AH, MEMLEKETİM AH!

ABONE OL
18:59 - 01/10/2020 18:59
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Bölücü örgütün siyasal uzantıları iki dilli bir yaşam istiyor, eğer dedikleri yapılmazsa kendilerinin anayasaya uymayarak bunu, Güneydoğu’da uygulayacaklarını söylüyorlar. Kısacası fiili durum yaratacaklarını ilan ediyorlar. Ardından birçok BDP’li belediye uygulamayı gerçekleştiriyor. Her gün televizyon kanallarından tabelaların nasıl değiştirildiğini izliyor ulusumuz.

Hükümet yetkilileri mi? Onların izleyip izlemediklerini bilmiyoruz. Belki de dizi seyrediyorlardır. Çünkü böylesi bir yasa dışılık karşısında bir önlem ya da yaptırım göremiyoruz. Sahi, ciddi bir devlet yönetiminin olduğu bir yerde fiili durumlar görmezden gelinir mi?

Dünyada eşi görülmemiş bir yasa değişikliğiyle yeryüzünün en kanlı örgütünün militanları halaylarla salıveriliyor bir gün. AKP’li hükümetse yasal boşluğu doldurmak, eksiklikleri gidermek ve sorumluluğu kabul etmek yerine işi devlet kurumları arası bir savaşa götürmeyi yeğliyor.

Örtülü affın ardından birçok yayın organında Hizbullahçıları aklama yarışına girişiliyor. Onların artık cinayet işlemeyeceği bu örgütün uzmanlarınca(?) anlatılıyor. Hatta sanık avukatları, örgütün savunmasını yapıyorlar ekranlardan. Kimse de onlara: “Sen sanığın mı, örgütün mü avukatısın?” diye sormuyor.

Avukatlardan bir tanesi, bir televizyon kanalında Hizbullah’ın, devlet hesabına çalışan kişileri öldürdüğünü söylüyor. Bu sözlerle açıkça devlet görevlilerinin öldürülmesinin meşru olduğu söyleniyor. Bu söylem, yabancı değil bize. Bölücü örgüt savunmanları da yıllarca aynı şeyleri söylemediler mi? Devleti yönetenler, yönettikleri kurumları yok etmek için uğraşırlarsa bu söylemler de her yanda dile getirilir.

Ardından örgüt, internet sitesinde bir açıklama yapıyor. “Toplum içinde derin nüfusu olan Hizbullah’ı harekete geçme hakkının verilmesi zamanı gelmiştir. Hizbullah cemaati, doğduğu topraklarda geniş halk kitlesinden aldığı destekle varlığını sürdürmektedir. Bu süreçten sonra herkes, bu ülkenin bir gerçeği olan Hizbullah’ı kabul etmeli, Hizbullah ile yaşamayı öğrenmelidir. Hizbullah mensuplarının bu halkın çocukları olduğu, uzaydan gelmedikleri gerçeği kabul edilmeli ve saygı duyulmalıdır.” Bu sözler yorum gerektirir mi?

Aylarca televizyonlardan PKK ülkemizin bir gerçeğidir diyenleri dinlemedik mi? Bu nedenle de muhatap alınması gerektiği basınımızın “mümtaz kalemleri” tarafından bize anlatılmadı mı? Evet, her şey sırasıyla. Kim bilir sırada kimler ve neler var.

Acaba ne yapılmak isteniyor? Özerk Kürdistan’ın iktidar ve muhalefeti mi tasarlanıyor? İnsan yaşadıkça neler görüyor, neler. İnsan sormadan edemiyor: Bu memleket kimlere kalmış?

Adil Hacıömeroğlu

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.