AKP’LİLERDE KİMLİKSİZLİK, KİMLİK ARAYIŞI!

ABONE OL
19:01 - 01/10/2020 19:01
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Dikkat edilirse AKP’lilerde kimlik sorunu yıllar öncesinden var. Abdullah Gül, Türklük konunda neler demişti neler.

Recep Erdoğan ha keza. Öylesine ki her ortamda Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, Yahudi, Rum diye başlar ve sanki Türkiye’de hepsi aynı nüfusa sahipmiş gibi açıklamalar yapıyordu.
Şimdilerde ise boy’dan soy’dan bahsediyor.

Oysa; Türkiye’de yüzde 87’si Türk olan bir millet var. Özellikle bu gerçeği tersyüz etme çabası içinde oluyorlar.

Bugün de hangi AKP’li ağzını açsa Türk Milleti demez milletimiz der. Azınlık demez halklar der. Peki ama neden?

AKP yönetim kadrolarına bakıldığında Türk kökenli olanların sayıca çok az olduğu görülür. Çoğunlukla Anadolu’da kalıntı halklardan, köken belirsizliği yaşayanlardan ya da kökenlerini gizlemek isteyenlerden oluştuğu görülür. Yine; İslamcı, cemaatçı kimlikle görünmeye tanınmaya çalışırlar.

Bakın; Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, İzmir ziyaretinde 16 Haziran Salı günü İzmir Musevi Cemaati Yönetim Kurulu ile Swiss Otel’de bir sohbet toplantısı gerçekleştirmişdi.

Musevi Cemaati’nin yayın organı Şalom’un verdiği bilgiye göre; Egemen Bağış, İstanbul’daki Musevi Cemaati ile olan yakın ilişkilerinden bahsetti. Bu ilişkileri İzmir Musevi Cemaati ile de kurmak istediğini söyledi. Bağış konuşmasının devamında çok tartışılacak sözler de söyledi. Azınlık ve Gayrimüslim terimlerini beğenmediğini, bu ülkede kimin köklerinin daha eskiye dayandığının araştırma konusu olduğunu, dolayısı ile kimin azınlık kimin çoğunluk olduğunun bilinemeyeceğini söyleyen Bağış, cemaati şaşırtmış.

Gazetenin verdiği bilgiye göre Egemen Bağış, bir sonraki İzmir ziyaretinde bir araya gelmeyi önerdi ve bir dahaki sefere İzmir sinagoglarından birini ziyaret etme istediğini dile getirdi.

Tam açıklama var mı? yok! Ama beynindeki niyet ortaya konuluyor.

Egemen Bagis’in vefat eden ağabeyinin adı kiperdir.

1000 yıl önceki Anadolu’da kendi köklerini arayanlar çok. Evlilik dışı doğup ta yetiştirme yurtlarında kalıp büyüyüp etkin kariyer ve statüde olanlar dada aynı eziklik var. Onlarda köklerini bulmama handikapı yaşanıyor.

Köşelerinde kimlik karmaşası yazanlarda da TV ekranlarında da konuyu ikide bir gündeme getirenlerde maalesef bu sendrom yaşanmaktadır. Her biri kendi adına konuşuyor.

Artık bir klişe haline geldi. Şunu beyinlerin algılaması gerekir. AKP’liler ve destekçileri, Türkiye de Türk’leri sevmiyorlar. Onlar için Türk haricinde herkes baştacı. Zaten ben de bu insanlara baktığım zaman hiçbirini Türk’e benzetemiyorum nedense.

Zaman zaman bazı AKP’liler gerçek amaçlarını açıklıyor. Kimlikleri de kimliksizlikleri de belli oluyor.

Gerek yabancılara gerekse kendi gibi olanlara şirin görünmek için yapamayacakları hokkabazlık yok. Bazı küçük topluluklarla ilişkiler kurarken kendi ana kütle olan Türk Milleti ile ilişkileri kopardıklarının farkında değiller..

Bakin 100 yıl önce de Yunanlılar/Rumlar, Bulgarlar, Ermeniler de ve Araplar da aynı hastalık vardı. Batı destekli olanlar, Türkler hakkında her şeyi söylerlerdi.

Bu ülkede kimin köklerinin daha eskiye dayandığının araştırma konusu olduğunu, dolayısı ile kimin azınlık, kimin çoğunluk olduğunun bilinemeyeceğini söyleyenler de kan, vicdan, ahlak sorunu vardır.

Ama bir gerçek var ki o da saflar belli olmalı. Türk milleti kimin kim olduğunu açık ve net bilmeli anlamalı ve ona göre hareket etmeli. Ağızlardaki baklalar dökülmeye başlaması hara alamettir. TÜRK tarihine çamur atan bir TÜRKİYE CUMHURİYETİ yöneticileri var.

Türk Milleti’ni ayrıştıran zihniyet ülkeyi yönetiyor. Hem de Türk Milleti’nin gözünün içine baka baka! Ama halk hala bunları Müslüman kimlikleri açısından değerlendiriyor o gözle bakıyor. Ne diyelim ki!

Gözler kör kulaklar sağır kalpler mühürlü olunca şimdilik yapılacak bir şey yok.
Ama zaman en iyi ilaçtır. Zaman; yaşananlar gerçeklerinin ortaya çıkması için birer neden. Umarım bilinçlenme süreci artarak devam eder.

GüNüN SöZü: Kimin neler söylediğini iyi anla, ona göre hareket et..

Prof. Dr. Nurullah Aydın
Gazi Ü. İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.