ADALET HERKESE GEREKLI

ABONE OL
18:47 - 01/10/2020 18:47
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Kurallar ülkesi Almanya’da yaşamayı bazı yönlerden bir şans olarak görüyorum. Kural ve kanunlar bir toplumda yerleştikçe bireyin hürriyeti artar. İlk bakışta yasaların vatandaşın hayatına sınır getirdiği düşünülür.

 
Ama adalet zamanında verilirse düzenli bir yaşam olur, nefret kavga yerine sevgi ve barış gelir. Hiç bir ülkede her şey herkes için kusursuz değildir. Yazılarımda Almanya’nın iyi yönlerini önce Didim’de sonra Türkiye’ye getirmek istiyorum. Konuştuğum birçok yetişkinlerde dinlememe, her şeye doğru bildiğine inanç var.
Açık ve hazır değiller, belki de zaman yanlış. Kendi sorunları çok, zihin ve ruhları meşgul. Üniversite öğrencileri ile sohbetler tam tersine, çok doyurucu, aydın açık gelecek neslin sorumluluğunu alacak kadar dinamik.
 
Bu nedenle umutla yazıma başlarken adalet arayan hayvan sever komşumun çağrısına, sessiz çığlığına bugün köşemde yer vermek istiyorum. Hayvan Sevgisi makaleme arşivde bakınız.
“Gözyaşlarım; 30 senedir Yeşil Kent’teki evimize yaz tatilimizi geçirmek için geliyor, 6 ayımızı Didim’de geçiriyoruz.
10 Mayıs 2013 tarihinde bu senede büyük şehir yorgunluğunu gidermek, dinlenip huzur bulmak için geldik. Fakat maalesef dinlenme huzur bulma yerine hayatımız 30 Mayıs’ta kâbusa döndü.
Evimin bahçe kapısından girip, bahçede çalışan bir işçinin üstünden atlayarak tasmalı bebeğim, küçük köpeğim Minnoş’a tasmasız ve cinsinin ne olduğu belli olmayan azman bir köpek saldırdı. Canımdan bir parça olan Minnoşumu gözlerimizin önünde kaptı ve parçaladı. Tüm çabalarımız bebeğimi geri getiremedi.
Her zaman tüm ikazlarımıza rağmen tasmasız dolaştırılan bu köpek ve yakınları, sahibi bir Cinayete sebebiyet verdiler.”
Burada bir karşılaştırmayı 8 yıl fahrî halk temsilcisi hâkimlik yapan Lothar’e soruyorum, Berlin’de böyle bir durumda ne yapılırdı, diye. Yaralanan ölen çocuk ise saldıran köpek o gün sahibinden alınır, ebediyen uyutulurdu. Einschläfern, acı çekmeden hayatına son verilir. Böyle başka bir çocuğu parçalamasını, yaralaması önceden emniyete alınmış olur. Bir köpeğin ölümünde ise veteriner saldırgan köpeği tasmalı, tel ağızlıkla dolaştırmasını zorunlu kılar. Emniyet görevlileri kontrol eder. Komşum köpek sahibini uyardığı halde, köpeğini tasmasız veya tel ağızlıksız dolaştırmış. İnsanlar birbirleriyle konuşamıyorsa, eleştiriyi şahsiyete dökerek susturulup kurallar çiğnenir. Birlikte yaşamak adeta imkânsız hale geliyor.
 
Sevgili okurlarım, burada eleştiriye açık olmak için insanın kendisini yetiştirmesi gerektiği akla geliyor. Bu konuda Mavi Didim Gazetesi köşe yazarı Faruk Haksal’ın Önce Fazilet adlı makaleyi arşive girerek okumanızı öneriyorum.
Okurum hikâyesine şöyle devam etti.
“Köpeğimi kaybetmek bana çok acı veriyor. Onu gözümün önünde koruyamadığım için ıstırap çekiyorum. Tüm canlıların yaşama ve var olma hakkına saygı gösterilmediğine üzülüyorum.
Şu anda ağır antidepresyon ilaçlarla ayakta durmaya çalışıyorum, yaşamıyorum sadece nefes alıp veriyorum. Artık 3. Sayfa gazete olaylarına bu olaydan önceki gibi tepki veremiyorum. Beni anlayabilecek birilerine seslenmek istiyorum.”
 
Okurum, komşum doğru yoldadır. Sevdiğini kaybedenler Almanya’da psikologlardan, bazı kuruluşlardan uzman yardımı alırlar. Türkiye’de küçük kentlerde insanlar birbirleriyle konuşarak bu açığı gideriyor. Üzüntüsünü anlatmakla, bunu yazılı yapmakla ruh sağlığını koruyabileceğine inanıyorum. Yalnız kendisine değil bu çağrı ile bütün hayvan severlere ulaşabilecektir.
Berlin’de bir komşum sevgili hasta köpeğinin ölümünden sonra külünün kendi mezarına dökülmesini vasiyet ettiğini hatırladım. Neşe Hanım konuşmamızı şöyle sona erdiriyor, aynı zamanda bana yazılı olarak veriyor.
 
“Geç Gelen Adalet adalet değildir, sözüne vurgu yapmak istiyorum. Hukuki süreç devam ediyor. Her ne kadar kamu vicdanında hukuka güven duygusu sarsılmış olsa da vicdanlı bir hâkimin, bu yanlış eğitimli köpeğin ailesine eğitici ve gazetelere manşet yapılacak bir karar vermesini umut etmek istiyor ve bekliyorum.”
 
Saldıran köpeğin sahibine de yardım edilmesi gerekir. Önce sitede diğer insanların hayatını tehdit edilmekten korunup uzman kişiler tarafından destek verilmesi gerek. Neden böyle saldırgan bir köpeğe ihtiyaç duyar bir insan?
Toplumdan dışlanma işareti olabilir mi, sorusuna cevap aranmalıdır. O insanın da toplumda var olmaya hakkı var. Korkularını anlayıp o insan topluma kazandırılmalıdır.
Psikolojik sorunları dile getiren hayvanları ve sahiplerini konu alan televizyon yayınları Türk televizyonunda henüz rastlamadım.
 
Kavgacı, bağıran bir üslup olmadıkça saldıran köpeğin sahibini de dinlemeye hazırım.
Berlin’de Türk hayvan koruma kanunu bilen avukatlarımızı bilgilendirmek, Didim (Türkiye) hâkimlerini harekete getirmek amacı ile bu konuyu köşeme taşıdım. Hayvan, canlı hakkına saygı en başta gelen iyi insan olma özelliklerinden biridir.
 
Hoşça kalın!
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen 
Okunması tavsiye edilen makale:
Faruk Haksal, Önce Fazilet,
www.mavididimgazetesi.com

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.