19 MAYISA KARŞIT OLMAK

ABONE OL
18:08 - 01/10/2020 18:08
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

19 MAYISA KARŞIT OLMAK

19 Mayıs 1919 Türk Ulusunun Kurtuluş mücadelesinin başlangıç tarihidir.
Atatürk bu bayramı cumhuriyeti emanet ettiği gençlere hediye etmiştir.
Ama ulusal bayramlarımızı adım adım ortadan kaldırmak için her türlü oyuna başvuran AKP iktidarı emirlerindeki Parti Militanı görevini üstlenen valilerce 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramını yasaklama cüretini göstermişlerdir.
19 Mayıs 1919, ne Katar Emir’inin Ne Suudi Aşiretinin Dinarlarıyla başlatıldı.
19 Mayıs 1919 Mustafa Kemal’in öncülüğünde bir ulusun en zor koşullarda emperyalizme, saraya ve işbirlikçi hainlere karşı verdiği onurlu direnişin bayramıdır.
Bu Bayramı Türk Halkı, Türk Gençliği tüm engellemelere rağmen Ata’sının emanetini koruyacaktır.

19 Mayıs 1919, Emperyalizme karşı başlatılan Anadolu ihtilalinin başlangıç tarihidir. Bu ihtilal sadece emperyalizmin silahlı güçlerine değil, aynı zamanda emperyalizmin işbirlikçilerine ve Türk insanını bilimin ışığı yerine, dogmaların karanlığına mahkûm eden cehalete karşı başlatılmıştır.
İmparatorluk çökmüş, alınan borç karşılığı bütün değerler ipotek edilmiş, devlet gelirlerine Duyunu Umumiye tarafından el konulmuştu. Ülkenin limanları, tersaneleri, enerji kaynakları, az sayıdaki demir yolları yabancılar elindeydi.

Ordu terhis edilmiş, silahlar işgalcilere teslim edilmişti.
Anadolu halkı, yoksul, yılgın ve her evden birkaç kişi anlamsız savaşlarda yok olmuş, mezarları bile belli değildi.
Saray, damatlarla, cariyelerle gününü gün ediyor, eşe dosta ulufe dağıtıyordu.
Ülke paylaşılmaya başlanmış, vatanı parçalara bölen haritalar çiziliyor, uyduruk devletçikler kurduruluyordu.

Hasta Osmanlının başında akbabalar, altı yüz yıllık saltanatı lokma lokma yutmaya hazırlanıyordu.
Ama 19 Mayıs 1919 da Samsun’da mavi gözlü, kalpaklı Kuvayı Milliyetçi haykırdı: ”Vatan bütündür parçalanamaz! Ya bağımsızlık ya ölüm!”
Ve kurtuluş savaşı başladı. Bu savaş ileride mazlum uluslara örnek olacak, dengeleri eşit olmayan bir savaştı.

Avrupacılar, işbirlikçiler, mandacılar işgal güçlerinin sofralarında ulusalcılara saldırıyor, Avrupa medeniyetine karşı koyan”Misak-ı Millicilere” hakaret ediyorlardı.
Maceracı diye niteledikleri Mustafa Kemal ne padişahın idam fermanına ne şeyhülislamın fetvalarına ne de karşısındaki donanımlı düşman ordularına metelik verdi. O haklıydı, halkının yanındaydı. Söz konusu vatandı!

Kocatepe’den Afyon Ovasına atlayan ”Şayak Kalpaklı Adam” 9 Eylül’de İzmir’de düşmanı denize dökerek Türk Mucizesini gerçekleştirmiş oldu.

Askeri Zaferin onaylandığı Lozan ‘da Lord Gürzon, kapitülasyonları kabul etmeyen İsmet Paşa’ya ” Bu reddettiklerini cebime koyuyorum. Gün gelecek bunları size birer birer kabul ettireceğim” demişti.
Anadolu ihtilalının yerini Anadolu Aydınlanması aldı. Devrimler peş peşe geldi. Anadolu kadını çarşafı, erkeği sarığı attı. Kadın- erkek omuz omuza, Laik Cumhuriyetin temellerini attılar. Türk Kadını çağdaş dünyanın bir ferdi olarak toplumda yerini aldı. Vatan imar edildi. Yabancılar elindeki değerler millileştirildi. Artık Türkiye Türk Ulusunundu.

Ama O Şayak Kalpaklı Adam, Emanet ettiği Cumhuriyeti ve hediye ettiği 19 Mayıs Bayramının sahipleri gençlere seslenişinde:”İktidara sahip olanlar gaflet ve delalet ve hatta ihanet içinde bulunabilirler” uyarısını yapmıştı.
1916-1922 yılları arasında İngiliz Hükümetinde Başbakanlık görevini üstlenmiş olan Lloyd George’un Mustafa Kemal Atatürk hakkında; “İnsanlık tarihi birkaç yüzyılda bir dahi yetiştirebiliyor. Şu talihsizliğimize bakınız ki bu dahi Türklerden çıktı. Hem de bize karşı.” İtirafında üzüntüsü yanında
Takdir etmesine bile içimizdeki hainler anlayamadı.

Mustafa Kemal Atatürk’ün hem savaş meydanlarında hem de Lozan’da diplomatik alanda yendiği bir ülkenin başbakanı onun değerini kabul ederken içimizdeki hainler, Atatürk’ün ölmüş annesine ahlaksızca iftira ederken, manevi kızı hakkında şerefsizce hakaretler etmesi onların ahlak anlayışlarında ”annelerinin diz kapağından annelerine şehvet duyacak kadar, kız evlatlarıyla zina yapmayı bile düşünen” bu yaratıkların herkesi kendileri gibi saymaları, onlar gibi düşünenlerce de çirkin sayılmaz.

Ama, bu sapkınlıkları bir din adına yaptıklarını söylemelerine din adamlarının sessiz kalmasını,
Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türk Silahlı Kuvvetlerinin komutanlarının sessiz kalmasını,
Başkumandan Mustafa Kemal Atatürk’ün görevini üstlenen Genel Kurmay Başkanının sessiz kalmasını
”Sukut ikrardan gelir!” Olarak mı anlayalım?

Bu kin bu öfke ancak bu ülkenin kurtuluşundan, bağımsızlığından, zararı olanlar, bu ulusa tarihsel acısı olanlarda olabilir.

Mustafa Kemal’in hem savaşta hem Lozan’da yendiği düşmanı bile onun dehasını kabul ederken, içimizdeki hainlerin her fırsatta O’na duydukları kini ortaya koymalarına sessiz kalan, iki satır yazıyla protesto eden ya da kapalı salon toplantılarında nutuk vererek geçiştiren onun partisinin yöneticilerini tarih affetmeyecektir.

En zor dönemde peşinde idam fermanını cebinde taşıyarak vatanı için halkı için ölümü bile göze aldı.
Atatürk, halkına güvenerek bağımsızlık savaşını kazandı.
Devrimlerini halka anlatarak, onları inandırarak ümmet olmaktan çıkarak, her birini özgür bir yurttaş olmalarını sağladı.
Sonsuza kadar yaşayacağına inandığı, Cumhuriyeti emanet ettiği gençleri onu her zor koşullarda bile unutmadı ve korudu.
Bu halk, bu gençlik 17 Nisan’da Atasına verdiği sözü tutarak karşı devrimcilere HAYIR diyerek görevini yaptı.
Şimdi bu bayramı da ellerinde bayraklarla, barış için, bağımsızlık için, Atasının verdiği emaneti kurumak için bu bayramı korkusuzca kutlayacaklardır.

17 Nisan’da halktan destek isteyenlere bu halk tüm baskılara, zorluklara rağmen bu desteği vererek görevini yaptı.
Halk kendilerinden destek isteyenlerin salonlardan çıkıp öncülük görevlerini yapmalarını beklemekteler
Çıkın halkın önüne birlikte direnin
Onlar zaten meydanlarda olacaklar…

19 Mayıs Bayramımız Kutlu Olsun!

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.