12 DEV ADAM DEĞİL 12 BASKETBOLCU!

ABONE OL
11:54 - 23/10/2020 11:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Referandum, Dünya basketbol şampiyonası derken oldukça sıkıntılı ve stres dolu 2-3 haftayı geride bıraktık. Yazılanlar yazıldı, söylenenler söylendi ve ardından da olaylar sonuçlandı. Kazanan ya da kaybeden, herkese ama herkese geçmiş olsun demekten başka yapabilecek bir şey yok artık.
Siyasetten pek anlamam ancak, konu kendi geleceğimizle ilgili olunca, duyarsız kalmak birey olmanın koşullarını yerine getirmemiş olmak anlamına gelir, dolayısı ile böylesi durumdan rahatsızlıklar hissedersiniz, mutluluktan uzaklaşırsınız ve hiç kuşkusuz içinde yaşadığınız ortamda bazı uyumsuzluklar ve de rahatsızlıkların sonucunda etrafınızdakilerle sosyal yönden sağlıksız ilişkiler kurarsınız, bu durum da, insanın huzurunu kaçırır. İşte bir birey olarak ben yaşantımızdaki bütün bu gelişmeleri bu şekilde algılıyorum ve hemen buna bağlı olarak diyorum ki! İşte duyarlı bir birey olabilmek aslında böyle sanıldığı kadar çok kolay bir kavram olmasa gerek!

Öncelikle Referanduma değinmekte yarar var; son derece kalabalık maddelerin sadece EVET ya da HAYIR gibi iki kelime ile sonuçlandırılacağını düşünmek oldukça yanlış ve boş bir mücadeleydi bir kere bunu baştan belirtmeliyim ki! Bu konuda günlerce süren TV yorumcularının ve oturumlara katılan partili, partisiz bir yığın insanında görüşü de böyleydi.
Ancak olan oldu ve Evet diyenler Hayır diyenlere karşı çok büyük bir fark olmasa da kazandılar, tabi bu arada boykot yapan büyük bir kitlenin de yok olarak sayılamayacağını buradan hatırlatmakta yarar görmekteyim. Bu boykot yapan kişiler referanduma katılıp kendi geleceklerine yarar getirebilecek şekilde oy kullansalardı acaba sonuç nasıl olurdu diye kendime soruyorum?
Çok yerinde söylenen bir deyim vardır; Zaman her şeyin ilacıdır diye! Ancak tam terside düşünülmelidir; yani zamanla bu gidişatın bazı bir takım özgürlüklerimizin sonu olmasın umarım!
Bu arada bir hatırlatma daha yapmakta yarar var; insanlar hak ettikleri şekilde yönetilirler, eğer tepkisiz kalabiliyor ve hala kendi düşüncelerini değil de başkalarının düşüncesinin etkisi altında kalıyorsak hala! Yapacak çok şey yok demektir ve bu feodal sisteme devam etmekten başka bir yol gözükmüyor demektir ve hiç kimse kalkıp bu durumdan şikâyet etmemelidir. Maalesef biz toplum olarak dış denetimli birer birey olarak yetiştirildiğimizi de bu şekilde kanıtlamış oluyoruz.
Gelelim Dünya basketbol turnuvasına; Çok önemli bir organizasyonu ülkemizde yaptık (ve sanırım benim gibi düşünenler çok), başarı ile yaptığımız bu organizasyonda da ülke olarak mutluluk verici bir sonuca da ulaştık, 12 Yetenekli Basketbolcumuz (12 Dev adam terimini kullanmak istemiyorum, çünkü onlar bir dev değil birer insan!) Dünya ikincisi oldu bu turnuvada, ev sahibi olmanın tüm avantajlarını en iyi şekilde kullandık, hakemlerin tutum ve davranışları, saha ve seyirci avantajımız, Devlet büyüklerimizin eşleri ile her maça gelerek destek vermeleri ve görsel-yazılı basında çıkan her türlü haber Basketbol Milli Takımımıza son derece destek oldu ve motivasyonlarını arttırdı. Mutlu sona hep birlikte ulaştık.
Ne var ki son maçımızda adeta turnuvanın yorgun savaşçısı görünümünde olan Milli Takımımız maalesef o hep var olan kendi seyirci avantajına rağmen ABD yenilerek turnuvayı kapattı. Bu arada Almanya Basketbol Milli takımının da hayal kırıklığı yaratan sonucuna da üzülmedim diyemem!
Sonuç; Milli takımımız Dünya ikincisi oldu ve hayatlarında belki de (umarım her defasında daha iyi sonuç alırlar) hiç bir zaman ulaşamayacakları bir sonucu elde ettiler. Buradan altını çizerek belirtmekte yarar var Antrenör TANYEVİÇ’ın katkısı çok büyüktü ve ona da buradan teşekkürler.
Tüm sporcularımızı buradan canı gönülden kutluyorum bende. Ama Ulusumuzun en seçkin insanları olan bu milli takımın elemanlarına verilen ödül ve Devletin üst kademelerini ziyaret ettiklerinde yapmış oldukları konuşmalar bir spor adamı olarak beni de incitmiştir. Bu ülkede nice şampiyonlar ve daha da nice şampiyon olacak insanlar var. Aynı ödül uygulaması tüm diğer sporculara yapılırsa zaten ekonomisi çok iyi olmayan ülkemize bindireceği yükü düşünüyorum ve hem insanlar sporu para için mi yapıyor sadece? Artık amatörlük tamamen ortadan kalktı mı? Nerede kaldı Fairplay? Bunun tartışmaları zaten her gün hala yapılmakta.
Hem sonra devlet bu parayı örtülü ödenekten yaptı diye de tartışmalar var, yahu Allah aşkına örtülü örtüsüz bu para nereden çıkıyor önemli olan bu değil mi? Evet, bu para hepimizin parası.
Buradan ilgililere sesleniyorum; bir basketbolcuya verdiğiniz parayla kendi ülkemizde sporda şiddetin en alta çekilmesi için projeler üretip yolladım sonuç hiçbir şey! Bu nedenle diyorum ya biz her şeyimizi günlük yaşıyoruz bu gün şampiyonda olabilirdik, ancak gelecek yıllarda belki de elemeleri dahi geçemeyebiliriz! Bununda altını çizerek söylüyorum ve gelecek turnuvaları bekleyin isterseniz hep birlikte göreceğiz.
Ülkede sokaklarda kendi emeklerinin hakkını isteyen bir yığın işçilerimizi düşündükçe bu nasıl bir çelişkidir diye düşünmeden geçemiyorum, ayrıca ödül yönetmenliğine ilişkin defalarca belirttim. Asıl sorun, dünya şampiyonu olan insana bu kadar para, altın ve daire vermek değil, ileride dünya şampiyonu olabilecek binlerce gencimizin daha çocuk yaşta yeteneklerinin keşfedilmesi, ellerinden tutulması ve onlara destek verilmesi esastır.
O zaman göreceksiniz ki bu ülkede ne kadar yetenekli ve dünya şampiyonu çocuğumuz vardır diye!
En içten saygılarımla.

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.