91. YILDA ÜLKEMİZİN DURUMU

ABONE OL
18:19 - 01/10/2020 18:19
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

91. YILDA ÜLKEMİZİN DURUMU

Cumhuriyetimizin 91. yılını, ülkemizin durumunu düşünerek, içimiz burkularak ve yaşanan felaketlerle birlikte acı içinde kutladık. Günümüzde cumhuriyetten, laiklikten, halkçılıktan, devletçilikten, ulusalcılıktan ve devrimcilikten söz etmenin gericilik sayıldığı olağandışı olaylar yaşamaktayız.

İktidar partisi zaten Atatürk İlke ve Devrimlerine karşı olduğunu açık açık söylemekte, bunu her tutumu ve yaptıklarıyla da belli etmektedir. Ancak muhalefet partileri, cumhuriyet ve laiklik karşıtı söylemlere suskun kalarak iktidar partisinin peşine takılmıştır ve ülkemizin parçalanmaya, bilinmeze doğru götürülmesine sessiz kalmaktadırlar.

PKK terör örgütü son günlerde ortalığı savaş alanına çevirmiştir. Atatürk heykellerini yıkmakta, Türk bayrağını indirmekte, korucuları kaçırıp direklere bağlayarak öldürmekte, silahsız askerlerimizi kahpece arkadan vurarak şehit etmekte, okulları ve makineleri yakmakta, trafolara, inşaatlara saldırmaktadır. Ayn El Arap (Kobani) için tüm yurtta iç savaş hazırlıkları başlatmaktadır. Olanlara engel olacak devlet ortada yoktur, TBMM’de bu rezillikleri kınayacak siyasi parti de bulunmamaktadır.

İçeriği belli olmayan ‘açılım’ kandırmacasıyla birlikte, 19 Ekim 2009 tarihinde Habur sınır kapısında teslim olmak için gelen 34 PKK terör örgütü militanı, sevinç gösterileri içinde kahraman gibi karşılanmıştı. Peşmergelerin Türk topraklarından geçmesi için ABD’nin, AKP iktidarına yaptığı baskı sonucunda, cumhuriyetimizin 91. yılının kutlandığı gün Barzani’ye bağlı Peşmergeler, ağır silahları ile birlikte, yine sevinç gösterileri içinde Habur sınır kapısından Türk topraklarına giriş yaptı. Türk Silahlı Kuvvetleri, rahatsızlığını “bu süreç bizim dışımızda” açıklamalarıyla gösterdi.

AKP Kadın Kolları İzmir İl Başkanı ve İzmir Anakent Belediye Meclis üyesi olan eczacı Özen Kızılırmak, yeni doğan bebeklerin kulağına ezanla isimlerinin fısıldanması ve yeni evli çiftlerin imam nikâhı ve resmi nikâh törenlerinin camide yapılması için Diyanet İşleri Başkanlığı’na proje sunacaklarını söylemiştir.

Recep Tayyip Erdoğan, mahkemelerin bağımsızlığı ve yargıçlık güvencesi ilkeleri çerçevesinde görev yapan anayasal bir kurul olan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) dört kişi atamıştır. Tayyip Erdoğan, başbakanla akrabalık bağı bulunan, cumhurbaşkanının avukatı ile kardeş olan, iktidar partisi kadroları içinde yer alan, türban takan, yargıçlık davranış kuralları ile bağdaşmayan kişileri HSYK’ye atamıştır.

HSYK tarafından 2006 yılında benimsenen Birleşmiş Milletler Bangalore Yargı Etiği Kurallarında bağımsızlık yönünden, yargıcın yürütme organının etki alanının dışında bulunması; fiili ilişki yönünden bağımsız olmasının yanında, böyle de görünmesi gerektiği açıkça ifade edilmiştir. Yapılan bu atamalar sonrasında, siyasal İslam’ın simgesi olan türban takan bir HSYK üyesi göreve getirilmiştir. Bu atamalar, yargı bağımsızlığına karşı büyük bir tehdittir ve kesinlikle suskun kalmamayı gerektirir.

Ülkemizde, Anayasa Mahkemesi kararlarına göre siyasal İslam’ın simgesi olan türbanın yükseköğretimde yasaklanması kararı devam etmektedir. Anayasa’da tanımını bulan laiklik ilkesi, Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında da vurgulandığı gibi, siyasal İslam’ın simgesi olan türbana geçit vermemektedir.

Ege Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Rennan Pekünlü, türbanlı öğrencileri sınıfa almadığı gerekçesiyle açılan davada, İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 13 Eylül 2012 tarihinde verdiği karar sonucunda iki yıl bir ay hapis cezasına çarptırıldı. Hâlbuki öğrenciler derse girmiş ve dersten geçmişlerdir. Rennan Pekünlü sadece türbanlı olarak derse girdikleri için tutanak düzenleyerek, dekanlığa göndermiştir. Türbanlı öğrenciler, yanlış ifade vererek, derslere alınmadıklarını söylemişler ve mahkeme de türbanlı öğrencilerin eğitim hakkının engellendiği savıyla ceza vermiştir. Bu durumda Rennan Pekünlü, yasalara ve AİHM kararına uyduğu için cezalandırılmıştır.

Susturulmuş üniversitelerde yasaların kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirme cesaretini onurla gösteren ve sonuna kadar direnen Prof. Dr. Rennan Pekünlü’ye hapis cezası verilmesi, cumhuriyeti ve laikliği savunanlara bir tehdittir. Önümüzdeki günlerde cezaevine girecek olan Rennan Pekünlü’ye sahip çıkmayanların ve bu sürece suskun kalanların, cumhuriyetten ve laiklikten söz etmemeleri gerekir.

Yaşanan tüm bu olaylar göz önüne alındığında, cumhuriyetimizin 91. yılını kutlarken, cumhuriyet düşmanı, laiklik karşıtı ve emperyalizme maşalık yapanların ülkemizi karanlıklara doğru sürükledikleri açıktır. Bunu önlemenin yolu, vatanseverlerin örgütlü olarak merkez sağda ve solda yeni oluşumlar yaratmasıdır. “Söz konusu vatansa, gerisi teferruattır” diyen büyük Atatürk’ümüze layık gençler olduğumuzu kanıtlamak için; hep birlikte görev başına…


Suay Karaman



Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.