AKP VE ERDOĞAN TÜRKİYE DEĞİLDİR

ABONE OL
18:07 - 01/10/2020 18:07
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

AKP VE ERDOĞAN TÜRKİYE DEĞİLDİR

Laik Türkiye Cumhuriyeti, kurulduğundan beri  hep emperyalizmin,  onların yerli işbirlikçilerinin ve dinci yobazlığın hedefinde olmuştur.

Türkiye, kuruluşundan itibaren yönünü batıya dönmüş, ”bilimi en doğru yol gösterici” olarak kabul ederek çağdaş uygarlığı seçmiştir.

Yer yer, dış destekli gerici ayaklanmalarla bu demokratik, laik  modern devlet modeli engellenmeye çalışılsa da genç Cumhuriyetin inanmış kadroları bu gerici işbirlikçilere geçit vermemiştir. 

 Bağımsızlık mücadelesi ve çağdaşlık yönünde gerçekleştirdiği devrimlerle dünyadaki mazlum ülkelere çağdaş, uygar, demokrat yapısıyla model ülke olmuştur.

Hilafet ve padişahlık kaldırılarak, demokrasinin olmazsa olmazı  Laiklik ilkesi kabul edilmiş, kadın-erkek eşitliğini  yasal güvenceye bağlanmıştır.

Kadınlara birçok batılı ülkelerde olmadığı halde Türkiye Cumhuriyetinde seçme ve seçilme hakkı verildi.

Kapitalizm 1919 dan beri beklediği fırsatı Toprak Reformuna karşı çıkarak Menderes öncülüğünde Toprak Ağalarının kurduğu DP ile yakaladı.

27 Mayıs İhtilali ile Türkiye Cumhuriyet devrimlerini hukuksal ve toplumsal alanlarla da geliştirdi.
 12 Mart ve 12 Eylül ABD destekli darbelerle takunyalı biraderlerden Nakşi Tarikatı mensubu Özal ile devletin tüm katmanlarına tarikatçılar yerleştirildi.

Erbakan ve Ecevit’in BOP Projesine karşı çıkması üzerine ABD, aradığı Siyasal İslamcıları Erbakan’ın partisi Refah Partisi içerisindeki Amerikancılardan buldu.

CİA ajanlarının yetiştirdiği İmam Hatip kökenli ”Referansım İslam’dır” Diyen, İmam Hatip Mezunu, İstanbul Belediye Başkanlığı döneminde birçok (dolandırıcılık, kalpazanlık, ihalelere fesat karıştırmak gibi) suç dosyaları yargıda olan, aldığı hükümle ”Muhtar bile olamayacak” Recep Tayyip Erdoğan’ın geçici liderliğinde AKP kuruldu.

Bu dönemin iki siyasetçisi Deniz Baykal ve Devlet Bahçeli Erdoğan’ı ABD’nin bile istemediği makama biri ortağı olduğu koalisyonun ekonomik krizin atlatma aşamasında erken seçime götürerek,  diğeri yasalara göre muhtar bile olamayacakken verdiği destekle başbakan olmasını sağladı.

BOP Projesi gereği Fetullah Gülen-AKP ortaklığında aydınlar, Türk Ordusu, yansız basın, bürokrasi ve yurtseverler Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığına getirildiği tarihten başlayarak kurulan kumpaslarla Silivri Toplama Kampında esir alındılar.

Dönek Marksistler, Tarikatlar,  AB,  Schröder’in  SPD’si ve Yeşiller  eşbaşkanı   Cem Özdemir  AKP’nin kanıtsız kumpaslarına ”Türkiye bağırsaklarını temizliyor.” Diye sınırsız destek bile verdiler.
Hatta 7 Haziran seçimlerinden sonra AKP’nin tek başına iktidarını kaybettiğinde  Başbakan Merkel, Erdoğan’ı ziyaret ederek 1 Kasım seçimlerinde en az yüzde on oy katkısı sağladı.  

CDU ve CSU Türkiye’nin Avrupa Birliğine katılmasına Helmut  Kohl döneminden beri  karşı olduklarını hiç saklamadılar.

Ama SPD başından beri  Türkiye’nin AB üyesi olmasını desteklemiştir.

AKP ve Erdoğan, artık sadece Katar  bedevilerinin desteğinden başka ne batıda, ne de ABD’de desteği kalmamıştır.

Katar’a,  Suudi Arabistan, BAE, ve Mısır’ın İslamcı terör örgütlerine yardım ve destek verdiği için  tavır almalarına Erdoğan’ın karşı çıkmasının nedeni; söylentiye göre Erdoğan ailesinin ve bazı AKP yöneticilerinin servetlerini sakladığı ülke olmasıdır.

AKP İktidarı  özellikle de AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, Avrupa ve AB ve ABD ile ilişkilerin kesilmesini  istemesinin nedenleri kişisel korkularını ötelemek içindir.

1-2019 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Avrupa ve AB düşmanlığını körükleyerek Türkiye’de kırsal kesimlerin ve ırkçı-milliyetçi kesimlerin oylarını almak istemektedir.

2-Erdoğan 17-25 Yolsuzluk ve rüşvet skandalındaki belgelerin mecliste ve bağımsız yargıda ve AHİM de incelenerek suçlu hükmü verilmesinden korkmaktadır.

3-15 Temmuz Fetö kalkışmasının bilindiği halde önlemlerin alınmaması, bu kalkışmayı bahane ederek OHAL ve KHK’lerle tek adam diktasını kurmasının artık kendisini destekleyen çevrelerde bile bir kurgu olduğu gerçeğinin kanıtlanmasıyla sivil insanların ölüme gönderdiği suçlamasının kanıtlanması durumundan kurtulamayacağından korkmaktadır. 

4-Rusya’nın elindeki belgelerin açığa çıkmasının sonuçlarının sadece politik değil, savaş suçu işlediği kanıtlandığında BM’nin vereceği kararla hiç bir ülkeye gidemeyeceği gerçeğinden çok korkmaktadır.

5-Rıza Sarraf’la ilişkilerinde rüşvet, altın kaçakçılığı gibi konularda BM’nin ve ABD’nin İran’a uygulanan  ambargo kararlarını delerek uluslararası bir suça ortaklığının kanıtlanmasıyla başına gelecekten korktuğu için uluslararası anlaşmaları geçersiz saymakla soruşturulamayacağı sanısıyla Türkiye’yi bir aşiret devleti konumuna getirmek istemektedir.

Türkiye asla böyle bir konuma düşürülmemelidir.

Son Anayasa Halk oylamasında bile Türkiye halkının büyük çoğunluğu Erdoğan’a ve onun Türkiye’ye getirmek istediği aşiret devletine HAYIR demiştir.

Yurtdışında eşit haklar mücadelesi veren ve bu mücadeleleri sonucu göçmenlerin kazandığı hakların kazanılmasında önemli payı olan demokratik kitle örgütlerine önemli görevler düşmektedir.

Çifte vatandaşlık konumlarını kendi çıkarları için yok edilmesini isteyen AKP yönetimine ve yurtdışındaki kimi ırkçı, kimi ayırımcı politikacıların kışkırtmaları oyununa gelmemelidirler.

 Elli yılı aşkın o ülkelerin her alanda kalıcı hemşerileri ve vatandaşları olduğu bilinciyle haklarımıza ve barış ortamında birlikte yaşamayı ve siyasi dayanışmayı yaşadıkları ülkelerin demokratlarıyla birlikte sürdürmelidirler.

Yurtdışında barıştan yana, sosyal adaletten yana partilerle omuz omuza meydanlara çıkıp sesimizi duyuralım, kendi aklımızla bizden yana siyasi partilere oyumuzu verelim…

Asıl görevimiz batıda ve ülkemizde tüm demokrat kurum ve kuruluşlara, siyasi partilere; 

”Türkiye Cumhuriyeti demek asla AKP ve Erdoğan değildir.”Gerçeğini benimsetmek görevimizdir.

Kısır çekişmeleri, ideolojik tabanları kalmamış, halkları birbirine düşürerek varlıklarını sürdürmek isteyen küçük grupların kışkırtmalarına ödün vermeden ülkemiz için, yaşadığımız ülkeler için, barış için demokrasi için birlikte mücadele etmek zorundayız.

Türkiye  Laik, Demokrat, Sosyal bir Hukuk Devleti kimliğinden soyutlanıp  Suudi -Vahhabi  Bedevi aşiret devletine  dönüştürülme aşamasına getirilmiştir.

Biz aslında onlardan çok güçlüyüz. Çünkü biz doğrudan, bilimden gerçekten yanayız.

İnsanız biz….

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.