AKIL TUTULMASI

ABONE OL
18:51 - 01/10/2020 18:51
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

İnsanın, bildiği konulara ve yaşadığı olaylara, bulunduğu ortamın düşünce yetisini başka yönlere zorlaması yüzünden o anda duyarsız kalması, fikirlerini söyleyememesi ve konuşamaması akıl tutulması olarak adlandırılmaktadır. Akıl tutulması sonucunda dikkatini toplayıp, konuyu tüm ayrıntıları ile düşünememe durumu ortaya çıkmaktadır.
Akıl tutulmasına tutulan hatta bilinç yitimine uğrayan toplumlara her türlü yaptırımı uygulamak kolaydır. Çünkü uyuşturuldukları ve uyutuldukları için artık hiçbir olaya tepki vermezler. Hep sessiz kalırlar, hep olayların birbiriyle ilişkilerini görmezden gelerek, umutsuzluk içinde hayatlarını devam ettirmeye çalışırlar.

Yaşadığımız günlerde toplumumuz akıl tutulması karşısında suskunluklarına suskunluk, sessizliklerine sessizlik katarak, yaşamını sürdürmektedirler. Adalet Bakanlığı tarafında 6 Mayıs 2012 tarihinde Avukatlık Mesleğinden Yargıçlık Mesleğine geçiş için sınav yapıldı. Sınav sonuçları 30 Mayıs’ta açıklanmadan iki hafta önce, internet üzerinde dolaşan açıklamalara göre, sınavı kaç kişinin kazanacağı, kimin birinci olacağı gibi bilgiler paylaşılmıştı. Sınav sonuçları açıklandıktan sonra sınavda birinci ve ikinci olanların evli oldukları ve AKP Merzifon Belediye Meclisi Üyesi oldukları ortaya çıkmıştır. Sınavda 16. ve 17. olanların da evli oldukları ve Erzurum’da aynı adreste avukatlık yaptıkları ortaya çıkmıştır. Sınavı 50. sırada kazananın da asıl işinin sarraflık olduğu belirlenmiştir.
Kazananlardan kimileri AKP Kahramanmaraş Merkez Yönetim Kurulu üyesi, kimileri AKP Suluova Belediye Başkan adayı olanların bulunduğu bu sınavla ilgili daha bunun gibi pek çok örnek bulunmaktadır. Bu ve bunun gibi pek çok olayda görüldüğü gibi adaletsizliğin, hukuksuzluğun, eşitsizliğin büyük boyutlara ulaştığı bir ortamda, doğru nerededir, hangisidir diye sorulması gerekmektedir. Adaletin ve hukukun bitirildiği yerde, toplumun karışıklığa ve çatışmaya sürüleceği bilinmelidir. Yapılan sınavların parti ve tarikat referansıyla olduğu bellidir. Bütün bunlar olurken ”yargıda cemaatçi kadrolaşma var diyemem” söyleminde bulunanların aymazlıkları da düşündürücüdür.
2010 halk oylamasıyla yeniden yapılandırılan HSYK, bugüne kadar çıkardığı kararnameler ile yargıç ve savcıların yarıdan fazlasının görev yerlerini değiştirmiştir. Bağımsız yargının ve adil yargılamanın yok edildiği bir süreçte toplumda büyük sorun yaratan Özel Yetkili Mahkemeler için yeni düzenleme yapılması tartışılmaktadır. Bu anlamsız tartışma yerine, bu mahkemelerin tamamen kapatılması gerekmektedir.
Yeni yapısıyla Anayasa Mahkemesi’nin cumhurbaşkanlığı süresi ile ilgili verdiği karar, hukukla bağdaşmamaktadır. Yapılan anayasa değişikliğinde, cumhurbaşkanı için geçici bir madde konulmadığından, görevdeki cumhurbaşkanı beş yıllık süreye tabidir. Bu durum ortaya çıkınca anayasaya geçici bir madde ekleyemeyen iktidar partisi, yasa ile anayasayı değiştirme yoluna gitmiş ve açıkça anayasaya aykırı biçimde sürenin yedi yıl olduğuna ilişkin yasa çıkarmıştır. Ana muhalefet partisi Anayasa Mahkemesi’ne giderek, yasanın iptalini istemiştir. Ortaya bir hukuk faciası çıkmıştır. Ana muhalefet partisinin Yüksek Seçim Kurulu’na giderek, olayın doğru yerde ve doğru şekilde çözülmesini istemesi gerekirdi.
15 Haziran 2012 tarihinde İstanbul Anakent Belediye Meclisi’nin 209. gündem maddesi görüşülerek, Üsküdar İlçesi, Kandilli Mahallesi, 945 ada, 12 parselde bulunan 57 dönüm arazi için (Sevda Tepesi), AKP’li meclis üyelerinin oylarıyla imar değişikliği yapılmıştır. Bu değişiklikle 1984 yılından beri Sevda Tepesi’nin sahibi olan Suudi Kralına %6 imar izni verilerek, bu araziye turizm tesisi adı altında yaklaşık 3.500 metrekare inşaat yapılmasının yolu açılmıştır. Vatan toprakları yabancılara peşkeş çekilirken, sesimizi çıkarmamakta direnç göstermekteyiz.
Durup dururken paramızın simgesi olan TL yerine, kişiliksiz ve çalma bir simge konuldu. F tipi cemaatin desteğinde yapılan Türkçe olimpiyatları için basılan madeni bir liralık anı paradan Atatürk’ün resmi çıkartıldı. Bunun sonucunda emperyalist güçlerin isteği, Atatürk’ün resimlerinden vazgeçmek de gündeme gelecektir.
Tüm bu yapılanlar darbe uygulamasıdır, bir sivil darbedir. Siyasi iktidar ileri demokrasi adı altında kendi yaptığı sivil darbeyi gölgelemek için, muhalefeti de yanına alarak, Darbeleri Araştırma Komisyonu kurmuştur. Türkiye’de bir daha darbe olmaması için bir referans rapor hazırlayacaklarını belirten Darbeleri Araştırma Komisyonu üyelerinin, ülkemizde darbe ortamını hazırlayan özellikle sivil yönetimleri de sorgulaması gerekir. Günümüzden elli yıl, otuz yıl önceki olaylardan ders çıkarması gerekenler, toplumu uyutmak için kurdukları komisyonlarla günümüzde yaşanılan yoksulluk, açlık, işsizlik, ekonomik kriz, hukuksuzluk, terör, yolsuzluk, komşularımızla savaş gibi önemli olayları başka yönlere çekmek istemektedirler.
Toplumumuz artık bu akıl tutulmasından çıkarak, gerçekleri görmelidir. Gerçekler televizyonlardaki birbirinin aynı ve içeriksiz dizi ile yarışma, tartışma programlarında değildir. Gerçekleri öğrenmek için doğru ve güvenilir kaynakları okumalıyız. Doğruları öğrenmezsek, elimizi taşın altına koymazsak, emek harcamazsak karanlığa karşı savaşı kazanma şansımız azalır. Umutsuzluğu bir kenara atıp, kararlı ve bilinçli bir şekilde örgütlenerek, cesaretle olayların üstüne gitmeliyiz. Hukuksuzluğu ve adaletsizliği yenilgiye uğratmak için, ona her yerde, her olanağı kullanarak karşı çıkmak gerekmektedir. Silivri’de, Hasdal’da yaşanan hukuksuzlukları yerinde görmeli ve zulüm altında tutulan yurtsever insanlarımıza destek olmalıyız. Toplum olarak, hep birlikte yeniden Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkarak, aydınlığa doğru yol almanın zamanıdır..

Suay Karaman
Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) Genel Sekreteri

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.