27 MAYIS 1960 İHTİLALİ

ABONE OL
18:52 - 01/10/2020 18:52
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

29 Ekim 1923’te resmen kurulan Türkiye Cumhuriyeti 1924 Anayasasıyla son Türk Devleti olarak tarihte onurlu yerini almış, ulusunu çağdaş uygarlık düzeyine çıkarma seferberliğini başlatmıştır.
Köhnemiş, laçkalaşmış bir hanedanın dağıldığı, pes ettiği ve her değeriyle emperyalizmin kollarına varlığını teslim etmiş bir hasta adamdan, bağımsızlığı yaşamından değerli sayan bir hareketin mucizesidir Türkiye Cumhuriyeti.
Emperyalizme karşı verdiği bağımsızlık savaşından zaferle çıkmış, varlığını dünyaya kabul ettirmiş ideolojinin lideri Mustafa Kemal ve arkadaşları, Osmanlıyı yok eden nedenleri ortaya koyarak, bir daha bu durumlara düşmemek için aydınlanma savaşını başlattılar.

Peş peşe gerçekleştirdikleri devrimlerle az zamanda çok işler başardılar.
Laik, demokrat, uygar bir toplum yaratmak için zamanla yarıştılar.
Her devrimlerde yaşanan zorlamalar, çatışmalar Türkiye’de de yaşandı. Devrimin hızına ayak uyduramayanlar, kurtuluş savaşının amacını kavrayamayanlar, yorulanlar devrim yolundan başka yollara saptılar. Ama devrimler durmadı.
Türk Devrimi başka ülkelerde gerçekleştirilen devrimlerden ayrılan en önemli özelliği kansız olmasıdır.
Atatürk’ün ölümünden sonra onun silah arkadaşı, Kurtuluşun ikinci adamı İsmet İnönü devrimleri yaşatma, geliştirme ve yerleştirme görevini üstlendi.
Dünyayı kana bulayan ikinci dünya savaşının ortasında kalan Türkiye, İsmet İnönü’nün kararlı siyasetiyle savaşa girmeyerek tarafsız kaldı. Tüm baskılara rağmen Enver Paşanın düştüğü hataya düşmeyerek hem ülkesini hem insanını savaşın dışında tutarak üstün devlet adamlığı örneğini verdi.
Atatürk’ün çok istediği Toprak Reformu için meclise verilen Topraksız Köylüyü Topraklandırma yasa tasarısı meclis içinde ve meclis dışındaki toprak ağalarının tepkisine neden oldu.
Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan, Fuat Köprülü Dörtlü Takrir denilen önerge ile toprak reformuna karşı çıktılar. Menderes, Koraltan, Köprülü CHP’den ihraç edildi. Celal Bayar milletvekilliğinden istifa etti ama CHP’den istifa etmedi.
Toprak reformunun ve Köy Enstitülerinin karşıtı toprak ağalarının temsilcisi olan Eskişehirli Toprak Ağası Emin Sazak ve bu grup Atatürk’ün vasiyeti olan toprak reformuna ve partisine savaş açtılar.
Menderes sıradan bir milletvekiliyken, Celal Bayar’ın etkisi ile yeni parti arayışına girdiler.
İnönü’nün desteği ile Celal Bayar liderliğinde Demokrat Parti kuruldu.
Kurtuluş savaşında ve İkinci Dünya Savaşında kuyruk acısı olan emperyalist ülkeler DP’yi destekleme kararı aldılar.
Toprak ağaları, solcular, ırkçılar, irticacılar hatta komünistler, bir kısım aydınlar DP saflarında yer aldılar. Hepsinin kendilerine göre amaçları vardı.
DP özgürlük, demokrasi ve refah sözü veriyordu.
İkinci Dünya savaşının getirdiği sıkıntılar ve güvenlik önlemleri CHP karşıtı etkinliklerde kullanılmaya başlandı. Bir vatandaşın İsmet İnönü’ye ” bizi ekmeksiz bıraktın” sözüne İnönü ” Evet ekmeksiz bıraktım ama babasız bırakmadım.” Yanıtını vermişti.
1946 Seçimlerini DP kaybetti. Seçim sistemini eleştirdiler, seçimlerde hile yapıldığını öne sürdüler.
1950 Seçimlerini eleştirdiği seçim sistemi ile kazanan demokrat parti CHP iktidarına son verdi.
Seçimlerden sonra Genel Kurmay Başkanı Nafiz Gürman ve Kuvvet Komutanları Çankaya’ya çıkarak İnönü’ye ” Efendim nasıl olur? Bir yanlışlık var, bunları durduralım, iktidarı teslim etmeyelim .” sözlerine İnönü ”Hayır olmaz öyle şey. Biz demokrasiye inanıyoruz.” Yanıtını verir.
Seçim yenilgisini İnönü şöyle yorumlar ”Bu konuda yenilgim benim en büyük zaferimdir.”
CHP, DP’ye Borçsuz, yeterli döviz rezervi ve 220 ton altın rezervi bırakarak muhalefete çekildi.
Dış borçlar, altınların rehin verilmesi ile Türkiye batının Pazar cennetine dönüştü. İthal mallar piyasayı canlandırdı.
İthal malların ucuzluğunu öne sürerek bazı fabrikaların üretimi durduruldu.
Kayseri Uçak Fabrikası kapatılarak ABD’den satın alınmaya başlandı.
Ezan tekrar Arapça okunmaya başlandı. Halk Okulları olarak aydınlanmaya en büyük katkıyı yapan, okuma-yazma seferberliğini başlatan, sanatın her bölümünü halka tanıtan Halkevleri ve kalkınmayı ve aydınlanmayı köylere kadar taşıyan Köy Enstitüleri kapatıldı.
Her mahallede, köylerde kontrolsüz Kuran Kursları açılmaya başlandı.
Mürteciler, Atatürk heykellerini kırmaya başladılar.
Tarafsız olması gereken ve Atatürk’ü sevmek ibadettir diyen Celal Bayar Atatürk Devrimlerinin ortadan kaldırılmasını destekliyordu.
DP özgürlük ve demokrasi sözünü unutmuş baskıcı bir yönetime yöneliyordu.
1954 seçimlerinde Kırşehir’de seçimleri Osman Bölükbaşı kazanınca Kırşehir’i ilçe yaparak cezalandırdılar.
Kastamonu’nun ilçesi Abant’ta CHP kazanınca ilçeyi bucak yaparak cezalandırdılar.
Aydınlar ve gençler DP’den umutlarını kestiler.
Gençlik, özellikle Üniversite gençliği yasal eylemlerle DP iktidarını eleştiriyorlardı.
DP ise gittikçe sertleşiyor, eleştirileri düşmanlık olarak algılıyor, muhalefeti susturmaya çalışıyordu.
Üniversite içerisinde sorunları tartışan gençlere polisin coplarla saldırmasına karşı çıkan Üniversite Rektörü ve bilim adamları tartaklandılar ve yerlerde süründürüldüler.
Olaya tepki gösteren profesörlere Menderes Kara Cüppeliler diye hakaret etti.
Gidişin huzursuzluğa yol açtığı, baskıların kaldırılmasını için başbakana mektup gönderen Orgeneral Cemal Gürsel ordudan çıkarıldı.
1460 Gazeteci hakkında dava açıldı, 570 gazeteci hapsedildi.
Gazetelerde sansür dönemi başladı. Bezen gazeteler sansür nedeniyle yazılar çıkarılarak beyaz sayfalarla çıkmaya başladı.
Atatürk’ün silah arkadaşı, Kurtuluşun ve Cumhuriyetin ikinci adamı İsmet İnönü’nün yurt gezileri engellenmeye başlandı.
Uşak’ta DP yandaşlarınca taşlanarak başından yaralandı.
Topkapı’da DP’nin tertiplediği ortaya çıkan olayda Polis İnönü’nün aracını kıskaca alarak hareketini engelledi. Eli sopalı DP militanları İnönü’ye saldırarak, arabasının üzerine çıkarak linç etmeye kalkıştılar. Linç girişimini orada bulunan Binbaşı Kenan Bayraktar askere ”Süngü tak!” komutu ile önledi.
DP artık insan öldürmeye kadar gemi azıya almıştı.
Üniversite öğrencisi Turan Emeksiz polis kurşunu ile yaşamını yitiriyordu.
DP, Vatan Cephesi ile halkı bölmeye yöneliyordu.
Devlet radyosu DP’nin resmi propaganda aracı olmuştu. Her gün saatlerce Vatan Cephesine katılanları veriyordu. İşi öylesine abarttılar ki ölmüş insanları Vatan Cephesine katıyorlardı.
DP’nin hoşuna gitmeyen kararları veren yargıçlar sürgün ediliyordu.
Daha da ileri giderek DP Milletvekillerinden oluşan Tahkikat Komisyonu ile yargı görevini üstlendiler.
Osman Bölükbaşı hapsedildi, cumhuriyet kuran İsmet İnönü’nün meclise girme yasağı getiriyordu.
Artık DP bir dikta hükümeti olmuştu. Meclis çalıştırılmıyor, muhalefete söz hakkı verilmiyordu.
Tahkikat Komisyonu Tüm Siyasi Faaliyetler yasaklanmıştır! Kararını verdi.
Siyasi partilerin binalarına girmek siyasi eylem sayılır! Bir seneden başlayarak hapis cezaları verilir. Kararı ile siyaset yapmayı yasakladılar.
Bu dikta girişimine karşı DP’den istifalar başladı. Hükümetin istifasını Celal Bayar engelledi.
Menderes sıradan bir milletvekili idi. ”Ufku dar, çapsız kişiler hak etmedikleri yüksekliklere çıkınca başları döner ve kendilerini her şeyi bilen üstün biri olduklarına inanırlar.”
27 Mayıs 1960 ta genç subayların öncülüğünde ihtilal gerçekleştirildi.
DP yöneticileri tutuklandı ve Yassı Ada’da yargılandılar. Yargıçlar DP’nin atadığı yargıçlardı. Özel yargıçlar değildiler.
İhtilali yapan askerler kısa sürede yeni, özgürlükçü, çağdaş bir anayasa yaparak sivil iktidara teslim edecekleri sözünü verdiler. Sözlerini de tuttular.
Kurucu Meclis kurularak anayasa çalışmaları başlatıldı. Anayasa yapanlar özgürce görevlerini tamamladılar ve 1961 Anayasası halkoylaması ile kabul edildi.
1961 Anayasası çağın en ilerici, özgürlükçü, halk yararına bir anayasa idi.
Askerler içinde iktidarı süresiz isteyen on dörtler denilen dikta yanlıları etkisiz bırakılarak yurtdışına gönderildi.
27 Mayıs İhtilalinin onaylanmayan yanı üç siyasetçinin idamı idi. Oldu-bittiye getirilerek bu idamları
Ordu’nun ve MBK’ sinin karşı çıkmasına rağmen, ordu içindeki Silahlı Kuvvetler Gücü denilen grup gerçekleştirdi. Bu grup daha sonra iki kez dikta kurmak için darbe girişiminde bulundular. Ama İsmet İnönü ve TSK’nın karalı tutumları sonucu başaramadılar ve yargılanıp idam edildiler.
O günleri yaşamayanlar, ya da saplantı içinde olanlar ”27 Mayıs demokrasiye karşı yapıldı.” Diyebiliyorlar. Sanki ihtilalden önce ülkede demokrasi varmış gibi.
Üstelik 27 Mayıs’ı 12 Mart ve 12 Eylülle eş tutmak ön yargılılık değilse cahilliktir.
Biri, çağın en özgürlükçü, en demokrat anayasası. Üstelik sendikal haklar, sansürsüz özgür basın, düşünce özgürlüğünü en üst düzeye ulaştırmış.
Diğerleri özgürlükleri ortadan kaldıran onlarca insanın öldürülmesi, yaşı büyütülerek asılan çocuklar…
27 Mayıs asker görünümlü sivil bir ihtilaldir
Raif Ertem bir söyleşide şöyle söylüyordu:
”Ordu Türkiye’nin en ilerici kesimi idi. 12 Martta orduyu gençlerden kestiler ayırdılar.
12 Eylülde aydınlardan kestiler ayırdılar.”
Bugün ise kendi içinde Atatürk ilkelerinden kesip ayırmaya çalışıyorlar.
Fransa İhtilalinin önde gelenlerinden Robespierre’ye kral yanlısı birinin; ”Halkı isyana mı teşvik ediyorsun” sorusuna Robespieere; ”Halk zulüm görürken, kendinden başka güveneceği kurum kalmazken halka isyan et demeyen alçaktır.” Yanıtını vermiştir.
İsviçre Anayasa hukuku profesörü Bernard Kaegin İsviçre ansiklopedisinin demokrasi bölümünde: ”Zulme karşı direnme ve isyan hakkı” konusunu işler.
Bunun anlamı şudur: ”Eğer insanların haklarını alırsanız, demokrasiyi ve özgürlükleri kaldırırsanız ve her bakımdan umutsuz duruma düşürürseniz; bütün hukukçular koro halinde ”isyan ve ihtilal yasaktır” diye bağırsalar bile, bıçak kemiğe dayanınca olanlar olur!”
Eğer, Portekiz’de 25 Nisan 1974’te Asker ihtilal yapmasaydı, Salazar ve onun devamı diktatörler halen orada hüküm süreceklerdi.
Vatandaşların cehaletinin devamını kendi iktidarlarının devamına bağlayanlar demokrat olabilir mi?
Halkın haber kaynağı olan basını susturmak, yandaş medya yaratmak, aydını, yurtseveri, yok etmeye çalışanlar. Çoğunluk bende, demokrasi benim için araçtı şimdi işim bitti. Diyenler bir gün göreceli demokrasiye, Düdüğü çalıp:
”Paydos!” Derse!
Bitecek mi?

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.