0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Türkiye’nin hukuksuzluğun, tutarsızlığın, ihanetin, yılgınlığın, korkunun saygınlaştığı ülke durumuna gelmesi yürekleri sızlatıyor.
PKK, 2000’lerde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kararlı tutumu ile inlerinden kafasını çıkaramaz duruma düşünce, Güneydoğu’da ve Türkiye’nin her yanında yaşayan Kürt kökenli vatandaşlarda rahat nefes aldılar. Her iki tarafın ırkçı kesimi, terörden nemanalanlar pusuda beklemeye başladılar.
ABD’nin hizmetinde olma karşılığı,holding medyasının gafleti ve maddi çıkar beklentileriyle iktidara taşınan AKP döneminde, PKK inlerinden çıkmaya başladı..
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına eşbaşkanlık rütbesi veren ABD, PKK’yı koruma altına alarak terör eylemlerinin önünü açtı.

Laik Türkiye Cumhuriyeti kadroları, AKP tarafından ele geçirilip, yargı, polis teslim alındı.
Cumhuriyetin savunucuları uydurma senaryolarla tutuklanıp toplumu savunmasız bıraktılar.
Medya korku çemberinde sesini çıkaramaz oldu. Ordu pasifize edildi.
Ve ABD’nin Yeni Dünya düzeni kurma emelinin bir parçası olan, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında güneydoğuda Kürdistan, doğuda Ağrı Dağını sembol alan Ermenistan çağrışımı senaryolar oynanıyor.
35 bin insanın kanına girmiş PKK, zafer kazanmış işgal kuvvetleri gibi karşılanıyor.
Apo tarafından, Erdoğanla anlaşmalı olduğu kesinleşen terörist şovu ters tepti.
AKP ve Başbakan, teröristlerin teslim olmalarını politik nemalanmaya göre ayarlamışlardı. Pişmanlık yasası ve AKP’nin ABD’den talimatlı açılım paketinin kendilerine kazandıracağı prestij ikramiyesini toplamak için çuval ağzı açarken, sevinçleri ve nema beklentisi kursaklarında kaldı.
Savcıları, hakimleri teröristlerin sözde soruşturması için mobil mahkemeler kurarak onların ayaklarına gönderdiler.
DTP, maskesini çıkarıp PKK kimliğine bürünerek teröristlerle zafer kazanmış bir ordu edasıyla Türkiye Cumhuriyetine meydan okuma havasına girdiler.
PKK, teslim olmaya değil, teslim aldığı ülkeden hesap sormaya gelmiş işgal orduları azametiyle zafer çığlıkları atıyor.
Binlerce şehit vermiş milletin can damarına basmak, onları küçümsemek, ‘’evlatlarınızı bu devlet için mi ölüme gönderdiniz?” edasındaydılar.
Analar şimdi gözyaşı döküyorlardı. Evlatlarının katillerinin ellerinde terörist başının resimleri, PKK bayrakları ile hakaret ediyorlardı.Şehitler bu kez arkadan vuruldular.
Malum gazetecinin özel ve çift taraflı görevle gittiği Kandil’den, satırbaşları ABD’de yazılmış talimatların tefrikasıyla oyuna başlandı.
İçlerinde Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti düşmanları, PKK yandaşları ve nedeni belli çıkar hesaplı 12 Ehlilleşmiş, talimat verilmiş gazeteci ile başlama vuruşu başlatılmıştı.
Toplumun ve özellikle CHP’nin haklı tepkisi, Erdoğan’ın kontrolü kaybetme korkusu frene basma zorunluluğu getirdi. Anlaşılan halk hazmetmeye henüz hazır değildi.
Üstelik o bölgenin %63’ü DDP’ye, % 55’i Apo’ya ve PKK’ya karşı anketi gerçekleri ortaya koyuyuyordu.
ABD, PKK lider kadrosunun uyuşturucu dosyasını tam bu sırada açması planın bir parçası mı idi? Apo’yu tek muhatap olarak sunmak mı istemişti. Göreceğiz…
İstanbul’da PKK şovuna ara verilince, DTP, kan döküleceği tehdidinde bulundu.
Yine kan dökülmesini, anaların ağlamasını istemeyenler olarak, bu ülkenin değerlerine, onuruna, hukukuna sahip çıkanlar gösterilmeye çalışıyor. Malum medya, işbirlikçiler, ver kurtulcular ve ehlilleştirilmişler fazla mesai yapmaya başlayacaklar anlaşılan.
Bu şaşkınlığı ne ile atlatacaklar derken, The Taraf’ın kaldığı yerden Yeni Şafak tekrar başladı bile…
PKK’ya anlaşamaya, Apo’ya paşalık vermeye yeltenenler Tayyip Radyo Televizyonlarında gümbür gümbür öterken. Cumhuriyet savcıları, hakimleri uzayda su var mı yok mu bakmaya gittiler herhalde.
Ya da aydınları yazarları, profosörleri, gazeteleri, PKK ile savaşan paşaları sorgulamakla meşguller.
Hangi yeni açlımlar, hangi senaryolar sahibinin sesinden sahneye konacak.
Bekliyelim. Ama İsmet Paşa’nın şu özdeyişini hatırlayalım:
‘’Eşkıyanın gece ne yapacağı belli olmaz !!!”

Yıldız AKALIN