AÇLIK VE İSRAF

ABONE OL
18:56 - 01/10/2020 18:56
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Türkiye’de son günlerde en çok konuşulan konulardan birisi Somali’ye yardım oldu. Politikacılar, kanaat öncüleri, dinî ve sivil kuruluşlar, birçok sanatçı yardım toplamada öncülük yaptılar. Beklenenden çok para toplandı.

Mavi Didim Gazetesi köşe yazarlarından Ferhan Ercan*) yardım toplama usulünü yanlış buluyor: “Sağ elin verdiğini sol er görmemeli, yapılan yardımlar kamera, naklen yayınlarla ve etkin reklâm aracılığı ile uygulanan yaklaşımlar temel amacı ile çakışmıyor. Türkiye’de birçok insan Somali koşullarında yaşıyor,” diyor.
Paranın hepsi gıda için harcanmaz da, Somali’de okul inşa etme, içme suyu getirme gibi kalıcı yardımlar yapılırsa daha iyi olur, yani balık avlamayı öğretmeli.
İç savaşlar açlığa ilk sebep, sonra kuraklık geliyor. Ama en etkileyici neden tarım emperyalizmi. Endüstriyel tarım gıdaların fiyatlarını yükseltiyor. Pahalı yiyecekleri yoksullar satın alamıyorlar. Genellikle Afrika ülkelerinde tarıma elverişli alanlar yabancı yatırımcılar tarafından uzun süreli kiralanıyor. Kendi ülkelerinde gıda ihtiyacını karşılamak üzere ekim yapıyorlar. İhracat desteklenmesi iç pazarda satışları bitiriyor.
Gıda ve tarım alanında çalışma ve sosyal koşullar düzelmezse açlığın önü alınamaz. Ayrıca gıda dağıtım sistemi yerelleştirilmelidir.
Her ülke doğal kaynaklara zarar vermeden kendi gıda ve tarım politikalarını belirliye bilmelidir. Üretici ile tüketici arasındaki zinciri kısaltmak gerek.
Ticaret örgütü ve uluslararası tekeller dünya tarımına egemen olduğu müddetçe dağılım eşit olmadığından yoksullar daha yoksul olacaktır.
Yardımseverlerin bir kısmı da Türkiye’de anaokulları için harekete geçmeliydi. Gözlemlerime göre üç altı yaşı eğitim çok acil olarak ele alınmalıdır. Müjdat Gezen’in de içinde bulunduğu UNICEF Anaokulu projesi hayati bir önlemdir. Emekli tatilimi geçirdiğim sitede bir bekçi çocuğunu anaokuluna gönderemiyor, zira dolmuş parası ödeyemiyor.
Bir çocuğun anaokulu sınıfı için masrafı 300,- TL olarak hesaplanıyor. Türkiye’de varsıllarla, yoksullar arasındaki uçurum çok farklı. Toplumda huzur, kalıcı ve demokratik yaşam çok erken başlaması gerek. Bilgi eşitliği, fırsat eşitliği toplumda dengelenmeyince huzur beklenemez.
Somali’de açlık krize dönünce dünyanın gelişmiş ülkeleri farkına vardı. Hâlbuki dünyanın birçok ülkesinde milyonlarca insan hâlâ açlıkla karşı karşıya.
Türkiye’nin varsıl kesimin de içinde olduğu gelişmiş ülkelerde kişi başına yılda yüz kg yiyecek çöpe gidiyor.
DIE ZEIT alman gazetesinin verdiği çarpıcı örnekler var. Gelişmiş ülkelerde gıda maddelerinin yüzde kırkı tüketiciye ulaşamıyor.
Dünya nüfusunun yedide biri açlık çekerken, gıdalar gelişmiş ülkelerde örneğin Avrupa Birliği ülkelerinde şekil, büyük ve renklerinden dolayı raflara ulaşmadan atılıyor.
Hıyar, domates ve biber gibi sebzelerin bir kısmı standart ölçülere uymadığı için raflara giremiyor. Patateslerin yuvarlak, iri ve lekesiz olması şart. Fırın ve süpermarketlerde ekmek ve diğer tahıl ürünleriyle dükkân kapanıncaya kadar rafları dolu tutmak gerektiği için satılmıyor, ertesi gün atılıyor. Yani unlu mamullerin yüzde onu tüketilmeden çöpe gidiyor. Bunlar hayvan yemi olarak kullanılıyor, geri kalanı yakılıyor. Almanya’da yirmi beş milyon € fazla miktarda satıldığı için çöpe gidiyor. Bir kişilik, iki kişilik ailelere göre paketler küçük olsa 650 ton gıda ve yiyecek çöpe gitmeyecek.
Gelişmiş, modern ülkelerde toplam her yıl 220 milyon tondan fazla yiyecek paketi açılmadan çöpe gidiyor.
Hamburg’da kurulan biyolojik santralda gıda atıkları yakılarak enerjiye çevriliyor. Hamburger Biowert adlı bu santrala günde altmış ila seksen ton gelen atıktan 2500 evin merkezi ısınma ve elektrik ihtiyacı karşılanıyor. Buna rağmen atık olmadan, santrala gelmeden önce paketleri küçülterek gıda maddelerini fazla satın alma engellenmelidir.
Genetiği değiştirilmiş organizmalar, yaşam üzerindeki patentler, deli danalar ve endüstriyel su kültürü işlenmesi gereken konular.
O halde yapılacak ilk iş gıda sistemini değiştirmek. Yani her ülke kendi gıda egemenliğini eline almalı ve modern sömürgeciliğe son verilmelidir.
Ülkelerdeki halk gruplarını birbirine düşürmek yerine, akıllı politikalar üretmek. Gelişmiş ülkelerdeki demokrasi modelini yoksul ülkelere götürmeye zorlamadan, orada demokrasinin kurulma ve gelişmesine destek olmak. Dünya ticaret sisteminde etik değerlere kıymet vermek.
Nihayet parayı yiyemeyeceğimizi kavramak.
Hoşça kalın!
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen 
 
Kaynak:
DIE ZEIT, Yaşam, Cumhuriyet özel eki, Özlem Yüzak
Türkiye’de Anaokulu eğitimine yardım için bakınız:
www.unicef.org.tr
 
*)http://www.mavididimgazetesi.com/default.asp?sayfa=yazar&id=4187&yid=149&Ferhan Ercan-NE IÇIN YARDIM?

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.