ABD VE YÖNETİMLER DE YENİDEN YAPILANDIRMA!

ABONE OL
18:58 - 01/10/2020 18:58
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Mısır’da yaşananlar, ABD’nin görev değişimidir. Mısır’da dolma bilgilerle isyana kalkışan halk, ABD’nin görev değişimini devrim sanıyor..

Wikileaks belgelerinde ABD’nin Mısır medyasına ve sivil toplum örgütlerine yıllardır aktardığı paralardan bahsediliyordu.

Mısır’ın Arap dünyasındaki merkezi siyasal konumu göz önüne alındığında, bu gösterilerin, Arap rejimleri üzerindeki yıkıcı etkileri olacağı görülüyor.

Mısır rejimine karşı isyan eden Mısır halkının mücadelesinin Arap rejimleri dışında bir etkisi olacaktır. Mısır’daki çözülme çölde bir vaha niteliğinde kalmayacak.

Mısır; tarihi ve siyasal konumu itibariyle, domino etkisi yaratma potansiyeli taşır. Peki Mısır’ı kim yönetecek?. Mısır’daki mücadelenin başına yine ABD destekli bir politikacı grubunun geleceği ABD başkanının açıklamalarından açıkça anlaşılıyor.

Mısır’daki ve Tunus’taki siyasal gelişmelerin odağında yer alan siyasal aktörlerin tutumu belki de bu konuda turnusol kağıdı olmaktadır. Söz konusu siyasal aktör ordudur. Mısır’ın tarihinde ve siyasal güçlerin şekillenişinde ordu ile Albay Nasır’ın çok büyük bir önemi bulunmaktadır. Polis gücü açıkça Mübarek yanlısı olmasına rağmen başarılı olamadı.

1950-1970 arasında Mısır’daki sert siyasal mücadelenin serpintileri Ortadoğu’daki tüm ülkelerde hissedilmişti. 1952 yılında bir ihtilal ile Krallığı yıkan general Nasır sadece Arap ülkelerini ve halklarını etkilemiyordu; Türkiye’yi de etkiliyordu. !951’de NATO’ya girişle başlayan milli/uluslacı subaylarla ABD yanlısı subaylar arası güç mücadelesi ile DP’nin ABD karşıtı millici subayları tutuklaması, tasfiye etmesi sürecini yaşayan TSK da etkileniyordu.

Türkiye’yi etkileyen sadece Mısır değildi; yine Mısır’daki mücadelenin izlerini taşıyan Irak siyaseti de Türkiye’nin rejimini bulutlandırıyordu. 1958 Irak ihtilalinin ardından muhalefet; Menderes rejime karşı giderek daha sertleşiyorlardı. Bıçak kemiğe dayanınca, kitleler, hukukçulardan fetva almazlar. Bu sebeple Abdülillah ve Nuri Said’in cesetlerinin parça parça oluncaya kadar sokaklarda sürüklenmesi, tekmelenip taşlanması, sadece halkın iptidailik ve hunharlığı anlayışı sonucu değildir. Bu vahşiliği; onların seneler boyunca işledikleri haksızlıkların mağdur kalplere akıttığı zehirlerde aramak gerekir.

1960’a gelirken, ABD-İngiltere ikilisin bölgeyi yeniden tanzim etme projesinde, Türkiye yine odak ülkeydi.

Güney Kore’de 1960 Nisan’ında çıkan olaylar sonucunda devrilen Syngman Rhee’nin kaderi Menderes’e hatırlatılıyordu. Baskı rejimlerine karşı verilen mücadeleler, Türkiye’de baskı altında yaşayanlara cesaret veriyordu. Baskıya karşı direniş bayrağı yükseltiliyordu.

1960’larda birbiri ardına yıkılan rejimlerin kaldırdığı ihtilalci hava tüm Ortadoğu ülkelerine yayılmıştı. Menderes hükümeti bu havayı soluyordu. DP kontrolündeki radyo Irak İhtilali’ni sansürlüyordu. Bu açıdan, 1950’lerin radyosunun Irak İhtilali’nde hükümetin olayları bastırdığını ifade etmesi; olayların yatıştığı, istikrarın sağlandığı yollu yayınlar yapması, bugünün medyasının Mısır olaylarına verdiği tepkiyle benzerdir. Yani; bugünün medyası DP döneminin radyosu rolündedir.

İkinci tanzim dönemi 1972-1980 arasıdır. Bu dönemde de Polonya’da Lech Valesa ile ilk başkaldırı organize edilir. İran devrimi yaşanır. Irak’da Saddam iktidara getirilir. Türkiye’de de darbe yapılır.

Bugün yaşanalar 1960 öncesi ile 1979 dönemi arasından pek fark yoktur. Rollerin aktörleri kimlerdir? Mısır ve Tunus olayları, Türkiye siyasetini ve aktörlerini irdelemeyi gerektiriyor. Mısır ve Tunus, Lübnan, Ürdün, Cezayir, Yemen ve Türkiye siyasetinde ABD nerede durmaktadır?

Ankara’ya atanan yeni ABD Büyükelçisi F. Joseph Ricciardone Mısır’da görev yaparken isyanın dumanları da tütmeye başlamıştı. Uzun süre ABD’li efendilerine hizmet edenler değiştiriliyor, olay bu… Büyükelçi Ricciardone, Mısır’dan 2008’de ayrılmış. Ülkede savurduğu tohumların yeşermesi 2 yıl sürmüş!

Ortadoğu nereye gidiyor? Türkiye, bu çalkantının neresinde? Mısır’dan kalkan toz bulutu nerelere ulaşacak? Bakalım Ankara’da neler olacak?

Günün Sözü: İnsan; Geçmişin hasretçisi, geleceğin özlemcisi, yaşadığı anın şikayetçisidir.

Nurullah Aydın
Gazi Ü. İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü Öğr. Gör.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.