8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜDÜR

ABONE OL
18:15 - 01/10/2020 18:15
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜDÜR

8 Mart, kadınlar günü olarak kutlanıyor. 8 Mart 1857 tarihini esas alırsak, yani, bugünün kutlanmasına vesile olan çoğu kadın 129 işçinin öldüğü günü. Bugünün kadınlar günü olarak kutlanması bana mantıklı gelmiyor. Ortada bir ölüm var ve biz o ölümü kutluyoruz sanki.

Böyle de olsa,  kadınların hak elde etmek için organize olmaları takdire şayandır. Gasp edilen haklarını elde etmek için programlar düzenlenmesi elbette alkışlanacak bir durumdur. Ortaçağ Avrupası’nda insan olarak bile kabul edilmeyen kadınların 21.yy.’da hak aramaya çıkmaları gurur vericidir. Kadınlar, Avrupalı erkeklere önce insan olduklarını kabul ettirmişler, arkasından da insan haklarından istifade etmenin yollarını aramaya çıkımışlar, bu onurlu brir mücadeledir.

Ancak bu onurlu mücadele hiç bir kadını ötekileştirmeden yapılmalıdır. İnancından dolayı, ırkından dolayı bulunduğu mevkiden dolayı hiçbir kadın dışlanmamalıdır. Mücadelelerinin temelini sadece insan hakları oluşturmalıdır: 

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin ilk 5 maddesi, yapılacak etkinliklerin vazgeçilmezleri olmalıdır:  (10 Aralık 1948)
Madde 1: Tüm insanlar özgür, değer ve hak bakımından eşit olarak doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler. Birbirlerine karşı kardeşlik düşünceleriyle davranmalıdırlar.
Madde 2: Herkes; ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka inançlarına bakılmaksızın eşit haklara sahiptir. İnsanlar ulusal ve toplumsal kökenleri, zenginlikleri, doğuş farklılıkları ya da herhangi başka bir ayrım gözetilmeksizin bu bildirgede belirtilen tüm haklardan ve özgürlüklerden yararlanabilirler.
Madde 3: Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır.
Madde 4: Hiç kimse kölelik ya da kulluk altında bulundurulamaz; kölelik ve köle ticareti her türlü biçimiyle yasaktır.
Madde 5: Hiç kimseye işkence yapılamaz; kıyıcı, insanlık dışı, onur kırıcı ceza ve davranışlar uygulanamaz. 

Kadın hakları ile yapılan toplantıların merkezine sadece kadın hakları konulmalıdır. Sağcılık, solculuk, din ve dindarlık, partiler konulmamalı, ideolojiler konulmamalıdır. Bu toplantılarda dine, ırka ve mukaddes değerlere saldırılmamalı, inancından, başörtüsünden dolayı kimse kınanmamalıdır. Özlenen tablo böyle bir tablodur. Başı açık olan kadın hangi derecede onore ediliyorsa, başı kapalı olan kadın da aynı derecede onore edilmelidir. 
”Dünyanın birçok yerinde kadınlar hâlâ, sırf kadın oldukları için, pek çok sorunla karşı karşıya kalmaktadırlar. Tüm sorunlara rağmen, günümüzde artık ister Türkiye’de ister Almanya’da olsun, ülkemiz kadınları sosyal hayatın içinde etkin olarak yer almaya başlamıştır. Kadınlar toplumu ileri götüren sosyal dinamiğin temel kaynağıdır. Özellikle annelik rolleriyle yeni nesillere şekil vermektedirler. Bu anlamda, „bir kadını eğitirseniz, bir kuşağı eğitirsiniz” sözünü çok isabetli bulmaktayım. Dolayısıyla kadına yapılan yatırım, aslında geleceğe yapılan yatırımdır.” (Gamze Karslıoğlu)

İdeolojiler ön plana çıkarılırsa, mütedeyyin insanlar her türlü olumsuzluğun merkezine konulursa onların da kendilerini savunma hakları doğar. Tarafların nefislerine yenik düştükleri durumlarda kavga kaçınılmaz olur. 

Mesela; 28 Şubat öncesi ve sonrasında ikna odalarında başları zorla açılan, üniversitelerden başörtüsü yüzünden atılan kızların diyecekleri vardır. Bir denemin Türkiyesinde askerdeki çocuğunu ziyaret etmek isteyen ve bu isteği kabul edilmeyen annelerin söyleyecekleri vardır. Geçmişte, her vesileyle kamusal alan adı altında uydurulan mekânlara sokulmayan, oralarda çalışmalarına müsaade edilmeyen başörtülü kadınların söyleyecekleri vardır. Sırf başörtülü olduğu için milletvekili seçilemeyen, seçildiği halde sosyal demokrat bir başbakan tarafından meclisten kovulan kadınların da diyecekleri vardır. 

Aranan hak kadın hakkı ise ve bu hak gasp edilen hak ise, kimin hakkı olursa olsun o hak, hak sahibine iade edilmelidir. Irk, din, dil ayırımı yapmadan iade edilmelidir. O zaman sahici bir hak arayışı söz konusu olur ki; bütün toplumu kapsar ve toplumun geniş yelpazesinden alkış alır. Aradığımız, özlediğimiz etkinlikler böylesi kucaklayıcı etkinliklerdir.

8 Mart kadınlar günü toplantılarına başörtülü kadınları temsilen de konuşmacılar çağrılmalıdır. Bakalım onlar hak olarak neleri isteyecek, uğradıkları haksızlıkları nasıl sıralayacaklar? İkna odalarındaki çektikleri sıkıntıları nasıl dile getirecekler?  Onlar da dinlenilmelidir, onların psikolojik durumları da  gözlemlenmelidir.

Ha-ber.com’un sayfasından aldığım bir araştırma var. Bu araştırmayla yazımı sonlandırmak istiyorum. Her fırsatta, Türkiye’yi hedefe koyanların bu araştırmadan ibret alacaklarını umuyorum: 

“8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde utanç verici bilanço. Avrupa çapında 28 Avrupa Birliği üyesi ülkede 42.000 kadın ile yapılmış bu araştırma. Ortaya çıkan sonuçlar korkunç düzeyde. Kadınların üçte biri 15 yaşından itibaren fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddete maruz kalmış. Almanya’da bu oran hatta % 35’e ulaşıyor: Her 5 kadından biri şiddete maruz kalmış. Her 20 kadından biri tecavüze uğramış.”(Die Agentur der Europäischen Union für Grundrechte)

Rüştü Kam

Not: Türkiye AB üyesi değildir.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.