7 HAZİRAN GENEL SEÇİMLERİ

ABONE OL
11:52 - 23/10/2020 11:52
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

7 HAZİRAN GENEL SEÇİMLERİ


7 Haziran Genel Seçimleri ve Türkiye Kökenli İnsanlarımızın AB Ülkelerindeki Sorunları


7 Haziran 2015 tarihinde Türkiye’de milletvekili Genel Seçimler yapılacak. Yurt dışında yaşayan 2 milyon 800 binin üzerinde Türk seçmen, milletvekili genel seçimi için 8 Mayıs’ta oy kullanmaya başlıyor ve 31 Mayıs’ta sona eriyor. Yüksek Seçim Kurulunun verdiği bilgiye göre milletvekili genel seçimi için 54 ülkedeki 112 temsilcilikte sandık kurulacak. Ancak verilen oylar torbalara koyulup Türkiye’ye gönderilecek ve Türkiye’de sayılacak.

CHP Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın “Yurtdışının seçim bölgesi olarak kabul edilmesi” için verdiği KANUN TEKLİFİ, AKP’li Milletvekilleri tarafından kabul edilmediği için bu seçimlerde de yurtdışı bir seçim bölgesi olarak kabul edilmedi Bu nedenle yurtdışındaki Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları kendi temsilcilerini TBMM’ne gönderemeyecekler. Ayrıca oy sayımında bundan önceki seçimlerde yolsuzlukların yapıldığı iddia edilmeye devam ederken ve hatta YSK’na yapılan itirazların bazılarında saptandığı belli iken neden oyların yurt dışında sayılmaması önemli soru işaretleri arasında yer alıyor. 

Yapılan bilimsel araştırmalar, Avrupa ülkelerindeki Türkiye kökenli göçmenlerin çok büyük bölümünün artık yaşadıkları ülkelerde ve Almanya’da kalıcılığını kanıtlıyor. 1961 yılından bu yana süren göç olgusu kuşkusuz birçok sorunu da birlikte getirmiştir ve getirmeye de devam etmektedir. Bu sorunlara rağmen, Türkiye kökenli göçmenler büyük ölçüde içinde yaşadıkları çoğunluk toplumlarına uyum sağlamışlardır.
Bu sorunların başında çocuk ve gençlerimizin eğitim, öğretim, meslek eğitimi ve kimlik sorunları, işsizlik, yaşadıkları ülkelerde ve Türkiye’de siyasal katılım haklarından, yani seçme ve seçilme hakkından yoksun kalmaları, çifte vatandaşlık, ırkçılık, yabancı düşmanlığı (Türk düşmanlığı), İslam düşmanlığı (İslam fobi), ayırımcılık, dışlanma ve kabul görmeme, yaşlı ve emeklilerin sorunları, işadamları ve kadınlarının sorunları ve yoksulluk gibi daha çok yaşanılan ülkelerden kaynaklanan sorunlar yer almaktadır.

Bu yazı çerçevesinde değinmek istediğimiz en önemli sorunlardan biri Çocukların ve Gençlerin Eğitim ve Öğretim sorunlarıdır. Avrupa Birliği ülkelerindeki Türkiye kökenli 1-18 yaş arasındaki çocuk ve gencimizin sayıları 1.762.000’i aşmaktadır.

OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) tarafından 2000 yılından beri belirli aralıklarla 15 yaşındaki öğrencilerin katılımı ile yapılan Uluslararası PİSA Araştırmalarının sonuçları, Almanya’daki eğitim ve öğretim sisteminin, sosyal ve ekonomik bakımdan zayıf olan ailelerin çocuklarını ve göçmen geçmişi olan ailelerin çocuklarını dışladığını saptamaktadır. Türkiye kökenli çocukların çok büyük bir bölümü OECD’nin de sürekli dile getirdiği gibi, dışlanan bu çocuklar arasında yer almaktadır.
PİSA Araştırmaları çocukların okul ve mesleksel yaşamlarında başarılı olabilmeleri için yaşadıkları ülkedeki dili çok iyi edinip ve öğrenmeleri gerektiğini ortaya koymaktadır. Bilimsel araştırmalar iki veya çok dilli bir ortamda büyüyen ve gelişen çocukların dil yeteneklerinin bütünlüğünden hareketle, bu dillerin gerek aile içerisinde ve gerekse çocuk yuvası ve okullar tarafından desteklenmesi gerektiğini belirtmektedirler.

Yurtdışındaki Türkiye kökenli çocukların büyük çoğunluğu, az veya çok ikidilli veya çokdilli bir ortamda yetişmekte ve gelişmektedir. Eğer bu destek sürekli ve düzenli bir şekilde yapılırsa, çocukların büyük bir bölümünün en azından üçdilli gelişme ve yetişmeleri ve başarılı olmaları sağlanabilir. Bu üç dil: 1) Yaşanılan ülkenin dili, 2) Türkçe, 3) Öğrencinin seçmek zorunda olduğu birinci yabancı dildir. Bu sorunların çözümü birinci derecede içinde yaşanılan devletler tarafından gerçekleşmelidir. Ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin de yurtdışındaki insanlarımızın sorunlarının çözümü için ilgili devletler nezdinde görüşme ve çalışmalar yapması gereklidir.

Örneğin bu konuda FÖTED (Almanya Veli Dernekleri Federasyonu) ve üye dernekleri, TGD ve ATÖF başta olmak üzere diğer sivil toplum örgütleri on yıllardır çocuk ve gençlerimizin okuldaki başarılarının artması için çalışmalarını sürdürmektedir. Ancak bu konuda Türkiye Cumhuriyeti Devleti gereken desteği ne yazık ki yapmadı. Ve hala yapmıyor.

Bu durum 13 yıla yakın iktidar olan AKP Hükümetleri döneminde de değişmedi. Hatta Avrupa’daki 10’un üzerinde Türkiye Cumhuriyeti Başkonsolosluklarında eğitim ataşeliklerinin, Büyük Elçiliklerde de Eğitim Müşavirlerinin kadroları boş kaldı. Bu ülkelerdeki yetkili resmi kurumlarla görüşerek gerekli çalışmalar yapılmadı.
Okul çağındaki çocuk ve gencimizin bulundukları ülkelerin eğitim ve öğretim olanaklarını en iyi biçimde değerlendirmelerine TC Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerinin katkısı olmadı. Hatta zaman zaman sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarına sivil toplum kuruluşları ikidilli eğitimi devam etmesi için kampanyalar yaparken, bu tür kampanyalara destek olunmadı. Kültürümüzün en önemli ögesi olan dilimizin çocuklarımıza öğretilmesi ve geliştirilmesi için çaba sarf edilmedi.
Bunun dışında 13 yıllık AKP Hükümetleri döneminde Konsolosluk harçları hiç bir ülkede olmadığı kadar % 400 oranında arttırıldı. Aynı şekilde yoksulluk sınırında yaşamak zorunda kalan erkek gençlerden, onların işsiz olup olmamalarına bakılmaksızın bedelli askerlik için 6.000 Avro alınması da büyük bir haksızlıktır.

Yurttaşlarımızın oylarını verirken AKP’nin uyguladığı bu yanlış politikaları göz önünde bulunduracaklarını umut ediyorum.

Dr. Ertekin Özcan

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.