AİLE BİRLEŞTİRMESİ

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Türkiye’deki eşlerin Almanya’ya gelmesi artık eskisinden de zor. Almanya’da yaşayan yurttaşlarımızın sadece Almanya’da yaşayan eşler bulmaları ve dünya evine Almanya’da girmeleri hedeflendiği için aile birleştirmesi için vize alabilmek için az da olsa Almanca bilmek ve Türkiye’deki Goethe Enstitülerinden birinde (Ankara, İstanbul, İzmir) yapılacak dil sınavında başarılı olmak gerekiyor. Bu uygulamanın aile birliğinin korunması açısından son derece tartışmalı olduğu kesin, bu noktada herkesin, en azından yeni kısıtlamadan doğrudan etkilenenlerin ortak görüşte olduğunu düşünüyorum.

Yılda yaklaşık on bin yurttaşımız evlenip Almanya’ya gelmek istiyor. Ancak bunlardan yüzde yetmişinin girdikleri Almanca sınavında başarı kazanamadığını öğrendim. Bu pek tabii ki çok yüksek bir başarısızlık oranıdır. Ülkemizin dört bir yanında aile birleştirmesi için o güne kadar hiç tanımadıkları bir dili en alt düzeyde bile olsa öğrenmeye çalışan gelinler ve damatlar var. Bu arada bazı kötü niyetlilerin yurttaşlarımızın bu durumundan çıkar sağlamaya çalıştıklarına ilişkin duyumlar da alıyorum.

Yurttaşlarımızın çok büyük bölümü bildiğim kadarıyla Almanya’da kendilerini bekleyen sosyal ve ekonomik koşullar hakkında çok az bilgi sahibi. Bazı evliliklerin ülkemizdekinden daha iyi yaşam koşullarına ulaşmak için yapıldığını da biliyoruz. Bu tür evliliklerin bütün içinde önemli bir oran oluşturmamasına karşın tüm aile birleştirmesi uygulamasının bu görüşten yola çıkarak zorlaştırılmasını ben şahsen haklı bulmadığımı belirtmek isterim. Kurunun yanında yaşın da yanmasını göze almak hiçbir zaman hakkaniyete uymayan bir yaklaşımdır bence. Sanıyorum bu uygulama günün birinde bir yargı kararıyla değiştirilecektir.

Şimdi bu konudaki düşüncemi açıkladıktan sonra aile birleştirmesi ile Almanya’ya gelecek yurttaşlarımıza ve onların halen Almanya’da oturmakta olaş eşlerine bazı uyarılarda bulunmak istiyorum. Yaklaşık yirmi yıldan bu yana Almanya’da bir mesleki niteliği olmayanların iş bulması ve ailesini geçindirmesi hep zorlaştı. Kitlesel istihdam sağlayan büyük üretim işletmelerinin Almanya dışına taşınması, emek-yoğun çalışan işgücünü ya yeni bir meslek öğrenmeye ya da işsizliğe razı olmaya itti. Türkler arasındaki girişimci dinamik birçok yurttaşımızı da ufak tefek ticaret yapmaya, kısaca kendi işini yaratmaya götürdü. Türk işletmelerinin bu denli artmasının nedenlerinin bir bölümünü burada aramak gerekiyor. Almanca bilmeyen ve nitelikli bir mesleği olmayanların çalışma yaşamında kalma şansları artık hemen hiç kalmadı.

Bunun yanısıra uzun süreli işsiz kalmanın da çok kabul edilir bir yanı yok. Hartz yasaları ile bir yandan istihdamı güçlendirme niyetiyle önlemler alınırken sosyal haklarda kesintilere de gidildi. Dolayısıyla işsiz kalanların da Almanya’da eskiden bildiğimiz sosyal ödeneklere güvenerek alıştıkları yaşam düzeyine yakın bir düzeyi tutturmaları neredeyse olanaksız hale geldi.

Almanya’ya gelen eşlerin yok denecek kadar bir Almanca bilgisi ile Türkiye’de meslek öğrenmiş olsalar bile iş bulma konusunda şanslarının olmadığı ortadadır. O nedenle şayet vize engelini aşıp da Almanya’ya gelebilirlerse mutlaka önce dil öğrenimine önem vermeleri gerekmektedir. Ayrıca öğrendikleri veya öğrenimini gördükleri mesleğin Almanya’da nasıl icra edilebileceğini, gerekirse ek eğitim programlarına katılmayı düşünmelidirler. Aksi halde ne aile yaşamları ne de geldikleri bu yeni ve yabancı ülkedeki toplumsal yaşamları sorunsuz olmayacaktır.

Aile birleştirmesi konusu yıllardır Türklerle ilgili göç tartışmalarında ön sıralarda ele alınmakta. Alman hükümetince alınan önlemlerin aile birleştirmesini zorlaştırdığını biliyoruz. Bunun için eşlerin ciddi biçimde kendilerinden vize için istenen düzeyde Almanca öğrenmelerini ve daha Türkiye’den ayrılmadan Almanya hakkında yeterli bilgi sahibi olmaları gereğinin altını çiziyorum.

Herkese iyi haftalar.

Dr. O. Can Ünver

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.