AKILLI – BİLGİÇ GEÇİNENLER!

ABONE OL
18:59 - 01/10/2020 18:59
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Medya’da son zamanlarda gazeteciler arasında bilgiçlik hastalığı başladı. TV’de program yapıyorlar. Büyük laf ediyorlar, kendi kendilerine sohbet ediyorlar. Zannediyorlar ki halk izliyor.
Siyasetçiler zaten her konuda uzman bilirkişi!
Bürokratı dersen yerini korumak veya bir üst makama sıçramak için kulis çalışması uzmanı.
Profesörü desen bir tane bilimsel çalışması yok ama TV bülbülü. Kırıntı bilgilerle yorum uzmanı.
Bazıları birbirlerine laf yetiştirme yarışında.
Kimi diğerini suçluyor, itibarsızlaştırmaya çalışıyor.
Kimi bağlı olduğu kesimlere yandaşlıkta sınır, ölçü, ahlak tanımıyor.

Eleştirdiği kişi, kurum ya da bir dizi nedeniyle gündeme gelmek isteyenler var.
İktidara yakın olmak ya da dikkat çekmek uğruna ahkam kesmeler başladı.

Yerel mahkeme, Yargıtay, Danıştay veya Anayasa Mahkemesi, aleyhe karar verdiğinde o kurum ve üyeleri hedef tahtasındadır.
Lehe karar verdiğinde ise övgüler diziliyor.
Yandaş birinin gözaltına alınması ya da serbest bırakılmasıyla kızılca kıyamet kopuyor.

Ulusal ya da yerel basında boy boy haberler. Vurun abalıya…
Neymiş efendim Olur mu böyle şey. Onun bir ağırlığı bir geçmişi varmış. Veya tersi, taksiratını affetsin temennilerine muhatap ediliyor.

Oysa; Savcılık kendisine ulaşan bir dosyanın içeriğine göre işlem başlatmış.
Veya mahkeme dosyada var olan delillerle göre karar vermiş.

Şimdi, bu kadar abartacak ne var bunda!
Demek ki tarihsel süreçlerden geçerken her şey olabiliyor. Olayları kişilere göre, ya da sözde ağırlıklarına göre değerlendirmemek lazım. Herkesin kendine göre bir ağırlığı vardır.

Sokak’ta, kafe’de, otel lobisi’nde, restoran’ta kiminle konuşsanız, duyuş, algılayış ve hayata bakış açıları genelde birbirine benzer.

Kimse farklı bir şey söylemez.
Herkes hoşgörüden saygıdan bahseder.
Toplum hayatı da insan hayatı gibidir.
Toplumun en önemli gıdası ise, ölçülü, sağlıklı iletişim ve diyaloglardır.
Toplumların ayakta kalmasını sağlayacak en önemli diyalog ölçüsü ise saygıdır.
Sevgide serbestiyet, saygıda mecburiyet kuralı, toplumların da insanların da medeniyet seviyelerinin göstergesidir.

Kimsenin kara kaşına ya da kara gözüne bakarak ya da ağırlığına (Kilosuna-Göbeğine) bakarak değerlendirme yapmak insani kurallar içinde yer almaz.

Bir Fıkra;
Anadolu’nun bir yerinde bir kınalı serçe varmış.

Her gök gürlemesinde sırtüstü yere uzanır, ayaklarını göğe doğru kaldırarak gök kubbenin yıkılmaması için dua edermiş.

Bunu her yapışında da kırk okka yağım eridi dermiş. Bir gün bunu duyan bir ademoğlu kınalı serçeye sen kırk okka değil, kırk dirhem gelmezsin demez mi?

Bunun üzerine bizim kınalı serçe de yanıt olarak kardeşim herkesin kendine göre dirhemi, okkası var. Sana ne oluyor demiş.

Her türlü hukuk dışı uygulamalar konusunda aynı duyarlılıkla aynı tepkiyi verebiliyor muyuz?

Evet diyorsanız,o zaman bugüne kadar niye sustunuz?…

Benim tepkim ufuksuz elit tabakanın olaylara adaletsiz yaklaşımıdır.
Laf uzmanı olupta icraat uzmanı olmaya yanaşmamaları!
Siz de öyle düşünüyorsanız hadi ilk adımı atmaya!

GÜNÜN SÖZÜ: İnsanları söyledikleri ve yaptıklarına göre değerlendir.

Nurullah Aydın
Gazi Ü. İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.