Limanlarda yerel yönetimler ve odalar da söz sahibi olmalı

Limanlarda yerel yönetimler ve odalar da söz sahibi olmalı

ABONE OL
23:10 - 16/12/2021 23:10
Limanlarda yerel yönetimler ve odalar da söz sahibi olmalı
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Antalya iş dünyası ekonomik krizden çıkış için yapısal, kurumsal ve yerel yönetimler reformların gerçekleştirilmesini ve liman işletmelerinde yerel yönetimler ile TOBB’a bağlı odaların da söz sahibi olmasını talep ediyor. ATSO Başkanı Davut Çetin, ‘’ Antalya deniz limanını Katar’lı şirket 7 yıl için almıştı. Şimdi ek sözleşmeyle süre 49 yıla çıkıyor. Liman işletmesinde yerel yönetimin söz hakkı yok. Bu sistem özel tekel yaratmaktadır’’ dedi.

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası ‘’Meslek Komiteleri Müşterek Toplantısı’’ geniş katılımla gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü ATSO Başkanı Davut Çetin’ın yaptığı toplantıda Dünya Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ ile Piri Reis Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, Dünya ve Türkiye ekonomisindeki son durumu değerlendirdi.

ATSO Başkanı Davut Çetin toplantı açılışında yaptığı konuşmada, 2018’den bu yana yapısal ve kurumsal reformların gündemden çıktığını, oysa sistem düzelmedikçe, istikrar olmadıkça günlük sorunların bitmediğini belirtti.

İş dünyasının öncelikli talebinin yapısal ve kurumlar reformların gerçekleşmesi olduğunu ifade eden Çetin, şunları kaydetti.

‘’İş dünyasının öncelikli talebi yapısal reform olmalıdır. Ekonomide istikrar için hukuk devleti reformları yapılmalı, kurumlarda siyasetten bağımsız liyakat sistemine geçilmelidir. Kayıtdışı ekonomiyle gerçek bir mücadele yürütülmelidir. Yerel yönetim reformu yapılmalıdır. Antalya’da kıyı tahsislerini Bakanlık Ankara’dan yapıyor. Antalya’nın tanıtımı Ankara’dan yapılıyor. Havalimanımız ihaleye çıkıyor, 7 milyar Euro bütçeye gidiyor, bu gelirden şehir pay almıyor.’’

Antalya ve diğer liman işletmelerinde yerel yönetimlerin söz hakkı yok

Başta Antalya olmak üzere birçok limanın işletme hakları süresinin uzatılmak istendiğine dikkat çeken Çetin, şöyle devam etti.

‘’Şimdi deniz limanı işletme süresinin uzatılması gündemde. Antalya deniz limanını Katar’lı şirket 7 yıl için almıştı. Şimdi ek sözleşmeyle süre 49 yıla çıkıyor. Liman işletmesinde yerel yönetimin söz hakkı yok. Bu sistem özel tekel yaratmaktadır. Bu sadece Antalya’da değil, İstanbul’da, İzmir’de, Mersin’de de böyle. Mersin Odamız da orada limandaki uygulamalardan şikayetçi. Dolayısıyla bu konularda yerel yönetimlerin ve Odaların söz ve karar yetkisi olmalıdır. Bu alanlarda reformlar yapılırsa Türkiye ekonomisi bir günde istikrar kazanır. Döviz istikrar kazanır, güven ve heyecan gelir. O zaman Türk özel sektörü olarak üretimde, yatırımda, ihracatta yeni hikayeler yazarız.’’

Bugünlerde ekonomiyi konuşmanın hiç de kolay olmadığını dile getiren Davut Çetin, bugüne kadar hiç görülmemiş tedarik sorunları, mal sıkıntıları ve fiyat artışlarıyla karşı karşıya olunduğunu söyledi. Çetin, şöyle konuştu.

‘’Bu dönemde küresel enflasyon artıyor ama bizim kadar enflasyon dünyada çok az ülkede var. Avrupa’da, Yunanistan’da, Bulgaristan’da enflasyon oranı halen yüzde 5-6 civarında. Son bir ayda dövizin yüzde 50’ın üzerinde arttığı başka ülke yok. Bu faiz indirimlerinden sektörlerimiz bir şey kazandı mı çok emin değilim. Eskiden un, şeker, et ve sütün dövize bağlı olmadığı zamanlarda bu olurdu. Şimdi ekmek, süt bile dövize bağlı. Ürünü satan yerine koyamıyor. Vadeler uzadı, vadeli satışlara uygulanan faiz inmedi, tam tersine vade farkları rekor düzeye çıktı. İnşaat sektöründe konut kredi faizi indi, ama inşaat maliyetleri yüzünden inşaat sektörü canlanamıyor.’’

Hükümet ve Merkez Bankasının neden böyle yaptığını halen anlayamadıklarını ifade eden Çetin, ‘’Kurun ve enflasyonun artacağı biline biline bu noktaya neden geldik? Dövizi bilerek artırdıysak şimdi Merkez Bankası neden döviz satıp müdahale ediyor? Asgari ücret artışı karşısında işletmeler ne yapacaktır? Artık Türkiye’de orta direk nasıl eriyorsa reel sektörde de orta kesim eriyor’’ dedi.

Antalya’nın 21 milyar lira kaybı var

ATSO Başkanı Çetin pandemi sürecinde 2020’de Batı Akdeniz bölge ekonomisi üzerine anket yaptıklarını ve burada Antalya için iyi ve kötü senaryo ortaya koyduklarını belirtti. Kötü senaryoya göre Antalya ekonomisinin 20-29 milyar lira gelir kaybı öngördüklerini anlatan Çetin, şöyle devam etti.

‘’O zaman turizmde sert daralma senaryosunu, tarımın, sanayinin etkileneceğini ve gelir kaybının yüzde 15 ile yüzde 22,4 arasında olacağını söylemiştim. TUİK geçen hafta kendi verilerini paylaştı ve bizim kötü senaryomuzun gerçekleştiğini açıklamış oldu. TÜİK’e göre geçen yıl Antalya ekonomisinde küçülme cari fiyatla yüzde 14, reel olarak yüzde 24 olmuştur. Hizmetler dışında tarım, sanayi, inşaat sektörleri de küçülmüştür. Bizim çalışmada 20-29 milyar arasında bir kayıp olacağı tahmin edilmişti. TUİK 2019’a göre 21 milyar lira gelir kaybı olduğunu söylüyor, bu da bizim 1,5 yıl önce söylediğimizin doğruluğunu teyit etmiştir. Pandemi desteklerinin seçici olması gerektiğini, Antalya’da kamu yatırımlarının hızlandırılması dahil özel desteklerin devreye girmesini söyledik. Bu yapılsaydı hem Antalya ekonomisi hem Türkiye ekonomisi daha iyi bir noktada olurdu.’’

Turizmde Antalya rakiplerinden daha iyi gelişme gösterdi

Antalya’nın 2021’de ekonomik olarak geçen yıla göre daha iyi olduğunu vurgulayan Çetin, sözlerini şöyle sürdürdü.

‘’Turizmde Türkiye’deki artışı katlamış durumdayız. Antalya, Rusya pazarının katkısıyla Yunanistan, İspanya gibi bütün rakiplerden daha iyi bir gelişmeye imza atmıştır. İstihdamda pandemi döneminde yaklaşık yüzde 13 civarı bir kayıp olmuştu. Bu yıl pandemi öncesine göre yüzde 5, geçen yıla göre yüzde 17 civarında bir istihdam artışı sağladık. Turizmde 2019 istihdamına yaklaştık, ama henüz o düzeye gelemedik.

İhracatımız Türkiye’ye yakın oranda artmıştır, ancak tarım ihracatında artış yüzde 13, umarım bu sezon bunu artırabiliriz. Yatırım teşvik verisinde 2019 yılında 5,5 milyara çıkmıştık. Bu yıl 10 ayda 3 milyardayız ve geçen yılın da altındayız. Pandemi kayıpları turizmde ve sanayide yatırımları azalttı. Şu anda tarım sektörü teşvik belgelerinde yüzde 44 payla ilk sıradadır.’’

Sonuç olarak Antalya olarak bu yılı beklentilerin üzerinde bir performansla tamamlıyoruz. Ekim ayından bu yana yaşadığımız döviz sarsıntısı olmasaydı ticaret, inşaat başta olmak üzere iç piyasada çok daha iyi bir noktada olurduk. 2022 yılında turizmde 2019’u yakalamayı hedefliyoruz. Gerek turizmde gerekse diğer sektörlerde asıl mesele siyasi istikrar, piyasada istikrar, belirsizliğin azalması, girdi maliyetlerinde artışın yavaşlamasıdır. Her durumda Antalya’nın çıkışa devam edeceğine inanıyorum.’’

Talepler

Çetin, son altı ayda meslek komiteleri taleplerinde kredi konusu ve KDV indiriminin ön sırada yer aldığını anımsatarak, taleplerini özetle şöyle sıraladı.

‘’Kayıtdışı çalışanlar sürekli olarak bir yakınma konusu olmaktadır. Özellikle hizmet sektöründe şirket kaydı olmayan, belgesi olmayan kişiler, işyerleri de piyasada vergisiz, sigortasız iş yapmaktadır.

-Medikal sektörün alacakları artık kangren gibi bir soruna dönüşmüştür.

-Son dönemde ise en büyük şikayet girdi maliyetleri artışıdır.

-Artık gündemimizde asgari ücret yükü de vardır. Hükümet mutlaka ücret artış yükünü paylaşmalı, vergi ve prim oranlarında indirime gitmelidir.

-Bu enflasyon ortamında ciro ve kar artışları gerçek artışlar değildir, bu nedenle enflasyon muhasebesine geçilmelidir.

-Kamu ihalelerinde şirketlerin kur farkları telafi edilmelidir. KDV alacaklarının mahsuplaşması yapılmalıdır. Ülkemizin her sorununun ortak akılla çözüleceğine inanıyoruz.’’

-Yeni Dünyanın Marshall Planı İklim değişimi ve Yeşil Dönüşüm olacak

Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu da ‘’Türkiye ve Dünya Ekonomisi Göstergeler ve Gelişmeler’’ konusunda bilgi verdi.

Dünyanın tarihi bir dönemden geçtiğini ve 2. Dünya Savaşından sonra en büyük ekonomik krizin yaşandığını belirten Prof. Dr. Aslanoğlu, dünya ticaretinin hız kestiğini, talepte sorun olmadığını, arzda sıkıntı yaşandığını, hammadde tedarik sorunun devam edeceğini söyledi.

Dünyanın büyük ekonomilerinin enflasyonla tanıştığını ifade eden Pro. Dr. Aslanoğlu, ‘’Etopya, Kongo ve Arjantin yüzde 50 enflasyon ile Türkiye’nin üzerinde yer alıyor. Enflasyonun nedeni de enerji ve gıda fiyatları artışından kaynaklanıyor. Enflasyon dünya açısından uzun sürmeyecek. Ama bizim ülkemiz açısından öyle olmayacak görünüyor’’ dedi.

Dünya Değişim ve dönüşüm içinde

Dünyanın önemli bir değişim ve dönüşüm içinde olduğunu vurgulayan Prpf. Dr. Arslanoğlu, şunları kaydetti.

‘’Kapitalizm kendini resetliyor. Yeşil mutabakat ve iklim değişikliği ön plana çıkıyor.  Dünya tüketim davranışlarını değiştiriyor. Yani Var Oluş durumu. ABD ile Çin arasında ekonomik hegomonya mücadelesi var. Dünyanın jeopolitiğini iyi okumak lazım. Dünyanın önemli borç yapılandırma yapması gerekiyor. Pandemide adeta savaşta gibiyiz. 2. Dünya savaşından sonra kapitalizm kendi resetlemiştir. Yeni Dünyanın Marshall Planı ise iklim değişikliği ve Yeşil Dönüşüm üzerine olacaktır.  Buna hazır olalım. Bu resetleme dönemi çok riskli bir dönem olacak. Gençler yeşil dönüşüm istiyor. Dünyada yatırımcılar da ‘Bekle-Gör’ durumunda.’’

Ocak ayı enflasyonu yüzde 5 olabilir

Dünya Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Güldağ ise konuşmasına toplantıda ATSO üyeleri arasında yapılan anket sonuçlarını değerlendirerek başladı.

İşletmelerin kredi ihtiyaçlarının arttığını dile getiren Güldağ, son dönemlerde faktöring sektöründe işlemlerin yüzde 30 arttığını ve daha da bunun yukarılara çıkacağını söyledi.

Yeni yılda krediye erişim sürecinin daha da sıkıntılı olacak gibi göründüğünü vurgulayan Güldağ, şöyle devam etti.

‘’2022’de en büyük sorun enflasyon olmayabilir. Vade sorunu ve belirsizlik gibi…Yıl sonu enflasyon yüzde 27-29’u bulur. Ocak ayında yüzde 30 olabilir. Stokçuluk polisiye tedbirlerle çözülemez. Şikayetler daha da aratacak. 2022’de bize çok büyük sıkıntı yaratacak. Üretici gübre atamayacak duruma gelecek. Şu anda gittiğimiz yoldan, bu politikadan mümkün olduğunca geri dönmeliyiz. Bu politika ile lig atlayamayız. DPT’yi yeniden kurmalıyız. Bizim 3-4 yeni PETKİM’e ihtiyacımız var. Ana sanayiyi kurmadan ucuzlama olmaz. Önce yangını söndürmeliyiz. Böyle giderse enflasyonda 3’lü rakamları görme ihtimali artar.’’

Eflasyonist yaklaşımın bir süre daha devam edebileceğini anlatan Hakan Güldağ, ‘’Navlun fiyatları düzelmeyecek. Ülkemizde 2 yıldır gemi inşasını bıraktık. Yeni dönemde en iyi konteyner fiyatı bin 500 dolar olacak. Çin hammadde fiyatlarına karşı önlem almak için kendini kapatıyor’’ dedi.

Hakan Güldağ, cari açığın kapatılmasında büyün rol üstlenen turizm kenti Antalya’ya hükümetin gözü gibi bakması gerektiğini ifade ederek, seçimlerin 2023 yılında yapılacağını öngördüğünü sözlerine ekledi.

Konuşmalardan sonra Hakan Güldağ ve Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, ATSO üyelerinin sorularını yanıtladı.

 

Inal

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.