5 ARALIK VE KADINLARIMIZ

ABONE OL
18:50 - 01/10/2020 18:50
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve devrimleri ile sosyal yaşamda gerçek eşitliğin sağlanması ve yaşama geçirilmesi de amaçlanmıştır. Bu bağlamda yapılan anayasa değişikliği ile, 5 Aralık 1934 tarihinde Türk kadını ülke yönetimine seçme ve seçilme hakkını elde etmiştir. Bu önemli demokrasi atılımının 78. yılını kutluyoruz. Ancak günümüzde kadınlarımızın cumhuriyet tarihindeki kazanımları unutturulmak istenmektedir. Bu önemli olay, iktidar ve muhalefet partilerinin ilgisini çekmediği gibi basında da yeterince yer almamıştır.

Ülkemizde kadınlar, 3 Nisan 1930 tarihinde yerel seçimlerde, 26 Ekim 1933 tarihinde köy ihtiyar heyeti ve muhtarlık seçimlerinde ve 5 Aralık 1934 tarihinde ise milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme hakkına sahip olmuşlardır. 8 Şubat 1935 tarihinde yapılan genel seçimde 18 kadın milletvekili seçilmiştir. Kadının siyasette konumu açısından 1935 yılında dünya ikincisi olan Türkiye, 2012 yılında 135 ülke arasında 98. sırada bulunmaktadır.
Türk kadınının, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda erkeklerle birlikte omuz omuza bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi yapması, dünya kadınlarına örnek olmuştur. Bu mücadele Atatürk tarafından şöyle dile getirilmişti: “Dünyada hiç bir milletin kadını ‘Ben Anadolu Kadınından fazla çalıştım. Milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu Kadını kadar emek verdim’ diyemez.” İşte bu yüzden Türk kadınına Cumhuriyetle birlikte verilen ‘erkeklerle eşit yurttaşlık hakkı’, kurtuluştaki mücadelenin, Atatürk’ün değerbilirliği ile ilke ve devrimlerinin ürünü ve kazanımıdır.
Türk kadını, 78 yıl önce kazanılmış eşit yurttaşlık hakları konusunda Fransa, İtalya, İsviçre, Japonya, Çin gibi birçok uygar ülkenin önünde bulunurken, bugün bu haklarını kaybetmeye ve ikinci sınıf olmaya itilen bir konuma getirilmek istenmektedir. Bugün siyasi iktidar, ‘ileri demokrasi’ adını verdiği rejimle laik ve demokratik cumhuriyetimizle ve Atatürk ile, ‘siyasal İslam’ adına hesaplaşmaktadır. Bu hesaplaşma sonucunda kadınlarımız ortaçağ koşullarında yaşamaya zorlanmakta ve kadınlarımızın elde ettiği kazanımlar yok edilmeye çalışılmaktadır.
1935 yılından günümüze 9.316 erkek parlamentere karşılık, 314 kadın parlamenter bulunmaktadır. Türkiye, kadın erkek eşitsizliğinde 134 ülke arasında 126. sırada bulunmaktadır. Kadın erkek arasında yaradılış farkı olması nedeniyle, kadın erkek eşitliğine inanmadığını söyleyen bir başbakanın yönetimindeki ülkede, kadınlara yapılan her türlü baskı ve şiddet destek görmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü’nün 2011 yılı verilerine göre eşi veya eski eşi tarafından fiziksel şiddete maruz bırakılan kadınların oranı ABD’de %20, Avrupa’da %30, Türkiye’de ise %50’dir. Ülkemizde hayatının herhangi bir döneminde duygusal şiddet yaşayan kadınların oranı %45’dir. Sadece cinsel şiddete maruz kalan kadınların oranı %17’dir. Fiziksel veya cinsel şiddetin birlikte yaşanma oranı %44’dür. Kentte fiziksel şiddet oranı %39 iken, kırsal kesimde %45’dir. Türkiye’de her 100 kadından 17’si cinsel şiddete uğramaktadır. 2005 – 2011 yılları arasında, 110 binin üzerinde kadın cinsel saldırıdan mağdur olmuştur. Mağdur olan kadınların %40’ının korktukları için şikâyetçi olmadıkları da tahmin edilmektedir.
Kadın cinayetleri son on yılda %1500 oranında artmıştır. Her gün ortalama altı kadın aile içi şiddet nedeniyle hayatlarındaki erkekler tarafından öldürülmektedir. Tehdit altındaki kadınlar koruma taleplerini ilgili kamu kurumlarına iletmelerine karşılık, gerekli önlemler alınmamakta ve görev ihmali neticesinde koruma altına alınmayan kadınlar öldürülmektedir.
Türkiye’de kadının çalışma hayatına katılma oranı her geçen yıl düşmektedir. Bu oran 1990 yılında %34 iken, 2002 yılında %27 ve 2011 yılında ise %21 olmuştur. Bugün Türkiye’de toplam çalışanların %29’u kadındır ve kamu kurumlarında çalışan kadınların oranı %32 olarak bilinmektedir. Kentte yaşayan en az lise mezunu genç kadın nüfusundaki işsizlik oranı %22 iken, bu oran erkeklerde %11 olarak belirlenmiştir.
Özgürlük ve ileri demokrasi maskesi altında, toplumun ışığı olan kadınlarımızı köle konumuna getirmek isteyen siyasi iktidara karşı, erkeklerimizin desteğiyle kadınlarımızın öncülüğünde mücadele yapmalıyız. Ortaçağ karanlığına sürüklenmek istenen ülkemizde kadın dövülüyor, cinsel şiddete uğruyor, öldürülüyor ama korunmuyor, gerekli önlemler alınmıyor. Buna karşın kadınlarımızın her türlü sorunu hep ağırdan alınıyor. Bu sıkıntıların hepsi erkek desteği ile aşılacak ve sosyal hayatta kadınlar öncü rolü üstlenecektir. Demokrasiye ve aydınlığa giden yol, kadınlarımızın örgütlü mücadelesiyle başarılacaktır.

Suay Karaman
Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) Genel Sekreteri

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.