12 HAZİRAN SEÇİMLERİ

ABONE OL
18:57 - 01/10/2020 18:57
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

12 Haziran seçimlerine çok az bir süre kaldı. Heyecanın dorukta olması gerekirken nedense seçim sürecinde terbiye dışı sözler, küfür, kavga, gerilim ve şantaj dorukta… Aklına her geleni söyleyerek seçim kampanyasını yürüten başbakan, adını bile anmaya değmeyeceğini söylediği Metin Lokumcu’nun öldürüldüğü Hopa’da çıkan olaylar için, CHP Genel Başkanı’nın “rüzgâr eken, fırtına biçer” sözüne alındı. Kemal Kılıçdaroğlu’na verdiği yanıtta; “Ben bu kadar edepsiz, bu kadar ahlaksız, alçak değilim” dedi. Başbakan verdiği bu yanıtla, kendi söylediklerini, kendisi de kabul etmiş olmaktadır. Başbakanın verdiği bu yanıt üzerine akıllara şöyle bir soru gelecektir; bu kadar değilse, ne kadar?

Seçim süreci bu basitlikler ile verilen anlamsız sözler ve ucube projelerle sürerken, partiler meydanlarda son kozlarını paylaşıyorlar. Anayasa Mahkemesi kararıyla laikliğe karşı eylemlerin odağı olduğu tescillenen AKP iktidarı, yeniden iktidara gelebilmek için her yolu denemekten çekinmemektedir. Dokuz yıldır ülkeyi yöneten AKP iktidarında, ekonomik kriz, açlık, yoksulluk, işsizlik artmış, yolsuzluk büyük boyutlara ulaşmış, Deniz Feneri yolsuzluğu unutturulmak istenmiş, demokrasi, insan hakları askıya alınmış, her türlü hukuksuz uygulamalara olanak tanınmış, toplum baskı, korku ve zulüm altında tutulmuştur. Terör ve irtica birlikte büyüyerek, toplumu tehdit etmektedir. Bunların dışında en önemli olanı da, ülkenin silahlı kuvvetleri siyasi iktidar tarafından düşman olarak görülmektedir. Bu süreçte AKP’nin dürüst bir seçim ile tekrar iktidara gelmesi olanaksız görülmektedir ancak “ileri demokrasi” sayesinde yapılan müdahalelerle, birinci parti konumunu korumaktadır. 52 milyon seçmen varken, 69 milyon oy pusulası basılması “ileri demokrasi” adına açıklanmalıdır.

Atatürk’ün kurduğu CHP, yıllardan beri Cumhuriyetçilik, Ulusçuluk, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve Devrimcilik ilkelerini unuttuğu için, sol yerine sağ partilerle yarışmaktadır. Tam bağımsızlıkçı ve emperyalizm karşıtı duruş sergileyemeyen CHP’nin, halktan değil ama ABD ve AB’den övgü alacağı kesindir. CHP, yanlış söylem ve yanlış kişilerle seçime katılmaktadır. Partinin ilkelerinden uzak ve hayatında hiç CHP’ye oy vermemiş insanlarla seçime katılmak, sol seçmen yerine sağ seçmene göz kırpmaktır. Kürt ırkçılığı yapanlarla, tarikat destekçileriyle, Fettullahçı olduğunu söyleyenlerle, tekke ve zaviyelerin açılmasını savunanlarla, küreselleşme yanlılarıyla, numaracı cumhuriyetçilerle, liberallerle alınacak oylarla iktidar olunmaz. Zaten böyle adaylar, milletvekilleri seçildikten sonra partiden ayrılırlar. CHP yönetiminin bu yanlışı, kendi seçmenini küstürmektedir.

Kritik oylamalarda AKP’ye payanda görevi gören MHP, bu seçimde baraj altında bırakılmaya çalışılmaktadır. Özellikle kaset skandallarıyla parti sarsılmak istenmektedir. Bu süreci iyi yönetemeyen lider kadrosu ile MHP, oldukça sıkıntılı günler atlatmıştır. Ancak sonuçta “mağdur” olarak, oy oranını da arttırmıştır. Özellikle laiklik konusunda tutarlı olabilirse, ülkenin bölünmesine, parçalanmasına sahip çıkan politikalarıyla MHP, seçimde beklediğinin üzerinde oy alabilir.

Ne yazık ki “ileri demokrasi” adı verilen sistemde %10 seçim barajı olduğu için, diğer partilerin seçimde başarılı olma şansları yoktur. Ancak bazı partilerin adayları bağımsız olarak seçime katılmaktadır. Önceki seçimde olduğu gibi, özellikle BDP’nin İmralı’dakinin yörüngesinde bulunan bazı adayları, bağımsız olarak seçime girecekler. Bunun dışında Cumhuriyet İçin Güç Birliği adı verilen bağımsız adaylar da bulunmaktadır. Özellikle İzmir 2. bölgede Doğu Perinçek, İstanbul 1. bölgede Tuncay Özkan, İstanbul 2. bölgede Çetin Doğan başta olmak üzere değerli bazı isimlerin bu dönem meclise girmeleri çok önemlidir. Çünkü yeni bir anayasa yapma olasılığı bulunan bu mecliste, Kemalist birikimi ile ulusalcı görüşü savunanların, yapacağı büyük katkılar ve görevler olacaktır.

Bütün bu olumsuzluklara karşın, bu seçimden yine de CHP’nin birinci parti olarak çıkması en büyük dileğimizdir. Cumhuriyet İçin Güç Birliği adaylarından, mecliste başarılı çalışmalar yapacaklarına inanılan bazı isimlerin de parlamentoya girmesi, ülkemizin yararına olacaktır. MHP’nin de başarılı olarak mecliste yer alması ülkemiz için olumlu bir gelişme olarak düşünülmektedir. AKP için güzel dileklerde bulunmak ise olanaksızdır. Ancak toplum olarak şöyle bir dilekte bulunmak mümkündür: “ileri demokrasi” adına halka çektirdikleri sıkıntıların, hukuksuzlukların ve zulümlerin hesabı sorulmalıdır.

Bu seçim ve bundan sonraki hiçbir seçim Türkiye Cumhuriyeti’nin son şansı değildir ve olamaz da. 1919 yılının güç koşulları içinde, Mustafa Kemal’in önderliğinde birlik ve beraberlik içinde emperyalizme karşı kazanılan zaferlerle kurulan ülkemiz, bugün de her türlü güçlüğü yenecek, her türlü oyunu bozacak niteliklere, özelliklere ve gençlere sahiptir. Gençlere emanet edilen cumhuriyetimizin sonsuza dek büyük önderimizin ilkeleri ve devrimleri ışığında korunacağını herkesin bilmesi gerekmektedir. Bunları düşünerek umutsuzluğa kapılmadan, özellikle seçim sandıklarına sahip çıkarak, oyumuzu vermeliyiz. “Nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden, güzel, rahat günlere inanan Şayak Kalpaklı Adam’ın” gençleri olarak, ülkemizin aydınlığa ulaşacağı günler için mücadele edeceğiz ve kazanacağız. Türkiye Cumhuriyeti her türlü olumsuzluğa karşın, Atatürkçülüğün ve Kemalizm’in kazanacağı bir ülkedir.

Suay Karaman
Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) Genel Sekreteri

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.