27 MAYIS

ABONE OL
18:52 - 01/10/2020 18:52
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Günümüzde kimilerinin darbe kapsamına sokmaya çalıştığı, kimilerinin ise utandığı 27 Mayıs 1960 Devrimi’nin 52. yılını kutluyoruz. Darbe kapsamına sokulacak ya da utanılacak bir hareketin “insan hak ve özgürlüklerini, ulusal dayanışmayı, toplumsal adaleti, bireyin ve toplumun huzur ve refahını gerçekleştirmeyi ve güvence altına almayı olanaklı kılacak demokratik hukuk devletini bütün hukuksal ve sosyal temelleriyle kurmak ve Atatürk Devrimleri’ni yeniden yaşama geçirmek” gibi bir amacı olduğu nerede görülmüştür?

27 Mayıs 1960 sabahı, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin aşağıdan yukarıya doğru gerçekleştirdiği, Atatürk devrimlerine sahip çıkmak ve demokrasiyi korumak için giriştiği bu hareketi, tartışmasız bir “ihtilal” olarak tanımlamak gerekir. Toplum yapısında biriken çelişkilerin bir gün patlayışı sonucunda ortaya çıkan “ihtilal”, bir grubun yönetime el koymasıyla, devletin siyasal ve sosyal yapısında oluşan ani ve şiddetli değişikliklerdir. Koşular tamam olduğu zaman ihtilal kaçınılmaz olur. Her ihtilal, onu yapanlar kadar onun koşullarını hazırlayanların da eseridir.

27 Mayıs 1960 ihtilali, seçimle gelen sivil iktidarın demokrasi dışı tutum ve davranışlarıyla diktatörlüğe giden yönetimine karşı bir tepki sonucu gerçekleştirilmiştir. Atatürk’ün yok sayıldığı ve ortaçağ karanlığına doğru yol aldığımız bu günlerde 27 Mayıs 1960 ihtilali, oluşumu ile siyasilerin belleklerinde bulunmalıdır.

Özellikle 1961 Anayasası başta olmak üzere getirdiği yeni ve çağdaş kurumlarla, özgür seçimlere gidilmesiyle ve bunların on yedi ay gibi çok kısa bir zaman içinde başarılmasıyla, 27 Mayıs tartışmasız bir “devrim” niteliğini kazanmıştır. Özünde toplumsal gelişmenin önünü açan bir güç taşıyan “devrim”, bir toplumdaki siyasal ve ekonomik kazanımın toplumun geniş kesimleri yararına hızla değişmesidir.

1961 Anayasası’nın kabul edilmesiyle ülkemiz demokrasi, insan hakları ve sosyal devlet alanlarında büyük gelişme göstermiştir. 1961 Anayasası, sadece bizde değil, dünyada da en özgürlükçü anayasalardan biri olarak tarihte yerini almıştır. 27 Mayıs Devrimi’nin ve 1961 Anayasası’nın ülkemize kazandırdıklarını kısaca şöyle sıralayabiliriz; sosyal devlet ilkesi, sendikal haklar, yargı bağımsızlığı, sosyal güvenlik hakkı, radyo ve televizyon bağımsızlığı, basın ve fikir işçileri yasası, toplu sözleşme ve grev hakkı, üniversite özerkliği, idare işlemlerine yargı yolunun açılması, seçimlerin temel hükümleri ve seçmen kütükleri yasası, ilköğretim ve eğitim yasası, sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi, Cumhuriyet Senatosu, Anayasa Mahkemesi, Yüksek Hakimler Kurulu, Devlet Planlama Teşkilatı, Devlet Personel Dairesi, Türk Standartları Enstitüsü, Yüksek Öğrenim ve Kredi Yurtlar Kurumu, Basın İlan Kurumu, Ordu Yardımlaşma Kurumu.

Askeri harekatlar ve ihtilaller, topluma olumlu getirileri ya da olumsuz götürüleriyle önem kazanırlar. Devrim ya da darbe oldukları da ancak bu şekilde belirlenir. 1974 yılında gerçekleştirilen Portekiz Karanfil Devrimi ile faşist diktatörlüğe son verilmiş, sömürgeler özgürleştirilmiş, siyasi af çıkarılmış, işkenceciler tutuklanmış ve parlamenter demokratik bir rejim kurulmuştur. Halkın büyük çoğunluğunun desteklediği genç subaylar tarafından gerçekleştirilen bu olayı da, bir darbe olarak adlandırmak olasıdır. Ancak bugünkü Portekiz demokrasisini darbe denilen 1974 Karanfil Devrimi kurmuştur. 25 Nisan her yıl Portekizliler tarafından “Özgürlük Günü” olarak coşkuyla kutlanmaktadır.

27 Mayıs 1960 öncesinde, Demokrat Parti iktidarında demokrasinin, hukukun ve özgürlüğün olmadığını herkes bilmektedir. Buna karşılık demokrasiye darbe olarak adlandırılan 27 Mayıs 1960 hareketi, topluma özgürlüğü, hukuku, demokrasiyi ve aydınlanmayı getirmiştir. İşte bu yüzden 27 Mayıs, Hürriyet ve Anayasa Bayramıdır. 27 Mayıs 1960 Devrimi’ni darbe olarak niteleyenlerin amacı, 1923 Aydınlanma Devrimi’ni de darbe kapsamına sokarak, Osmanlı Devletinin küllerinden yepyeni bir laik ve demokratik cumhuriyet kuran Mustafa Kemal Atatürk’ten de hesap sormaktır.

27 Mayıs’ı anlamak için, Anadolu’da başarılan Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı, Atatürk ilke ve devrimlerini, tam bağımsızlığı, emperyalizm karşıtlığını ve yurtseverliği özümsemek gerekir. Bu özümsemeden payını alamamış siyasetçiler, 27 Mayıs 1960 Devrimi’ni darbe sayarlar ve yıllardır kendi yaptıkları sivil darbeyi görmek istemezler. Bu özümsemeden payını alamamış zavallı beyinler 27 Mayıs’tan utanırlar ama Soros’un desteklediği TESEV’in kurucu üyesi olmayı içlerine sindirebilirler.

Türkiye Cumhuriyeti’nin 89 yıllık tarihine baktığımızda, Mustafa Kemal’in önderliğinde başarılan Ulusal Kurtuluş Savaşı ve bunu izleyen devrimler ile 27 Mayıs 1960 Devrimi, aynı doğrultuda birer siyasal dönüm noktalarıdır. 1961 Anayasası’nın temelini oluşturan 27 Mayıs Devrimi gücünü, emekçisiyle, köylüsüyle, gençliğiyle, çalışanıyla, aydınıyla, ordusuyla tüm Türk ulusundan almıştı. 27 Mayıs 1960 Devrimi’nin 52. yılı kutlu olsun..

Suay Karaman
Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) Genel Sekreteri

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.