31 MARTTA ÖZLENEN HALKÇI VE SOSYAL BELEDİYECİLİKTİR

ABONE OL
11:43 - 23/10/2020 11:43
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Türkiye`de Yerel seçimlere günler kaldı. Yapılan Kamuoyu araştırmalarında özellikle İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Eskişehir, Antalya ve Mersin gibi büyük kentlerde Millet İttifakının (CHP li) Adayları önde gidiyor.

Gidişat AKP li belediyelerin el değiştireceğini gösteriyor.

Bunda Muhalefet partilerinin çok başarılı seçim çalışmaları, vaatleri, Projeleri değil halkın ekonomik krizden etkilenmiş olması, Laikliğin, Cumhuriyetin adım adım özünden uzaklaştırılması, siyasi ayrıştırma, yönetenlerin akıl almaz israfı, aşırı zenginleşmesi, kibirliliği özellikle muhalif kitleye tepeden bakan ve baskıcı tavrı önemli rol oynuyor.

Yerel seçimlerde AKP saydığımız kentlerde kaybederse 17 yıllık AKP iktidarının sonuna doğru yaklaşıldığı perçinlenmiş olur.

Almanya’da uzun yıllardır Gençlik, Sosyal ve Uyum Dairesinde çalışan ve yerel hizmetleri azda olsa tanıyan birisi olarak Belediyecilik ve Türkiye’deki Yerel seçimlerle ilgili olarak görüşlerimi siz sevgili, değerli okuyucularımıza aktarmak istiyorum:

İlk önce Halk artık değişim, çağdaş, sosyal belediyecilik istiyor, siyasal ayrışmayı, kutuplaşmayı, yaşama, eğlence biçimine müdahaleyi asla istemiyor, “

İdeal ve Sosyal Belediyecilik için öncelikle işin uzmanı insanları, yabancı dil bilen eğitimli Personeli işin başına daha sonrada şehirleri yaşanır hale getirmek, alt yapıyı yenilemek, sosyal ve kültürel hizmetlere, eğitime ayrılan bütçeleri büyütmek gerekiyor.

Seçilen yöneticiler şehrin her semtine eşit derecede hizmet götürmelidir. Semtler arasındaki büyük dengesizlik zaman içerisinde giderilmelidir.

Türkiye’de şehirlerde İç ve dış göçü yönlendirici projeler geliştirmeli toplumsal ve sosyal barışı tehlikeye sokacak demografik (nüfussal) gelişmeleri önceden sezip insanların geldikleri topluma uyumunu sağlayıcı çalışmalar yapılmalıdır.

Yerel Yönetimler mutlaka güçlendirilmelidir. İleri demokrasilerin olduğu Batılı ülkelerde bu böyledir hem federatif, eyalet sistemleri vardır hem de şehir idareleri güçlüdür.

Koskoca bir Türkiye’yi Ankara’dan yönetmek zamanın ruhuna uymuyor.

Her orta ölçek büyüklükte bir şehrin ailelerin özellikle çocuklarıyla gidebileceği, hoş vakit geçirebileceği, hayvan sevgisini küçük yaşlarda aşılayabileceği güzel bir Hayvanat bahçesi olmalıdır.

Şiddete maruz kalan mağdur kadınları korumak için ‘‘Kadın Sığınmaevi’ ‘her şehirde bulunmalıdır

Büyüklerimizin, Emeklilerimizin, Yaşlılarımızın kalan ömürlerini güzel geçirecekleri sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını giderebilecekleri Huzur evleri inşaa edilmeli profesyonel, işin eğitimini almış bakıcılar oralarda hizmet vermeliler.

Hastanelerin yakınlarında refakatçi evleri de yapmak lazım.

Madde Bağımlısı gençleri topluma tekrar kazanabilmek için danışma ve rehabilitasyon merkezleri büyük bir ihtiyaç olabilir

Yine Meslek öğrenme atölyeleri kurularak orda meslek eğitimini tamamlayanları açılan yeni iş yerlerinde işe alarak gençler iş hayatına kazandırılabilir.

Her şehrin ayrımcılık yapmayan tarafsız yayın yapan Kent TV kanalı olmalı.

Bunlara ek olarak yeniden dizayn edilecek ve yenileri yapılacak Parkları, Bahçeleri, Meydanları düzenli, tertipli, temiz, kıyıları, sahilleri de ekleyebiliriz.

Bugün Türkiye’de birçok Kent, Belediye içinden çıkamayacağı çevresel, imarı, işsizlik gibi sorunlarla boğuşuyor.

Şehirlerdeki çarpık yapılaşmayı, dikilen çirkin her türlü estetikten yoksun, sağlıksız binaları yani tuğla ormanlarını anlatmaya gerek var mı hiç bilmiyorum.

Yeşil alanlar yok edilmiş her yer bina, AVM dolu. Bölgeler arası dengesizlik, yatırım nedeniyle işsiz yüzbinlerce insan, ailelerini, kendilerini geçindirebilmek için hala Anadolu’dan büyük şehirlere göç ediyorlar.

Bu çok üzücü bir şey yazıktır insanın ekonomik nedenlerle doğduğu, büyüdüğü topraklardan, yakınlarından kopması.

Her şehrin ‚ biz ‚ duygusu yaratacak objesi, bir kültürel sembolü, simgesi, markası olması lazım. Örneğin Berlin’in Brandenburg Kapısı, Köln’ün Katedrali, Stuttgart’ın Mercedes’i, Bavyera’nın, Münih’in BMW si, Dortmund’un Birası gibi.

Türkiye’de tıkanan Demokrasinin önü açılsa Avrupa’dan, Almanya’dan birçok Kent kardeş şehir olarak kazanılabilir.

Türkiye’de insan hakları, özgür medya olsa bağnaz mantıksız batı ve Hristiyan düşmanlığı olmasa bana inanın on binlerce Alman emeklisi hatta genci Türkiye’de yaşamaya hazırlar.

Bunu çok yakın zamana kadar düzenli Türkiye’de tatil yapan, çevremde ve çalıştığım Belediyedeki, dairede iş arkadaşlarım her seferinde bizzat bana söylüyorlar.

Türkiye’nin Doğası, güneşi, denizi, yaylası, bitki örtüsü, inanılmaz zengin ve güzel yemek kültürü, mutfağı insanının misafirperverliği, havası Almanları cezbediyor.

O nedenle İspanya’yı, İtalya’yı, Yunanistan’ı, Portekiz’i hatta şimdi Bulgaristan’ı bile genelde kapalı olan, güneşin pek görünmediği kendi ülkeleri Almanya’ya tercih ediyorlar ama çoğunun gizli favorisi yine de ve hala Türkiye.

Bu Alman, eş, dost, iş arkadaşı, partiden akademisyen, siyasetçi meclis üyesi, Milletvekili arkadaşlarım, onlarda Türkiye’deki siyasi gelişmeleri heyecanla yakından takip ediyorlar ve beklemedeler.

Hiç çekinmeden ve üşenmeden Şehircilik Almanların işidir diyebilirim. Ortak Projelerle insan birbirinden çok şey öğrenebilir.

Bu hiçte Ayıp bir şey değil. İkinci dünya savaşı esnasında Almanya’yı ateşe atan Diktatör Hitlerden kaçıp Türkiye’ye yerleşen bir Musevi muhalif olan o zamanki Berlin Belediye Başkanı Ernst Reuter`in Türkiye’deki şehircilik konusundaki katkılarını hep duyarız.

Şu an ise maalesef Almanya’da kardeş şehir bulmak çok zor Türkiye’deki malum durumlardan, AKP hükümeti ile Berlin’in gergin ilişkilerinden dolayı.

31 Mart’ta şayet varsa, mevcutsa Belediyelerin rant grupların, tarikatların, cemaatlerin, mafya tipi yapılanmaların elinden alınıp tekrar halkın Belediyeleri yapmak lazım.

İnsanlarımız artık ve yeniden yaşadıkları şehirlerin mahallelerinde, meydanlarında, festivallerinde, konserlerinde, sergilerinde yan yana gelip, barış ve huzur içinde el ele, gönül gönüle birlikte eğlenmeli, yaşamalıdırlar.

Çünkü toplumun buna büyük bir ihtiyacı var.

Bu dileklerle Aşk ile…

Mehmet Tanlı

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.