21 ŞUBAT ULUSLARARASI ANADİL DÜNÜ

ABONE OL
11:51 - 23/10/2020 11:51
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

21 ŞUBAT ULUSLARARASI ANADİL DÜNÜ


 „ dünyada 15 günde bir dil ölürken belki yarım asırda bir dilin doğuşu oluyor„

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Genel Kurulu, 21 Şubat gününü, “Uluslararası Anadili Günü” olarak kabul etmiş.  2000 yılından bu yana, dünya çapında kültürel çeşitliliği ve çok dilliliği desteklemek amacıyla “Dünya Anadili Günü” kutlanmaya başlamış.
Kaybolan: Türkçe anadili
Kaybeden: Almanya’ da yaşayan ikinci, üçüncü kuşak ve gelecek Türkiye kökenli çocuklarımız
Davacı: Türkler
Suçlu: Türkler
Nerede: Almanya ya da Avrupa
Ne zaman: 50 yıldır
Neden ve nasıl: Ev ödevlerini yapmadıklarından. Birinci kuşağın kazandıkları hakları, okullarda var olan Türkçe anadillerini savunamadıklarından, ilgisizlikten, önce bu ülkenin dili öğrenilsin denildiğinden, hakim kültürün Türkçe derslerine karşı olduğundan,  v.b…
Çeken: Türkçe
Çekilen: ben, sen, o, biz, siz, onlar 
Konu:  Bal gibi biliriz ama hep biliriz. Çok konuşur, az iş yaparız.
Sonuç:  Ama, hep başkaları suçlu hocam!..
Huyumdur, çuvaldızı kendime iğneyi de başkalarına batırmayı severim.
Özeleştirim de şöyle: 29 yıldır çıktığımız bu idealist Türkçe yolculuğunda okulumda anadili dersleri ve ikinci yabancı dil yerine geçen seçmeli ders Türkçe dersleri sistemli olarak yapıldı. Lise bitirme olarak Türkçe ( abitur ) mücadeleler sonrası kuruldu.  1.5 öğretmen olarak başladığımız okulda şu an 4 öğretmen 2 staj yapan öğretmen var. Türkçe yolculuğu nasıl devam edecek zaman gösterecek.  Eski müdürüme bu konuda şükran borçluyum.
İki dillik ve çok dillilik üzerine toplantılar yapmanın zamanı çoktan geçmiştir. Bu konu;  burada çok tartışıldı ve herkes bunun bilincinde. Yasal dayanırlılığı olan bu dersler artık kaldırılmak durumunda. Var olan yerlerde Türkçe derslerin varlığını yaşatmalı ve geliştirilmeli. Çünkü, onlar da elden gidiyor.
Birinci kuşak Türkçe anadili dersleri veren öğretmenleri de canı gönülden tekrar teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Onlar, Alman eğitim sistemine yabancı olmalarına karşın sonuna kadar görevlerini bugüne değin inanarak yürütmüşler. Onları tekrar canı gönülden selamlamak boynumuzun borcu.


11 yıl önce yazdığım yazılardan seçmeler:
*KAYBOLAN SESLER’ den*
17.05.2005
DÜNYADA 15 GÜNDE BİR, BİR DİL ÖLÜYOR.
KONFÜÇYÜS’ a sordular:
BİR ÜLKEYİ YÖNETMEYE ÇAĞRILSAYDINIZ, yapacağınız İLK İŞ ne olurdu?” Büyük filozof, soruyu şöyle yanıtladı:
Hiç kuşkusuz DİLİ GÖZDEN GEÇİRMEKLE işe başlardım.?
Ve; dinleyenlerin şaşkın bakışları karşısında sözlerini şöyle sürdürdü:
DİL, kusurlu olursa sözcükler düşünceyi iyi anlatamaz. Düşünce iyi anlatılamazsa yapılması gereken şeyler doğru yapılamaz. Ödevler gereği gibi yapılamazsa kültür bozulur. Kültür bozulursa adalet yanlış yola sapar. ADALET, yoldan çıkarsa şaşkınlık içine düşen halk, ,ne yapacağını, işin nereye varacağını bilemez. İşte bunun içindir ki; HİÇ BİR ŞEY DİL KADAR ÖNEMLİ DEĞİLDİR!..
***
Yerküre üzerinde yaşayan insanların yaklaşık yüzde onu tarafından konuşulan 5000-6700 kadar dil bulunmaktadır. Dilbilimcilerine göre,100.000’in üstünde konuşucusu olan bütün diller hesaba katıldığında güvende olan ancak 600 dil bulunabileceği doğrultusunda. 5000-6700 kadar dilden en az yarısı, belki de daha çoğu, gelecek yüzyılda ortadan kalkmış olacak.
***
Dil çeşitliliği, kültür çeşitliğinin göstergesidir. DİLİN ÖLÜMÜ; KÜLTÜREL ÖLÜMÜN belirtisidir. Bir dilin ölmesiyle, bir yaşama biçimi ortadan kalkar. Dillerin yazgıları, konuşucularının yazgılarına bağlıdır. Küçük dilleri öldüren, günümüzün küresel dünyasında bir avuç -100 dil- dünya nüfusunun % 90′ ı tarafından konuşuluyor.
***
Bugün İngiltere’nin en büyük gelir kaynağı İngilizce öğretimi ve İngilizce kitaplarını başka ülkelere satmaktır. En fazla 500 yıllık geçmişi olan İngilizcenin 10.000 yıllık geçmişi olan Türkçeyi ve diğer dilleri sollaması düşündürücüdür. İngilizcede kelime türetmenin % 60′ ı Latince, % 20′ si Fransızca, % 10′ u Almanca. (İngilizce diye bir dilin olmadığını Oktay Sinanoğlu By By Türkçe adlı kitabında yazıyor.)
***
Bir toplumu tarihten silmenin tek bir yolu vardır. Bunu Romalılar 2000 yıl önce uygulamış. Bir ulusun kafasını kesmek yerine kültürel soykırıma uğratmak ve kendi dillerini unutturmaktır.
Evrenselleşme adına bütün mallarına el konulur. Sonra da üst tabakası da kültür yozlaşmasına uğrar.
***
Bir dil bir insan, iki dil iki insandır. Çok dillilik, çok kültüre sahip olmak demektir. AMA, yabancı dil bilmek, anadiline çeviri yapabilmek demektir.
***
Kendi ülkesinin dışında ve de göçmen konumunda yaşayan insanların ve onların çocuklarının durumu yine ayrıca incelenmesi gerekli bir durum. Yaşadığı ülkenin diline hâkim olamayan binlerce çocuğun özürlü okullara gönderilmesi bilinen bir gerçek. Yine; yaşadığı ülkenin diline hâkim olan çocukların da, tamamen başka kültürle donanması ve dili başka, kültürü başka bir topluluğun doğmasına yol açıyor.  
***
Örneklersek; her gün duyduğumuz,  kranka çıktım -istirhat- , putzen yaptım-temizlik yaptım-, eis yedim, u-bahna bindim, krankenkasseye gittim, haydi Tschüss, by gibi…
Bunu, son yıllarda Almanya’ da yaşayan göçmen çocuklarında daha yoğun görüyoruz. Ne evde konuşulan anadile ne de yaşadıkları ve doğdukları ülkenin diline tam anlamıyla hakimler. Dolayısıyla; karma yeni bir kültür ve yeni bir dil (!) doğdu. DEUKISCH ya da TÜRKDOYÇ
***
Ben’ den seçmeler:
Bilgeler kişiyi bir „ dil varlığı „ diye nitelerler. İnsan sadece diliyle öteki canlılardan ayrılır.
Dil sorunu yok. Başka kültür, başka bilgi, başka yaşam düzeni ile gelişen bir „ dil „ var.
Dilini unuttuğunda din birliğinin de önemi kalmaz artık. Artık sen de herkes gibisin!..
Aşkını, özlemini, nefretini, umudunu Türkiye’ de bir kişi 200 ile 300 sözcükle anlatıyor.
Almanya’ da ise; çeyreği belki. Onun da yarısı Almanca yarısı Türkçe. Bir de popüler ifadeler, teknik medya işin içine girince daha az sözcükle ifade ediyoruz kendimizi.
Japonya’ da kişi başına 25 kitap, Avrupa’ da 10 kitap; Türkiye’ de 10 kişiye yılda 1 kitap;
Türkiye’ de kahvehane sayısı 400 binin üstünde; kütüphane sayısı 400. Bu sayılar çok aktüel olmasa da aşağı yukarı böyle. Yansıması Almanya’ da da aynı. Kahve çok. Ama, kütüphaneye giden yok!..
Alman düşünür Wilhelm von Humbolat: „ İnsan, gerçekte, tek bir dille düşünebilir; düşüncesini bir dile bağlamak zorundadır.“ Bu tek dil insanın içinde doğup büyüdüğü, soluduğu -ana-dildir!..
Ben, bence
sen, sence
o, oca konuşursa;
biz, bizce konuşamayız!..
***
Türkçe şiir, öykü ve film önerilerim:
* Bedri Rahmi Eyüboğlu’ nun „ Üç Dil „  Şiiri anadili en güzel anlatan şiirdir. Bir bölüm:
En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Ana avrat dümdüz gideceksin
En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin
En azından üç dil
Birisi ana dilin
Elin ayağın kadar senin
Ana sütü gibi tatlı
Ana sütü gibi bedava
Neninler, masallar, küfürler de caba
Ötekiler yedi kat yabancı
Her kelime arslan ağzında
Her kelimeyi bir bir dişinle tırnağınla
Kök sökercesine söküp çıkartacaksın
Her kelimede bir tuğla boyu yükselecek
Her kelimede bir kat daha artacaksın

* En güzel öykü: Refik Halit Karay’ ın Eskici öyküsü
Refik Halit Karay yurdundan 16 yıl ayrılmak zorunda kalmıştır. Vatan hasreti Refik Halit’ e  “Gurbet Hikayeleri” yazdırmıştır. Türkçe üzerine yazılmış en güzel öykülerden biri olan „ Eskici“ yazmıştır. Ortaokulda okuduğumuz bu öykü hala benim belleğimdedir. Öğretmen arkadaşlarıma da öneririm. Öyküden kısa bir bölüm:
…Bir aralık nerede ve kimlerle olduğunu keyfinden unuttu, dalgınlığından ana diliyle sordu:
“Çiviler ağzına batmaz mı senin?”
Eskici başını hayretle işinden kaldırdı. Uzun uzun Hasan’ ın yüzüne baktı:
„ Türk çocuğu musun be?“
„ İstanbul’ dan geldim.“
„ Ben de o taraflardan… İzmit’ ten!”
*İki film önerim var: Birincisi; Ferid Edgü’ nün 1977 yılında yazdığı Hakkâri’ de Bir Mevsim kitabından uyarlanan Genco Erkal’ ın öğretmen olarak gittiği köyde dilini bilmediği onaltı erkek, beşi kız öğrenciyle anlaşmakta zorluk çekmesini anlatır. Türkçe dersi vermek zorunda olduğundan onların da dilini öğrenerek ortak bir dil bulmaya çalışması, sonunda da karşılıklı olarak birbirlerinin dilini öğrenmesini anlatan bir film.
Diğeri de biraz daha yeni 2008 yapımı bir film olan İki Dil Bir Bavul. Öğretmen de öğrenciler de gerçek ve film doğaçlama çekilmiş.  


Türkçeleyenlerden biri nasihati: Dilinin mayası sende. Tutmaya devam!..

Nazlı Özdemir

21 Şubat 2016

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.