AKBABALAR ve ÇAKALLAR

ABONE OL
18:13 - 01/10/2020 18:13
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

AKBABALAR ve ÇAKALLAR


Dağlıca’da terör saldırısı 6 Eylül saat 15.00 sıralarında gerçekleşti.
Ne TSK’den, ne Başbakanlıktan, ne de AKP Haber Ajansı konumundaki Anadolu Ajansı (AA)’dan ses çıkmadı.
Kağıt üzerinde başbakan görünen Davutoğlu, Konya’da Türkiye Almanya maçını izlemeye gidiyor.
Saçlar koyu renkte boyanmış, jöle ile parlatılmış, sanki podyuma defileye çıkacak.
Başbakan ve Genel Başkan imajı verilmek istense de, bir türlü üzerine oturmuyordu.
Bağırması, el-kol hareketleri, mimikleri yapmacık, yapay.
Gözlerindeki kurnaz bakışı değişmeyen tek orijinaliydi.
Yeni imajını bir futbol maçında kendi seçim bölgesinde podyuma taşıyacaktı.
Konya stadında yerini almış, gülücükler dağıtıyordu.
Küçücük Şehit Polis çocuğu önünde oturuyor, buraya neden getirildiğini gözleriyle sorguluyordu.
Bir hafta önce Konya’da oynanan milli maça terör nedeniyle gitmeyen Davutoğlu terör bittiği için mi bir hafta sonra ikinci maça gitmişti?
Terör bitmemişti ama orada şehit çocuğuyla seçim şovu yapmayı planlamıştı.
Dağlıca baskını yabancı ajanslarca saat 17.30 da dünyaya duyurulurken, Türkiye’de yetkili kurumlar üç maymunu oynamakta.
Sanki Türkiye’de her şey güllük-gülistanlık
Gol atıldığında ayağa fırlayıp yumruk-şov yaparken Türkiye Dağlıca’da Kifayetsiz Muktedirin istediği dört yüz milletvekili vermemenin bedelini ödüyordu.
Devlet Bahçeli pençesindeki MHP yönetimi verilen şehit ölümlerinden kazanacağı oy yüzdesini artırmanın hesabını yaparken Akbaba rolünü oynamaktaydı.
Kifayetsiz Muktedir, yandaş havuz medyasının özel ve hormonlu sunucusu karşısına oturmuş, IQ kuramını nasıl dibe vurduğunun farkında olmadan inciler diziyordu.
”Bir şehit polis babası; beş çocuğum daha var hepsi sana feda olsun dedi. Böyle karakterli babalar var. Ama bazı isyan eden karaktersiz babalar da var.” Diye şehit babalarına hakaret ediyordu.
”400 milletvekili olsaydı bunlar olmazdı.” Sözlerini bu programda da tekrar etti.
Bunları yazdığı için Hürriyet Gazetesini hedef gösterdi.
Hem de boyun damarlarını patlatırcasına öfke kusarak.
Kefen giymiş Ak Troller, PKK yerine savunmasız Hürriyet Gazetesine saldırıyorlardı.
Başlarında AKP Gençlik Kolları Başkanı, Atatürk Düşmanı, PKK sempazitanı İstanbul Milletvekili Abdurrahim Boynukalın vardı.
Sosyal Medyada Fetullah Gülen ve Öcalan için yazdığı methiyeleri yayınlanıyordu.
2014 yılında PKK’ya ” Hazır Lice’dekine el atmışken, hızınızı alamayıp bütün Atatürk Heykellerini yıksanız ne hoş olur, pek de güzel olur.” Diyecek kadar Türkiye ve  Atatürk düşmanlığı yapmıştı.
Hürriyete saldırırken yırtınırcasına bağırıyordu:
”1 Kasımda seçim sonucu ne olursa olsun (Erdoğan için) seni başkan yapacağız, seni başkan yapacağız!” Diye bağırıyordu.
Yani, isterse halk seçmesin.
Bir bildiği mi vardı? 
Star Gazetesi yazarı Cem Küçük, Hürriyet Yazarı Ahmet Hakan’ı ölümle tehdit edebiliyordu da bir cumhuriyet savcısı soruşturma gereği bile duymuyordu.
MHP, akbaba gibi bekleyip parsayı toplayayım hesabına yatarken, baktılar evdeki bulgurdan olacaklar; PKK’yı bırakıp batıdaki Kürt kökenli esnafa, insanlara saldırmaya başladılar.
Hızlarını alamayınca Kürt’te benzettikleri MHP’lileri bile dövdüler.
Her geçen gün, askerler, polisler katlediliyor.
Cenaze törenlerinde AKP’li bakanlar yuhalanıyor.
Cumhurbaşkanının çelengi parçalanıyor, şehit yakınlarınca istenmiyor.
Savcılar o anda devreye giriyorlar, şehit yakınlarını derdest ediyorlar.
Cumhurbaşkanı cenaze namazını şaşırıyor, selam vermeyi unutuyor.
Dağlıca saldırısını bütün dünya öğreniyor, Türkiye’nin haberi olmuyor.
Başbakana  haber verilmiyorsa o makamda ne yüzle duruyor?
Haberi varken maça gidiyorsa yine o makamı hak etmiyor demektir.
PKK, elini kolunu sallayarak, ağır silahlarıyla, tonlarca patlayıcılarıyla ülkede cirit atarken, ülkenin istihbarat örgütü paralel izi sürüp, telefon dinlemekte, muhalifleri fişlemekte.
Türkiye bir başına sahipsiz,
Akbabalarla çakalların elinde tutsak 
Kurtarıcı beklemekte…

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.