0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Büyük umutlarla başladığımız 2018 yılı, yine acı ve trajik olaylarla geçti. Şimdi yeni bir yıla daha yine umutla giriyoruz. 2019, umutlu ama çok zor bir yıl olacak. 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan halk oylamasının sonuçlarına hile karıştırılmıştı. Kendilerine verilen görevleri yerine getiren muhalefet partilerinin “hayır” oyuna sahip çıkamamaları yüzünden rejim değişikliğine doğru yol alınmaya başlandı. 24 Haziran 2018 tarihinde yine şaibe eksik olmayan milletvekili ve cumhurbaşkanı seçimleriyle de, demokratik rejim bitirilerek, tek adam rejimine geçilmiştir. 

Ülkemiz çok büyük siyasi ve ekonomik krize düşürülmüştür. Bu krizlerden mevcut siyasi iktidarla ya da görevli-proje muhalefet ile kurtulmak olanaksızdır. Adı konmamış bir sivil darbe ile yönetilen ülkemizde açıkça faşizm rüzgârları estirilmektedir. Üstelik buna da “ileri demokrasi” denilmektedir. Tek adam rejimi her alanda ve her konuda hissedilmektedir. Beğenilmeyen kurum ve kişiler hakkında soruşturmalar açılmakta, cezalar verilmektedir.

Yargı emir ile çalışırken, eğitimde Atatürk ve cumhuriyet değerlerinin yok sayıldığı öğretim programları uygulanmaktadır. Medya tamamen susturulmuş ve sürekli olarak toplumu uyutma görevi verilmiştir. Öyle ki Tunus’ta bir gazetecinin kendini yakmasını haber yapan yandaş televizyon kanalı, 24 Aralık 2018 tarihinde Samsun, Tekkeköy ilçesindeki Yeşilyurt Demir Çelik Fabrikası’nda çalışan bir işçinin, çelik eritme kazanının içine atlayarak yaşamına son vermesini haber yapmıyor, yapamıyor.

2018 yılının başında 4.5 TL olan euro, yılın sununu 6.06 TL olarak kapatmıştır. Bunun anlamı paramızın değeri %35 düşmüştür, yani %35 devalüasyon yapılmıştır. Yaz aylarında euro’nun 8 TL olduğu zamanlara göre, şimdilik iyi durumda görünüyoruz ve toplum olarak bu duruma seviniyoruz. Ülkemizde terör sürekli olarak can almaya devam etmektedir.  Ege’deki adalarımızın Yunanistan tarafından işgaline sessiz kalıp, tepki vermeyenlerle bu işlerin yürümeyeceğini, belki 2019 yılında anlarız. 

31 Mart 2019 tarihinde yapılacak yerel seçimlerde muhalefetin İstanbul belediye başkan adayı, seçimi kazanırsa CHP rozetini çıkaracağını söylemektedir. CHP rozetinde Altı Ok vardır, tam bağımsızlık vardır, emperyalizm karşıtlığı vardır, yani kısaca Mustafa Kemal Atatürk vardır.  Bunları çıkartırsanız AKP ve diğerlerinden ne farkınız kalır? Halen TBMM başkanı olan kişi, anayasayı ve ilgili yasaları çiğneyerek İstanbul belediye başkan adayı yapılmıştır. Bugünlerin hazırlayıcılarından Turgut Özal’ın “anayasayı bir kez çiğnemekle bir şey olmaz” sözünün ardından, günümüzde anayasanın delik deşik edilmesine tanık olurken, hukukun ayaklar altına alındığını da görmekteyiz. Bu duruma yargıdan da, hukuk fakültelerinden de ses çıkmamaktadır.

Yine muhalefetin İstanbul belediye başkan adayı “İstanbul Ankara’dan yönetilemez” söyleminde bulunmuştur. Bu söylem ulus devlet çizgisine ters söylemdir, açıkça federasyonu savunmaktır. Belirli kesimlerden oy almak için ülkemizin bölünmez bütünlüğüne karşı yapılan bu söyleme tepki vermesi gerekenler, tepkisizdir. Ama sorsanız hepsi “demokrasiden yanadır, Atatürkçüdür!”

Bütün olumsuzluklara karşın çok zor geçecek 2019 yılının umutlarımızı diri tutması düşüncesiyle yeni yılınızı kutlar, sağlık, mutluluk  ve aydınlık içinde geçmesini dilerim.

Suay Karaman