AKIL TUTULMASI!

ABONE OL
19:01 - 01/10/2020 19:01
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

“Çağımızın bütünüyle bir aldatmaca, bir yapmacıklık olduğunu hissediyorum. İnsanların durmadan taşizmden, kübizmden dem vurması, sonu -izm’le biten sözcükleri kullanması ve bu -izm ile birlikte kullandıkları alengirli kelimeler, saçma sapan, yapışkan sözcük ve cümleler.

“Aklın sınırı elbette olabilir. Bu ancak bireyin kendi aklının sınırlı olduğunu düşünmesi ve bu nedenle de baştan sınır koymuş olmasındandır.Herkesin özgür iradesi vardır. Ben özgür irademi, ” aklımı her türlü bilgiye ve her türlü olabilirliğe açık tutmak ” yönünde kullanıyorum ve bu da beni düşüncelerimde, duygularımda ve inançlarımda özgürleştiriyor. Sadece ” ben ” olarak kalmamı sağlıyor.”

Roman da şiir gibidir; yazanı çoktur, işe yarayanı azdır. Elsa Morante’nin “Ve Tarih Devam Ediyor” adlı romanı (Can Yayınları) o “az”lardan.

Hitler ordularının İtalya’yı işgali, işgal altındaki insanın nasıl bir ruhsal yıkıma uğradığının anlatıldığı roman; bir Alman askerinin talan malı gibi gördüğü bir kadın öğretmene tecavüzünden doğan bedensel ve ruhsal özürlü bir çocuğun kediler, köpekler, kuşlar arasında geçen karanlık dünyasının öyküsüdür.

Çocuğun annesi İda, romanda tecavüze uğrayan tek kişi olmaktan çıkıyor; ilk kocasından olan oğlu, kedisi-köpeği-kuşuyla işgalcilerin ırzına geçtiği bütün İtalyan halkının simgesine dönüşüyor.

Yaşanılan her an bir öykü; önemli olan, öyküyü düşünsel temele oturtmak…
Morante, romanın bir yerinde “İnsana karşı girişilen en kötü şiddet eylemi, aklın küçük düşürülmesidir” (s. 683) diyor.

732 sayfalık bu dev roman, insan aklının nasıl alçaltıldığını görmek için bile okunmalıdır. Çağımızda yalnız savaşta değil, aldatıcı barışlarla bile akıl küçük düşürülmüyor mu?
Oysa insan varsa aklıyla vardır; ötesi, damarlarla sarmalanmış et kemik yığınından başka bir şey değildir.

Akıl ahlakın, erdemin, yargılamanın; insanı insan kılan her şeyin belirleyicisidir. Düşünsel aydınlanma, aklın ışığıyla sağlanmıştır.

Belki yaratılışından milyonlarca yıl sonra aklının ayrımına vardı insan. Ama iş aklı kullanmakla bitmiyor, ardından akılsızları akla inandırmak geliyor.
O varoluş sürecinde kimbilir kaç kişi canından oldu!

Sokrat’a niye baldıran zehri içirildi; Bruno yakıldı, Galilei yıllarca engizisyon mahkemelerinde süründürüldü, Thomas More idam kütüklerinde can verdi?..

Totaliter yönetimler, en başta aklın ışığını söndürmek istemişlerdir. Kitap, aklın hazinesidir; Hitler, kent meydanlarında kitap yakma törenleri düzenletti. Faşistleri de düşünürleri, yazarları, sanatçıları hapislerde çürütmediler mi, onların kitaplarını toplatmadılar mı?..

Türkiye’de son 60 yıldır iktidara gelenler aklın ürünü ne varsa ortadan kaldırmaya çalışmışlardır. Ekonomik darlıklar, ahlakı ahlaklıktan çıkardı, erdemli olmayı suç saydı, yargıyı bağımlı kılmak için ne demokrasi dinledi, ne insan hakkı…

Hümanist düşünceye göre her şeyin ölçüsü insandır. Akıl olmadı mı insan insanlıktan çıkar. Güçlü, parmaklarını güçsüzün boğazına geçirmiş, ona soluk hakkı tanımıyor!

Kant: “Aklını kendin kullanmak cesaretini göster.” Bunun yolu da şu: Tembelliği bırak, yürekli ve kararlı ol, korku diye bir şey tanıma!

Russel Gough adlı bir yazar, “Karakteriniz Kaderinizdir” adlı kitabında, “Doğru ve iyi olanı bilmekle onu uygulamaya sokmak arasındaki en önemli bağlantı, doğru ve iyi olanı yapacak bir kişiliğe sahip olmaktır. Kişiliği gelişmemiş olanda öğrenim işe yaramaz.”

Roosevelt, Gough’un yargısına kesinlik kazandırıyor: “İnsanı ahlakça eğitmeden yalnızca zihnini eğitmek, topluma bela kazandırır.”

Öğrenim, birikim sağlar; kişilik ise, insanın kendini bilgiyle donatmasının ürünüdür.

GüNüN SöZü: Kendini tanı, diğer insanları daha gerçekçi tanırsın

Prof. Dr. Nurullah Aydın
Gazi Ü. İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.