143. YILINDA DÜNYA KADINLAR GÜNÜ

ABONE OL
11:27 - 23/10/2020 11:27
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

1877- 2020

  1. YILINDA DÜNYA KADINLAR GÜNÜ VE 97. YILDA CUMHURİYET VE KADIN

Fransa’da Olympe de Gonge’un başlattığı “Her kadına erkekle eşit oy “çizgisindeki kadın hareketi, 1793 anlaşmasıyla bastırıldı. Sonradan; kadın hakları, sosyalistlerin uğraşı alanına girmiş, kadın hakları işçi hakları hareketiyle giderek artan bir ölçüde örtüşmüştür. 1848 de, kadın hakları savunucusu bir gazete çevresinde 103 işçi derneği birleşerek ortak bir eylem gerçekleştirmişlerdir.

İstemleri şudur: Eşit işe eşit ücret ve iş yerlerinde çocuk bakım evleri (kreşler) kurulması.

 İngiltere’ de kadın sorununun siyasal gündemde yerini alması, sanayi devrimiyle sayıca kalabalıklaşan ve giderek örgütlenen işçi sınıfının burjuvazi karşısında bir güç olarak çıkmasından sonra gerçekleşti.

Amerika’ da ise kadın hareketi, Avrupa’dakinin tersine, sosyalist hareketten kopuk bir gelişme izledi. Kadın hareketi, Amerika’da, toplumsal uğraşı içinde biçimlenmeye başladı. Amerikalı kadınlar kendi haklarının yanında siyah kölelerin de kurtarılması zorunluluğundan yola çıkarak kurtuluşu oy hakkı çerçevesinde gören, adını da bu girişimden alan “Suffragate” (safırgeyt) örgütlerini 1869 da kurdular. Öğrenim görme ve meslek edinme olanağını bulan burjuva kadınlarının öncülüğünde gelişen bu hareket Avrupa’da da hızla yayıldı.

Suffragate (safırgeyt) hareketinin öncüsü, ödünsüz-radikal feminist kadınlarla sosyalist örgütlenme içinde yer alan kadınlar arasında ilk ayrılma 1870 de yaşandı. 1871 de Paris Komünü’nün uğradığı yenilgi, işçi hareketlerini Almanya’ya kaydırırken kadın hareketiyle işçi hareketi, geri dönülmez bir biçimde, ayrıldılar. 1917 Bolşevik Devrimi’nden bu yana sosyal demokratlarla komünistlerin ayrılmaları süreci yaşanacaktır.

Bu süreçte; Rosa Lüxemburg, Clara Zetkin, Alexandra Kollantay gibi kadınlar ön sıralarda yer alıyorlardı. 1907 Stuttgart Kongresi, sosyalist kadın hareketini destekledi. Uluslararası bir kadın örgütü kurularak genel sekreterliğine Clara Zetkin seçildi.

Avrupa’ da bunlar yaşanırken Amerika’ da neler oluyordu?  New York’ ta 40 bin işçinin katıldığı bir grev sırasında, çıkış nedeni belli olmayan bir yangında binlerce kadın işçi yaşamlarını yitirdiklerinde takvim 8 Mart 1857 yi gösteriyordu. 1877 de Birleşmiş Milletler, bütün üye ülkelerde, 8 Mart’ı Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlama kararı aldı.

1910 da II. Kadın İnternasyonali de Danimarka’nın başkenti Kopenhag’taki toplantısında 8 Mart’ın Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmasını, oybirliğiyle, karara bağladı. İlk yıllar, salt, Batı Avrupa’nın sosyal demokrat ve Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa’nın sosyalist ülkelerinde kutlanan Dünya Emekçi Kadınlar Günü, giderek tüm dünyada kutlanır oldu.

“Dünyada bunlar olurken Türkiye’ de kadınların durumu nasıldı?” diye soracak olursak; öncelikle İslamiyet’in kadına yaklaşımına bakmalı ya da İslam’da kadının konumuna açıklık getirmeliyiz.

İslam’da erkek kadından üstün görülür.

Bu durumu Kuran’daki kimi ayetlerde açık olarak saptıyoruz.

Örneğin: “İslam’da ancak iki kadının tanıklığı bir erkeğin tanıklığına eşittir.” (El Bakara Suresi 282. Ayet.)

“Erkekler kadına buyurucudurlar. İtaatsizliğinden korktuğunuz kadınlara öğüt veriniz ya da yataklarınızı ayırınız ya da dövünüz! “(Nisa Suresi 34. Ayet)

İslam’dan önce, Türklerde kadının geniş özgürlükleri vardı. İslam, Türk erkeğinin kesin denetimini ve buyuruculuğunu getirmiştir. Alevilik ve Bektaşilikteyse kadına biraz daha hoşgörülü yaklaşılmaktadır.

  1. Meşrutiyet Dönemi’nde başlayan savaşım; aydınlanma devrimimizle, kadınlarımıza siyasal ve toplumsal yaşamda yerlerini almalarının yolunu açmıştır.

Bir burjuva ıslahatçılığı olan Tanzimat’la bazı reformist atılımlar gerçekleştirilerek kadınlara bazı haklar tanınmıştır. Örneğin; arazi yasasıyla kız çocuklara miras yolu açılarak mal edinme hakkı sağlandı. İlk kız ortaokulu ve ilk kız sanat okulu 1864 yılında açıldı. Kadın haklarını savunan yayınlara ağırlık verildi. 1914’te kızların üniversitelere girmelerinin önündeki engeller kaldırıldılar.

Genç Türkiye Cumhuriyeti’ne gelince;

17 Şubat 1926 da uzun hazırlıklardan sonra kabul edilen Yurttaşlık Yasası, insandan bile sayılmayan Türk kadınına önce insan konumunu vererek toplumsal ve siyasal yaşama katılım yolunu açmıştır.

Medeni Yasayla çok eşlilik kaldırılmış, boşanma hakkı erkeğin tekelinden kurtarılmış, medeni nikâh zorunluluğu konmuş, mirasta kız-erkek çocuk ayrımı kaldırılmıştır.

Yurttaşlar Yasası’nın yürürlüğe girmesiyle açılan çağdaşlaşma yolu; biribirini tamamlayan çağdaş, eşit ve kendini geliştirme olanaklarına sahip bireylerin oluşmasına temel olan bir dizi devrim yasasının yolunu da açmıştır.

3 Nisan 1930 da salt belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkını alan kadınlarımıza, 5 Aralık 1934’te ülke genelinde seçme ve seçilme hakkı verilmiştir. Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan Kadına Karşı Ayrımcılığın Kaldırılması Sözleşmesi 3 Eylül 1981 de yürürlüğe girmiş, Türkiye bu sözleşmeyi 28 Haziran 1985’te imzalamıştır.

Cumhuriyetimizin 97. Yılında, kadın-erkek, ulusun tüm bireyleri olarak geldiğimiz yere, çıkış noktamıza bir kez daha, aklın ışığında bakıp binbir güçlükle ve BAĞNAZ, ÖNYARGILI TEPKİLERE GÖĞÜS GERE GERE VARILAN SONUCU VE BU SONUCUN EVRELERİNİ YENİDEN ANIMSAMAK, ÖĞRENMEK VE ÖĞRETMEK BİZ AYDINLARIN BAŞTA GELEN GÖREVİMİZDİR.

 Hangi cinsten olursak olalım; kendimiz ve çocuklarımız için aydınlık bir gelecek düşlüyorsak, cumhuriyetimizin ve onunla birlikte geliştirmeye çalıştığımız demokrasimizin bir yaşam biçimi olarak yerleşmesinde, haklarımızın yanında görevlerimizin de bilincinde yurttaşlar olarak etkinlikler düzenlemeli, bu etkinlikleri katılımımızla güçlendirmeli, aydınlanma devrimimize tüm benliğimizle sahip çıkmalıyız.

 

 

 

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.