1 MAYISTA İSTANBUL VE HAVANA…

ABONE OL
11:43 - 23/10/2020 11:43
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

İstanbul’dan uzaktayım. Herkes gibi bende merak ediyorum.

Sık-sık demokratik hakları tartışılan ülkemde 1 Mayıs nasıl geçecek?

Özellikle belirteyim;

Unutulmaya yüz tutan “Kanlı Pazar” katliamının canlı şahitlerinden biriyim.

Bu nedenle Taksim meydanının bizim kuşakta ayrı bir yeri vardır.

Taksim meydanına çıkış yasağının kaldırılıp, kaldırılmadığı bu yıl tüm yabancı ülkelerde Türk hükümetinin bir demokrasi sınavı olarak görülüyor ve takip ediliyordu.

Merakımı gideren satırlar, Turizmci arkadaşımız Merih Çopur’un kaleminden akşamüstü face hesabıma düştü.

İstanbul ve Havana karşılaştırmalı yazıyı okurken Levent’ten Galatasaray da ki iş yerine gidemeyen arkadaşımın satırlarında kayboldum.

İznini almış olarak size bu satırları aynen sunuyorum:

“1 Mayıs saat 03.45… Havana. (Geçen sene)
Yorgunluktan bitap bir halde otelde uyuyoruz. Birden başlayan korna ve davul sesleri ile yatağımdan fırladım. Pencereden dışarıya baktım. Sayısız kamyon ve kamyonet, kasaları insan dolu coşkulu bir şekilde bağıra çağıra gidiyorlar.
Aslında biliyor ve bekliyordum ama uykudan fırlayınca insan bir tuhaf oluyor. Hemen hazırlanıp lobiye inmem lazım. Gezi grubu birazdan toplanır. Hazırlıklar yapılacak, bugün için yaptırılan Che Guavere baskılı t-Shirtler giyilecek, kumanyalar dağıtılacak, yazılı döviz ve bayraklar dağıtılacak.

1 Mayıs saat 13.30… İstanbul (Bugün)
Bugün yollar kapalıymış. Arabayla çıkamazsın dediler. Taksime giden yollar kapalı. Köprü tıkalı. Metro Şişli’ye kadar çalışıyor. Büroda işler beni bekliyor. Çaresiz oradan yürürüm diye düştüm yola. Şişli’de metrodan çıktım ve Osmanbey’e doğru yürümeye başladım. Şişli Camii civarında boş belediye otobüsleri, çalışır vaziyette bekliyor. Hemen yanında bir toma ve önünde akrep. Polisler kim bilir saat kaçtan beri dikiliyorlar. İnsanlar hem kaldırımı hem de yolu kullanıyorlar. Osmanbey’i geçip Harbiye’ye geldiğimde yine boş belediye otobüsleri ve polis araçları ile karşılaşıyorum. Yola sıralanmışlar.

1 Mayıs 05.30. Havana (Geçen Sene)
Bizim gibi 1 Mayıs’ı Küba’da yaşamak için gelen tüm tur grupları, ağaçlıklı bir yolun başında kortej oluşturmaya başladı. Yollara kurulmuş dev hoparlörlerden marşlar çalınıyor.

“Venceremos, venceremos” …
Halk akın akın toplanıyor. Askerler, öğrenciler, gençlik kuruluşları. Her yaştan insanlar. Bizim afyonumuz henüz patlamamış. İnsanlar rengârenk. Küçük yaş grubu öğrenciler boyunlarında kırmızı fularları ile cıvıl cıvıl. Bizlerin yabancı olduğumuzu anlıyorlar ve gülümsüyorlar. Konuşmak ve fotoğraf çektirmek için sıraya giriyorlar. Henüz daha tan yeri atmamış. Hava kapkaranlık. Caddenin ışıkları ortalığı gündüz gibi aydınlatıyor.

1 Mayıs 14.15…İstanbul (Bugün)
Birden bir ses.
– “Birader hayrola nereye? Buradan geçemezsin.” O anda Havana’dan İstanbul’a ışınlanıyorum. Taksim meydanı bariyerlerle kapatılmış. Yayaları Talimhane’ye yönlendiriyorlar.
– “Çantanıza bir bakalım” diyen bir polis. İlk çanta kontrolünden geçiyorum. Talimhane yolundan Tarlabaşı’na doğru yürüyorum. Bir insan seline karışıp, Talimhane’nin arka sokaklarından caddeye çıkmaya çalışıyorum. Ancak bütün çıkışları bariyerlerle kapatılmış. Yol beni Kasımpaşa’ya doğru indiriyor. Aşağıdan dolanarak birkaç çıkışı denmeme rağmen geçit yok. Lügatimdeki bütün iyi niyetlerimi sayıyorum. Sonunda bir boşluktan istifade caddeye çıkıyor ve karşıya geçiyorum. Bu sefer oradaki bariyerlere takılıyorum. İstiklal caddesi tarafına izin vermiyorlar. İngiliz konsolosluğu ve Oda Kule’nin arkasından birkaç sokaktan daha caddeye çıkma girişimi başarısızlıkla sona eriyor. Daha sonra bir açık bulup caddeye geçiyor ve karşı sokaktan içeriye süzülüyorum. Ancak cadde de yürümek yasak.

1 Mayıs 07.30… Havana (Geçen sene)
Kortej yavaş yavaş yürümeye başladı. Marşlar devam ediyor.
“Hasta Semire. Comandante Che Guevara”
Kortejde ki bütün gruplar şarkıya eşlik ediyor. Bir yandan yürüyen insanlar bir yandan da yolda dans ediyorlar. Hava aydınlanmaya başlıyor. İleride Jose Marti Anıtı görülmeye başladı. Grubu toplu halde tutmaya çalışıyorum. İşte sol tarafta Che’nin ve Fidel’in binanın yüzünü kaplayan rölyefleri görülmeye başladı. Devrim meydanına çıkmaya başladık. Hava iyice aydınlandı. Sol tarafta kurulmuş tribünlerde bir orkestra ve öğrenciler ellerindeki bayrak ve flamalarla ritmik hareketler yapıyorlar.

1 Mayıs 15.45…İstanbul (Bugün)
Boğazkesen’e doğru iniyorum. Oradan yokuş yukarı Cihangir’e tırmanmaya devam. Dağarcığımda son kalan iyi niyet sözcükleri dudaklarımda dans ediyor. Cihangir’de tekrar çanta kontrolü. Bu kez görevliye biraz sert serzeniş. Neyse ses çıkarmıyor. Yokuş çıkılmaya devam. İlk yardım hastanesinin yanından girerken bir çanta kontrolü daha. Az biraz daha sert söylenme… Kararlıyım. Bir kontrol daha çıkarsa çantayı hediye edeceğim.

1 Mayıs 09.00. Havana (Geçen Sene) Devrim meydanına girmek üzereyiz. Yoğunluktan kimi zaman duruyor kimi zaman yürüyoruz. Jose Marti anıtının önünde kurulmuş protokol tribününün de upuzun boyu ile Venezüella devlet başkanı Moduro hemen fark ediliyor. Biraz daha dikkatli bakınca yanında Raul Castro görülüyor. Kortejdekilere el sallayarak selamlıyorlar. Fotoğraflar çekiliyor. Che’nin rölyefinin önünde tekli ve grup halinde anı fotoğrafları çekiliyor.

1 Mayıs 16.15. İstanbul (Bu sene)
Öğle saatlerinde başlayan iş yerine ulaşma gayretim, nihayet mutlu sonla buluştu. Büronun sokağında kafe de 3 çay içerek kendime gelmeye çalışıyorum.

1 Mayıs 10.00.Havana (Geçen Sene)
50’li – 60’lı yıllardan kaldığı izlenimini veren Dünya’nın en güzel, en sempatik ülkelerinden biri olan Küba; 1 Mayıs’ın nasıl kutlanacağını unutulmayacak bir şekilde hepimizin beynine işliyor. Böyle bir deneyimi unutmak ne mümkün?

Sonuç ‘mu? Bir daha hiçbir 1 Mayıs’ta İstanbul’da kalmayacağım.

Kesin bilgi yayalım.”

Üzgünüm sevgili Merih. Gelecek sene bende seninle Küba’ya geleceğim…

Tabii, gelecek senem olursa…

Taner Tümerdirim

[email protected]

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.