34 YIL SONRA 12 EYLÜL’ÜN PAŞALARINI YARGILAMAK!
Geçen hafta Türkiye’deki politik gündemin yoğunluğundan olsa gerek yine önemli bir gelişme gözden kaçtı ve yankı bulmadı.
12 Eylül Faşist Askeri darbenin hayatta kalan iki Generali Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya geçen hafta müebbet hapse mahkûm oldular.
Sayısız suça imza atan bu iki acımasız 12 Eylül Paşası Devrimci, Demokrat, Yurtsever muhalefeti adeta tırpanlamışlardır. Cuntacı Paşaların yaşlılıklarının son dönemlerinde bu hükmü giymeleri trajikomiktir.
Bence 12 Eylül siyasi, demokrasi depreminden, Tsunamisinden sadece bu iki Asker sorumlu değildir ve olamazda.
Devletin direkt suç işlediği bu Darbede Politikacıların, Bakanların yerel yöneticilerin, Emniyet Müdürlerinin, Savcıların, Hâkimlerin, Cezaevlerindeki görevlilerin hiç mi suçu yoktur?
Onlar neden yargılanmıyorlar? Türkiye’nin şu an itibarıyla yakın geçmişindeki bu kapkaranlık sayfasıyla da yüzleşmesi, hesaplaşması mümkün görünmüyor.
Sizce bu çok geç kalınmış bir yargılanma ve cezai müeyyidesi olmayan bir (komik) karar değil midir?
Yazık olmadı mı 17 yaşında asılan Erdal Eren’ e, Mamak’ta, Diyarbakır Hapishanelerinde işkencelerde ölen gençlere, işinden, aşından, eşinden, topraklarından kopup yurt dışına sürgüne giden yüzlerce, binlerce aydınımıza, sanatçımıza, sendikacımıza?
12 Eylül’de elbette MHP ve CHP de kapatılmıştır. Ama onca kitle örgütü, sol örgüt, sendika da kapatılmış, üstelik bunların yöneticileri, üyeleri de bu kurumlarda bulundukları için en ağır işkenceden geçirilmişlerdir.
12 Eylülün en büyük mağdurları Solcular ve Kürtlerdir.
Diyarbakır Cezaevlerinde, Zindanlarında yapılanlar, Hitler’ in Nazi toplama kamplarındakinden geri kalmaz..
Bugün Demokrasi havariliğine kapılan Balyoz davasındaki Hükümlüleri salıverdiğini, 34 yıl sonra stratejik taktikle iki yaşlı Paşayı yargıladığını iddia eden AKP kadroları aslında Yeşil kuşak Projesi için 12 Eylül zihniyetinin yetiştirmeleridir.
AKP kadroları geçmişte her zaman 12 Eylül paşalarıyla işbirliği yapmışlardır.
Bu nedenle T.C devleti sosyal ve toplumsal barış için tüm 12 Eylül mağdurlarının hayatta kalanlarından, yitirdiklerimizin ise ailelerinden özür dilemeli, onları rehabilite etmelidir.
12 Eylül darbesi öncesi ya da sonrası demokrasi, özgürlük ve kardeşlik mücadelesinde toprağa düşen, katledilen, hakka yürüyen tüm insanlarımızın anıları önünde saygıyla eğiliyorum.
Onlar unutulmayacak, sorumlular mutlaka bir gün hesap verecektir.
İşte 12 Eylül Paşalarının işlediği suçlar:
**TBMM kapatıldı, anayasa ortadan kaldırıldı, siyasi partilerin kapısına kilit vuruldu ve mallarına el konuldu.
**650 bin kişi gözaltına alındı.
**1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
**Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
**7 bin kişi için idam cezası istendi.
**517 kişiye idam cezası verildi.
**Haklarında idam cezası verilenlerden 50’si asıldı (18 sol görüşlü, 8 sağ görüşlü, 23 adli suçlu, 1’i Asala militanı).
**İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis’e gönderildi.
**71 bin kişi TCK’nin 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı.
**98 bin 404 kişi ”örgüt üyesi olmak” suçundan yargılandı.
**388 bin kişiye pasaport verilmedi.
**30 bin kişi ”sakıncalı” olduğu için işten atıldı.
**14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.
**30 bin kişi ”siyasi mülteci” olarak yurtdışına gitti.
**300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
**171 kişinin ”işkenceden öldüğü” belgelendi.
**937 film ”sakıncalı” bulunduğu için yasaklandı.
**23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.
**3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi.
**400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.
**Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
**31 gazeteci cezaevine girdi.
**300 gazeteci saldırıya uğradı.
**3 gazeteci silahla öldürüldü.
**Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.
**13 büyük gazete için 303 dava açıldı.
**39 ton gazete ve dergi imha edildi.
**Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi.
**144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
**14 kişi açlık grevinde öldü.
**16 kişi ”kaçarken” vuruldu.
**95 kişi ”çatışmada” öldü.
**73 kişiye ”doğal ölüm raporu” verildi.
**43 kişinin ”intihar ettiği” bildirildi.
Kaynak: 12 Eylül 2000, Cumhuriyet Gazetesi
Günün sözü: “İlk özür dileyen en cesurdur, ilk affeden en güçlü, ilk unutan en mutlu.”
Mehmet Tanlı
