ABARTMAYI SEVERİZ, SEVMEYİ DE ABARTIRIZ…

ABONE OL
18:57 - 01/10/2020 18:57
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

12 Eylül 1980 darbesinin ilk günlerinde, doğan çocuklara anne-babalar gururla Kenan Evren ismini veriyordu. Cuntaya yağ çekmek isteyen kent ve kasaba yöneticileri, parkların, sokakların, sosyal tesislerin adını “Kenan Evren Parkı”, “Kenan Evren Caddesi” olarak değiştiriyorlardı. Şimdi o kahraman olarak lanse edilen kişinin yargılanması bile gündemde, tabii doğal olarak ta birçok yerden onun ismi silinmeye başladı. Hatta Evren’in yaşadığı Marmaris’te Kenan Evren Bulvarı isminin verildiği caddenin ismi 2009 yılında Cumhuriyet Bulvarı olarak değiştirilmişti. Sanıyorum şu dönemde de Tayyip Erdoğan isminden geçilemiyordu… Ona yağ çekmek isteyenler çocuklarına veya yerel yöneticiler caddelere, sosyal tesislere bu ismi veriyordur. Buna en bariz örnek de İstanbul Büyükçekmece’de kaderin cilvesi gibi Deniz Gezmiş Caddesi üzerindeki Tayyip Erdoğan Parkı’dır…

Türkiye’de bu isimler konusunda dikkatimi çeken hep şu olmuştur: Belediye başkanları halkın parasıyla yaptırdıkları tesislere kendi adlarını verme görgüsüzlüğünü yapmaktan vazgeçememektedir. Her zaman Aydın’a gittiğimde adını hala yaşayan eski belediye başkanından alan “Hüseyin Aksu Spor Tesisleri” levhasını görünce bu aklıma gelir… Sanki zat-ı muhterem kendi cebinden vererek bu tesisleri yaptırıp hibe etti…

Hele bir de belediye adına bir etkenlik varsa, kente başkanların resimleri ve imzaları olan duyuru afişlerinden geçilemiyor. Sanki kendi özel etkenliğine davet ediyorlar…

Münih belediye Başkanı Christian Ude, 18 yıldır Münih’i sosyal demokrat olmasına rağmen diğer partilerin de desteğini alarak yönetmektedir. Bu kente yaptığı hizmetler saymakla bitmez, ama onu adı verilmiş bir tek tesis veya cadde bulamazsınız. Bu işin görgü kuralı da budur. Eğer, bir politikacı artık hayatta değilse ve çoğunluk tarafından yaptığı hizmetler onere edilmek isteniyorsa, onun ismi verilir, ama yaşarken değil…

Almanya’da henüz hayatta olan kişilerin adları caddeye, okula veya herhangi bir sosyal tesise yasal olarak verilemez… Umarım Türkiye’de de bu uygulama yasallaşır da bu yağcılık, görgüsüzlük sona erer…

Yazıma Ude’nin bana anlattığı küçük bir anısıyla ile son vermek istiyorum: İstanbul Şişli belediye başkanı Mustafa Sarıgül’ün davetlisi olarak İstanbul’a giden Ude’yi ve eşini üstü açık bir otobüse bindirmişler. Şişli’yi gezerken evlerin balkonlarından çiçekler atılmış. “Onlara el sallarken, kendimi 1001 gece masallarındaki bir kral gibi hissettim, bunca yıllık belediye başkanlığımda böyle bir şey yaşamamıştım” diye anlatmıştı…

Ne yapalım abartmayı severiz, sevmeyi de abartırız…

Ahmet İNCEL

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.