“
„Bu işgalcileri halk tanıyor. Sen de onlardan birisin!“ mi dedi Badem’e?
„Yargı, milletin iradesine tuzak kurulacak yer değildir ve olmamalıdır.“
„Aklını başına devşir!“  mi?
„Hemen her toplumda sorunların temel kaynağı yasama, yürütme ve yargı organlarının sebep oldukları hak ihlalleridir. Bu ihlallerin sonuçları ve toplumsal karşılığı önemsenmelidir. Bireylerin, her türlü endişe ve korkudan arındırılmış güvenli bir alanda hayat sürmeleri, en temel anayasal haklarıdır.“
„Ne senin ne de bizim hakları ihlâl etme hakkımız yoktur. Anla artık bunu!“ mu?
„Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi başta olmak üzere, çağdaş dünya milletlerinin kabul ettiği insan hakları belgelerinde,   temel hak ve özgürlükler; din, ırk, mezhep, siyasi düşünce ve ideolojilerden arındırılarak sadece “insan olma” ortak paydasında birleştirilmiş ve evrensel bir değer olarak tanımlanmıştır.“
„En yüce değer insandır. Gerisi laf-ı güzaf!“ mı dedi Badem’e?
„Anayasa Mahkemesinin uzun yargılama ve uzun tutukluluk şikâyetlerine ilişkin olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatları doğrultusunda kanun yolları tüketilmeden verdiği ihlal kararlarına karşı hiçbir eleştiri yapılmamasına rağmen, bir internet sitesine erişimin yasaklanması kararına yönelik verdiği ihlal kararının siyasal kaygılarla ölçüsüz bir şekilde eleştirilmesi dikkat çekicidir. Hukuk devletinde mahkemeler, emir ve talimatla çalışmadığı gibi, dostluk ve düşmanlık duyguları ile de yönlendirilemez.“
„İşine gelene eyvallah, gelmeyene tuuu kaka olmaz!“ mı yoksa?
„Hukuk devletinde mahkemeler, emir ve talimatla çalışmadığı gibi, dostluk ve düşmanlık duyguları ile de yönlendirilemez.“
„Yargı dostun yargısı, düşmanın yargısı olarak anlaşılamaz, yorumlanamaz. Sok bunu o kalın kafana!“ mı?
„Bizler adil olmayı kutsal bir görev kabul eden bir medeniyetin mensupları olarak, gücün ve şartların etkisiyle gömlek değiştiren bir karakterin sahibi olamayız.“
Badem’in canını en çok Kılıç’ın konuşmasındaki bu tümceler yakmışlardır sanırım.
„Memleket dâhilinde iktidara sahip olanlar gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde olabilirler. İktidar sahipleri şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi menfaatleriyle tevhit edebilirler.“ mi dedi?
„Bunlar 21. YY ın Brütüsleridirler.“ mi dedi gözlerinin içine baka baka?
„Hançerlerini ne zaman ve kime saplayacaklarını bilemezsiniz.“ mi dedi?
„Al sana bir kaya. Nerene dayarsan daya!” deyimindeki gizlilik yok bu konuşmada aslında.
Söyleyeni de, söyleneni de belli.
Üstüne, üstlerine de aldılar zaten.
Arlanmazlar ki…
Ar damarları çatlamış bir kez.
Arlanmazlar…


Hasan Arslan



Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.