ABD’NİN TÜRKİYE SENARYOSU

ABONE OL
19:03 - 01/10/2020 19:03
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Türkiye’de halk ekonomik çöküntünün sarsıntılarını yaşarken, bir kesim refah içinde. Ülke kaynakları, AKP yandaşlarına zenginlik ve refah getiriyor. Medya baskısı ve denetimi ile gerçekler kamuoyuna açıklanmıyor, açıklanamıyor.

Bakın buna karşın; ABD’de hazırlanan bir raporda, iktidarın laikliği terk etme yönünde ciddi işaretler vermesi halinde, ordunun müdahalesinin kesin olduğu öne sürülmüş..

ABD düşünce kuruluşu RAND tarafından, ABD Hava Kuvvetleri için hazırlanan, Sıkıntılı Bir Ortaklık. Bir Küresel Jeopolitik Değişim Döneminde Türk-ABD İlişkileri başlıklı rapor, TBMM’deki bazı milletvekillerine de gönderildi.

“Türk İslam’ı, Orta Doğu’nun başka hiçbir yerinde olmadığı kadar ılımlı ve çoğulcudur.” denilen raporun son bölümünde, Morton Abromowitz, Egemen Bağış, Ahmet Davutoğlu, Edip Başer, Richard Holbrooke, Mett Bryza, Cengiz Çandar, Soli Özel, Mehmet Ali Birand, İlter Turan, Nabi Şensoy, Gönül Tol, Yaşar Yakış, Suat Kınıklıoğlu gibi isimlere de “Teşekkür” edilmesi dikkat çekti.

Üçlü senaryo ve darbe
Türkiye için Alternatif Gelecek Senaryoları adı altında üçlü senaryo çizilen raporda, Fransa, Almanya ve Avusturya’nın Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıktığı vurgulandı. Üçlü senaryo ise şöyle aktarılıyor.

İslamcı Türkiye: Bu senaryoda Türkiye Müslüman kimliğini gittikçe daha fazla vurgulayacaktır. Şeriatı benimsemeyecek; ama laikliğe ve Batı değerlerine bağlılığı zayıflatacaktır. Bu durum eğer (1) ılımlı İslamcılardan oluşan Erdoğan liderliğinin yerini daha radikal bir Müslüman liderlik alırsa, (2) AB Türkiye’nin üyelik yolunu tıkamaya devam ederse ve (3) ABD Türkiye’nin PKK ile mücadelesinde desteğini sürdürmezse gerçekleşebilir. Bu durumda Birleşik devletler İncirlik Hava Üssünü kaybedebilir. Türk hükümeti laikliği terk etme yönünde ciddi işaretler verirse, ordunun müdahalesi neredeyse kesindir. Bu senaryo, ABD Türkiye’nin PKK ile kuvvet kullanarak mücadelesini yeterince desteklemezse ve AB Türkiye’nin üyeliği önünde yeni engeller çıkarırsa gerçekleşebilir.

Milliyetçi Türkiye: Bu senaryoda, AB’nin engellemelerinden ve yeni engel eğiliminden hüsrana uğramış, bıkmış olan Türkiye, AB üyeliği talebinden vazgeçer, ama Avrupa ile olan güçlü ekonomik ve ticari ilişkilerini sürdürür. Bu senaryo, Türkiye’yi Amerika için daha zor bir partner haline getirecektir.

Yumuşak darbe: AKP, ordunun kırmızı çizgileri aşması olarak yorumlayacağı adımlar atarsa, bir konformantasyon meydana gelebilir. Müdahale senaryosunun iki varyasyonu vardır. Birincisi ordunun AKP hükümetine karşı toplumsal baskıyı harekete geçirdiği ve istifaya zorladığı “yumuşak darbe”dir. İkincisi ise, AKP hükümetinin zorla çekilmesine ve partinin yasaklanmasına yol açan doğrudan askeri müdahaledir. Ordu bu yola, ancak bütün diğer seçenekleri denedikten sonra son çare olarak başvuracaktır.

Türkiye’de sosyal patlama neden olmuyor?
Bu sorunun cevabını Ankara belediye başkanı Melih Gökçek veriyor.
Gökçek, başkentteki kömür ve gıda yardımlarını överken, hükümetin ‘ülkedeki ekonomik durum’ ile ilgili çizdiği tabloyla ters düştü

AKP Genel Merkezinde düzenlenen Yerel Yönetimler Sempozyumu’nda konuşan Gökçek, belediyelerin görevinin sadece alt ve üstyapı olmadığını, Başkent’te büyükşehir olarak sosyal belediyecilik anlayışını üst noktaya taşıdıklarını söyledi. Hizmetlerinin sadece Ankara ile sınırlı kalmadığını, afet durumlarında başka şehirlere hatta ülkelere de hizmet götürdüklerini dile getiren Gökçek, Ankara’da sosyal ve kültürel 165 proje yapıldığını anlattı. Gökçek, “Eğer bugün Ankara’da bir sosyal patlama yoksa, suç oranları ciddi olarak büyükşehirlere nazaran alt seviyelerde bulunuyorsa, yapılan sosyal yardımların ve sosyal projelerin buradaki etkisi çok olmuştur” diye konuştu.

Şimdi bu algılama ülke genelinde düşünüldüğünde vahim tablo ortaya çıkıyor.
Tarihinde kitlesel tepkisi olmayan sınırlı grup tepkisi ile yanlışlıkları dile getiren Türk halkı, kaderci bir toplum olarak dünya toplumları içinde ilginç yerini almış durumda.

Olan bitenlerle halka müstehak mı demeliyiz, yoksa halkı aydınlatmaya devam mı etmeliyiz?

GüNüN SöZü: Haksızlıklara bana ne deme. Sen de haksızlığa uğradığın da başkaları da bana ne der.

Prof. Dr. Nurullah Aydın
Gazi Ü. İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.