KUDÜS´Ü TANIYALIM: KUDÜS´ÜN 3 SEMAVİ DİN İÇİN ÖNEMİ

ABONE OL
13:06 - 13/11/2022 13:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Kudüs, 3 semavi din için de kutsal olması açısından Dünyada eşi, benzeri olmayan bir şehirdir. Musevilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık… Bugün Dünya’daki 3 büyük Semavi din için de Kudüs bir başlangıç noktasıdır.

Yahudi krallığının kurucusu olan Davud’un başkent ilan ettiği şehir Kudüs’tür.

Hz. İsa’nın çarmıhı sırtına yüklenip çile yolundan (Via Dolorosa) yürüdüğü ve çarmıha gerildiği, ardından Allah katına yükseldiği şehir Kudüs’tür.

Hz. Muhammed’in Hicretten 14 ay sonrasına kadar namazlarında yüzünü döndüğü ve Miraç yolculuğunu yaptığı şehir Kudüs’tür.

Kudüs, Dünyada 3 semavi dinin peygamberinin hikâyesini yaşatan tek şehirdir.

Sadece 3 büyük dinin peygamberinin hikâyesini yaşatmaz Kudüs… 3 semavi dinin atası kabul edilen Hz. İbrahim’e Tanrı’nın vaad ettiği,(Arz-ı Mevud) oğlu İshak’ı Moriah dağına kurban etmek için getirdiği şehir Kudüs’tür.

Hz. Yakup’un çocuklarıyla beraber gelip yerleştiği, Hz. Zekeriya’nın Tanrı’dan bir çocuk dileyip duasının kabul olduğu şehir Kudüs’tür.

Hz. Musa’nın kavmini Mısır’dan çıkarıp getirmek istediği, ancak kavminin Tanrı’ya isyan etmesi nedeniyle giremediği ve ölmeden önce Tanrıya ‘’Mezarım 1 taş atımı mesafede olsun’’ diye dua ettiği şehir Kudüs’tür.

Bu açıdan bakıldığında Kudüs, peygamberler şehridir. Tüm semavi dinlerin ortak tarihidir. 3 büyük dinde de ‘’Barış şehri’’ anlamına gelen tek şehirdir.  Ancak tarih boyunca her dönemde savaşların, büyük acıların şehri de olmuştur. Bu yüzden Kudüs aynı zamanda acının, gözyaşının şehridir.

Kudüs’ün 3 din açısından önemi, her din açısından ayrı bir kitap konusudur. Bir makaleye bir kitabı sığdırmak mümkün olmadığı için Kudüs’ün 3 din açısından önemini genel hatlarıyla anlatmaya çalışacağım.

Kudüs’ün Yahudiler İçin Önemi

Kudüs’ün 3 büyük din için kutsallığı kıyaslandığında Yahudiler için önemi, Hristiyanlık ve Müslümanlıktan farklıdır.

Hristiyanlık ve Müslümanlık için Kudüs, kutsal bir şehirdir. Yahudiler için ise Kudüs, bir kutsal şehir olmaktan öte milli bir kimliktir.

Daha net ifade etmek gerekirse Yahudiler, milli kimliklerini Kudüs’e dayandırırlar. Dünyada Yahudiler dışında milli kimliklerini bir şehre dayandıran başka bir millet yoktur.

Bu eşi ve benzeri olmayan ilişkinin altında yatan dinsel ve tarihsel neden ise Hz. İbrahim’e dayanmaktadır. Tanrı, Hz. İbrahim’e Kudüs’ü vaad ettiği için İbrahim’in soyundan gelenleri de üstün ve özel kılmıştır.

Bu yüzden Yahudiler, diğer milletlerden üstün olduklarının kanıtı olarak Kudüs’ü gösterirler. 3 bin yıldır Kudüs’te Yahudi krallığını ilan etmeye çalışmalarının nedeni de budur. Kudüs olmadan Yahudi olamaz. Yahudi’yi Yahudi yapan ve kendini özel hissettiren Kudüs’tür.

Yahudiler, Kudüs’teki tarihlerini Hz. İbrahim’e dayandırırlar. Lut’u kurtardıktan sonra dönüşünde

Sodom kralı ve Şalem’in kâhin-kralı olan Melkisedek tarafından karşılanır kendisine ikramda bulunulur ve ondalık alındığından söz edilir. Buradaki Şalem isimli şehir Yeruşalayim yani Kudüs’tür.

İbrahim’in ilk yerleşimi More meşeliğidir. Ardından Beyt-el’in doğusuna yerleşen İbrahim bir sunak inşa eder. Kıtlık dönemi başlayınca bir dönem Mısır’a göç eden İbrahim Hebron’daki Mamre meşeliğine yerleşmiş ve orada bir sunak inşa etmiştir.

Tanrı’nın İbrahim’e vaad ettiği topraklar net olarak Kudüs değildir. Ürdün’den Akdeniz’e ve Mısır’dan Suriye’ye kadar olan alan bölge, kendisine ve kendisinin soyundan gelenlere vaad edilmiştir. Aynı vaad, İshak’a, Yakup’a, Musa’ya da tekrarlanır.

Ancak Yahudiler, Tanrının emrini dinlemedikleri için Kudüs’e giremezler. 400 yıl boyunca Mısır’da köle olarak yaşadıktan sonra Hz. Musa önderliğinde Kudüs’e doğru yola çıkan İsrailoğulları, Tanrının savaş emrine karşı çıktığı için Tanrı tarafından Kudüs’e girmeleri yasaklanır ve 40 yıl boyunca Sina çölünde sürgün olarak yaşarlar.

Yahudilerin Kenan diyarına ilk yerleşimi Yeşu önderliğinde gerçekleşmiştir. İlk önce Eriha bölgesine giren Yeşu’nun Yeruşaleyim kralını, Adoni-tsedek’i öldürdüğünden Kutsal kitapta söz edilse de, bu onun buraya hâkim olduğu anlamına gelmemektedir.  Mısır Firavun’u Merneptah’ın doğuya yaptığı seferleri anlattığı İsrail taşı olarak bilinen kitabesinde İsrail kelimesinin geçmesi İsrailoğullarının bu bölgede M.Ö. 13. Yüzyıldan beri yaşadığını göstermektedir.

Yahudilerin Kudüs’ü ele geçirmeleri ise Hz. Davud döneminde gerçekleşmiştir. 12 İsrailoğlu kabilesini birleştiren Hz. Davud, Kudüs’ü Kenanlılardan alıp başkent ilan etmiştir. Böylece Yahudiler, Tanrının kendilerine vaad ettiği topraklara ilk kez hâkim olmuştur.

Hz. Davud, Tanrının Hz. Musa’ya emrettiği 10 emrin yer aldığı ahit sandığını Kudüs’e getirip Tanrı adına bir tapınak inşa etmek ister ama ‘’ellerinde kan olduğu için’’ Tanrı buna izin vermez ve İlk Yahudi tapınağı oğlu Hz. Süleyman döneminde inşa edilir.

Kutsal ahit sandığını da koruduğu için Süleyman tapınağının İbranice ismi ‘’Bet Ha-mikdaş’’ yani ”kutsal ev”dir. Bet Ha- Mikdaş kelimesinin Arapça karşılığı ise Beyt-ül Makdis’tir.

Süleyman tapınağı yaklaşık 400 yıl sonra Babil kralı Nabukadnezar tarafından yıkılmıştır. Yaklaşık 50 yıl boyunca sürgünde yaşayan Yahudiler, Kudüs’e Pers kralı Kiros döneminde dönmüşler ve ikinci tapınaklarını Pers kralı 1. Darius döneminde inşa etmişlerdir.

  1. Yahudi tapınağı M.Ö. 20 yılında Roma’nın Kudüs valisi Hirodes, ya da diğer adıyla Herod döneminde genişletilip eski ihtişamına kavuşmuştur. Ancak bu tapınak da M.S. 70 yılında Roma generali Titus döneminde yıkılmıştır.

Bir rivayete göre Titus’un askerlerinden biri ‘’gelecek kuşakların nasıl bir tapınağı yıktıklarını görmesi için’’ tapınağın bir duvarının yıkılmamasını teklif etmiş ve Titus bu teklifi kabul etmiştir. Bugün Yahudilerin ağlama duvarı olarak bilinen duvar, tapınağın batı duvarıdır. Yahudiler bu duvar önünde yıkılan tapınakları için ağlayıp 3.Yahudi tapınağını yeniden inşa etmek için dua ederler.

Yahudiler, 2. Tapınakları yıkıldıktan sonra Kudüs şehrine bir daha hâkim olamamışlardır ve Kanuni Sultan dönemine kadar ağlama duvarına Zeytindağı’ndan bakarak dua edebilmişlerdir. Yahudilerin ağlama duvarı önünde dua etmesine izin veren ise Kanuni Sultan Süleyman’dır.

Yahudi inancına göre Mesih, zeytin dağına inecek ve Kidron vadisi üzerinde kurulan köprüden geçip ‘’Golden gate’’ (Altın kapı) dan girerek kutsal tapınağın olduğu yere tahtını kuracak ve 3. Yahudi tapınağını inşa edecektir. Yahudiler bu tarihi ana tanıklık etmek için Zeytin dağı eteklerine Yahudi Mezarlığı inşa etmiştir. Mezarların yönü Kubbetu’s Sahra’ya yani Yahudilerin kutsal tapınağının oldu yere bakmaktadır.

Kudüs’ün Müslümanlar İçin Önemi

Kudüs, Yahudiler kadar Müslümanlar için de önemli bir şehirdir. Çünkü Kudüs, Müslümanların ilk kıblesidir. Hz. Muhammed’in Medine’ye hicretinden 14 ay sonrasına kadar da Müslümanların kıblesi olarak kalmıştır.

Müslümanların kıblesini Kudüs’ten Kâbe’ye dönmesi Hz. Muhammed’in Miraç yolculuğundan sonra gerçekleşmiştir.

İslam inancına göre Hz. Muhammed bir gece Medine’den Mescid’i Aksa’ya Burak atı üzerinde gelmiş ve atını bugün Burak mescidinin olduğu yere bağladıktan sonra muallâk taşının olduğu yere gelerek Miraç’a yükselmiştir. İsra suresinin 1. Ayetinde Hz. Muhammed’in Miraç yolculuğu şöyle anlatılmaktadır:

‘’Kulu Muhammed’i geceleyin, Mescidi Haram’dan kendisine bazı âyetlerimizi göstermek için, etrafını mübarek kıldığımız Mescidi Aksâ’ya götüren Allah, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir. Şüphesiz ki her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla gören O’dur.’’

Kur’an’da Kudüs kelimesi açık olarak geçmez. Mescid-i Aksa olarak geçer. Mescid-i Aksa ‘’uzaktaki mescid’’ demektir. Kudüs ile ilgili Hz. Muhammed’in hadisleri de mevcuttur. Bu hadislerden bazıları şunlardır:

  1. Hadis: ‘’Ebû Hüreyre (r.a.) Hz. Peygamber’den şöyle rivayet etmiştir:

“(İbadet için) sadece şu üç mescide yolculuk yapılabilir: Benim bu mescidime Mescid-i Nebi’ye, Mescid-i Haram’a ve Mescid-i Aksa’ya.” (Müslim, Hac, 511)

Zi’l-Esâbi’ Sevbân b. Yemred (r.a.) dedi ki:

  1. Hadis: “Yâ Rasûlallah! Şayet biz senden sonraya kalıp sıkıntıya düşecek olursak bizim nereye gitmemizi emredersin?”

Efendimiz: “Sana Beyt-i Makdis’e gitmeni tavsiye ederim. Umulur ki Allah sana oradaki mescide gidip gelecek nesiller verir.” buyurdu. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 27/190)

  1. Hadis: Müminlerin annelerinden Hz. Meymune rivayet ediyor:

“Yâ Rasûlallah! Beyt-i Makdis’e gidip gitmeme hakkında bize ne buyurursunuz?” dedim.

Allah Rasûlü: “Orası haşr ve dirilişin gerçekleşeceği yerdir. Gidin ve orada namaz kılın! Çünkü orada kılınan bir vakit namaz, başka yerde kılınan bin vakit namaz gibidir” buyurdu.

Ben: “Peki oraya gidecek imkân bulamazsam ne dersiniz?” dedim.

Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

Kandillerini yakmak için zeytinyağı (yakıt) hediye gönderin. Kim bunu yaparsa oraya gitmiş ve namaz kılmış gibi olur. (İbn Mâce, İkâme, 196)

Hem Kur’an ayetlerinde hem de Hz. Peygamberin hadislerinde geçtiği için Kudüs, Müslümanlar için de kutsaldır ve 638 yılında Hz. Ömer tarafından fethedilmiştir.

Hz. Ömer, şehri fethettikten sonra ilk namazını Süleyman tapınağının kalıntıları üzerinde kılmıştır. Bugün Hz. Ömer’in namaz kıldığı yerde kıble mescidi vardır.

Hz. Ömer Kudüs’ü fethettiğinde bir ferman yayınlamıştır. Fermanda Kudüs için ‘’İlia’’ kelimesini kullanmıştır. İlia kelimesi Arapçaya Latince ‘’Aelia’’ kelimesinden geçmiştir. Aelia Capitolina ise Roma imparatoru Hadrianus döneminde Kudüs’e verilen isimdir.

Hz. Ömer sonrası Emeviler döneminde Kudüs’te önemli eserler inşa edilmiştir. Bunlardan en önemlileri Kubbetu’s Sahra ve kıble mescididir. Kubbetu’s Sahra, Hz. Muhammed’in miraca yükseldiği muallâk taşını çevrelediği için ayrı bir kutsallığı vardır ve çoğu insan tarafından Mescid-i Aksa olarak bilinmektedir. Gerçekte Mescid-i Aksa, Kubbetu’s Sahra’yı da içine alan 144 dönümlük bir alandır.

Şehre Arapça ‘’mübarek, bereketli’’ anlamına gelen Kudüs ismini verenler ise Abbasilerdir. Abbasi döneminde de Kudüs’te önemli eserler inşa edilmiş, Emeviler döneminde inşa edilen ve depremde yıkılan kıble mescidi yeniden inşa edilmiştir.

Kudüs 1099 yılında 1. Haçlı işgalli sonrası Haçlıların kontrolü altına girmiştir. 88 yıl sonra 1187 yılında Eyyubi sultanı Selahaddin Eyyubi tarafından tekrar fethedilerek İslam egemenliğine girmiştir.

Eyyubiler sonrası Memluklar ve Memluklar sonrası 1517 yılında Yavuz Sultan Selim’in fethiyle 1917 yılında Müslümanların egemenliğinde kalmıştır.

Bugünkü Kudüs surları ise Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılmıştır. Kanuni döneminde Mesih iddiaları artınca altın kapı önünde Müslüman Mezarlığı yapılmıştır. Çünkü Yahudi inancına göre Mesih, Hz Harun’un soyundan gelen bir Kohen olacaktır. Kohenlerin mezar üstünden geçmesi ise yasaktır.

Kudüs ayrıca Zeytindağında Selman-i Farisi ve Rabiatül Adeviye’nin mezarları yer aldığı için kutsaldır. Zeytindağı Müslümanlar için Hz. İsa’nın Allah katına yükseldiği yerdir. Bakara suresinin 157 ve 158. Ayetlerine göre Hz. İsa çarmıha gerilmemiş, Allah onu yanına almıştır.

Hristiyanlar için Kudüs’ün Önemi

Hristiyanlar için Kudüs’ün önemi Hz. İsa’nın Kudüs’te çarmıha gerilmiş olmasıdır.  Ayrıca Hristiyanlar için Kudüs, Hz. İsa’nın yeniden Dünya’ya inip cennetin krallığını kuracağı şehirdir.

İnanışa göre Hz. İsa, göğe yükseldiği zeytin dağına Mesih olarak inecek ve Kidron vadisini geçtikten sonra altın kapıdan Kudüs’e girecek ve Kudüs’te tahtını kurup cennetin krallığını ilan edecektir.

Hz. İsa Kudüs’ün 10 km güneyinde yer alan Beytüllahim’de dünyaya gelmiştir ve tebliğ faaliyetlerine Nasıra şehrinde başladıktan sonra Kudüs halkının daveti üzerine dişi bir eşek üzerinde Kudüs şehrine gelmiştir.

Matta İncilinin 21. Bölümünde Hz. İsa’nın Kudüs’e girişi şöyle anlatılmaktadır:

Kudüs’e yaklaşıp Zeytin dağının yamacında bulunan Beytfacı köyüne geldiklerinde İsa, öğrencilerinden ikisini şu sözlerle köye gönderdi: «Karşınızdaki köye gidin. Hemen orada bağlı bir dişi eşek ve yanında bir sıpa bulacaksınız. Onları çözüp bana getirin. 3Size bir şey diyen olursa, `Rab’bin bunlara ihtiyacı var, hemen geri gönderecek’ dersiniz.»

Bu olay, peygamber aracılığıyla bildirilen şu sözün yerine gelmesi için oldu:

 

«Siyon kızına deyin ki,`Bak, alçakgönüllü Kralın, bir eşeğe, evet bir sıpaya, bir eşek yavrusuna binmiş sana geliyor.’»

Öğrenciler gittiler, İsa’nın kendilerine buyurduğu gibi yaptılar. 7Eşekle sıpayı getirip üzerlerine giysilerini yaydılar, İsa da sıpanın üzerine bindi. 8Halkın büyük bir bölümü giysilerini yolun üzerine serdi. Bazıları da ağaçlardan dallar kesiyor, yola seriyorlardı. 9Önden giden ve arkadan gelen kalabalıklar şöyle bağırıyorlardı:

«Davut Oğluna hozana! Rab’bin adıyla gelene övgüler olsun, en yücelerde hozana!»

İsa Kudüs’e girdiği zaman bütün kent, «Bu kimdir?» diyerek çalkandı.

Kalabalıklar, «Bu, Celile’nin Nasıra kentinden İsa peygamber» diyordu.

İncil’de Hz. İsa’nın havarilerine Kudüs şehrinin yıkılacağını söylediği de anlatılmaktır. Bu yüzden Ortodoks Yahudilik inancına göre 3. Yahudi tapınağını inşa edebilecek tek kişi Mesih’tir. Marko incilinin 13. Bölümünde Hz. İsa Kudüs’te taş üstünde taş kalmayacağını şöyle açıklamıştır:

İsa tapınaktan çıkarken öğrencilerinden biri O’na, “Öğretmenim” dedi, “Şu güzel taşlara, şu görkemli yapılara bak!”

İsa ona, “Bu büyük yapıları görüyor musun? Burada taş üstünde taş kalmayacak, hepsi yıkılacak!” dedi.

İsa, Zeytin Dağı’nda, tapınağın karşısında otururken Petrus, Yakup, Yuhanna ve Andreas özel olarak kendisine şunu sordular: “Söyle bize, bu dediklerin ne zaman olacak, bütün bunların gerçekleşmek üzere olduğunu gösteren belirti ne olacak?

İsa onlara anlatmaya başladı: “Sakın kimse sizi saptırmasın” dedi. “Birçokları, ‘Ben O’yum’ diyerek benim adımla gelip birçok kişiyi saptıracaklar. Savaş gürültüleri, savaş haberleri duyunca korkmayın. Bunların olması gerek, ama bu daha son demek değildir. 8Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak; yer yer depremler, kıtlıklar olacak

Tarihsel olarak Kudüs’ü bir Hristiyan şehrine çeviren kişi ise Roma imparatoru 1. Konstantin’in annesi Aziz Helena’dır. 326 yılında Kudüs yolculuğuna çıkan Helena, Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği yer olan Golgota tepelerinin üstüne kutsal kabir kilisesini inşa ettirmiştir.

Hristiyan inancına göre Hz. İsa, kutsal kabir kilisesinin olduğu yerde çarmıha gerilmiş, daha sonra cesedi bir tahta üzerine yatırılarak yıkanmış ve buraya gömülmüştür. Hz. İsa’nın çarmıha gerildikten sonra cesedinin yatırıldığına inanılan tahtaya bugün Hristiyanlar, ellerini, yüzlerini sürerek kutsandıklarına inanmaktadırlar.

Hristiyanlara göre kutsal kabir kilisesine gömüldükten 3 gün sonra dirilmiş ve 40 gün boyunca havarilerinin arasında yaşadıktan sonra Zeytindağına gelerek göğe yükselmiştir. Bu yüzden kutsal kabir kilisesinin diğer adı diriliş kilisesidir.

Hristiyanlara göre Kudüs’te kutsal olan diğer yer ise çile yoludur. Çile yolunun Latince ismi ‘’Via Dolarosa’dır. İnanışa göre Hz. İsa, çarmıhını sırtına yükleyerek bu yoldan yürümüş ve kutsal kabir kilisesinin olduğu yere geldiğinde çarmıha gerilmiştir. Çile yolu 14 istasyondan meydana gelmektedir.

Hristiyanlar için diğer kutsal mekân ise Hz. İsa’nın 12 havarisiyle son akşam yemeğini yediği kilisedir. Kilise, Hz. Davud’un mezarıyla aynı yerde yer almaktadır.

İnanışa göre Hz. İsa son akşam yemeğinde havarilerine ekmek ve şarap ikram etmiştir. Luka incilinin 22. Bölümünün 19. Ve 20. Ayetlerinde Hz. İsa’nın son akşam yemeği şöyle anlatılmaktadır:

Sonra eline ekmek aldı, şükredip ekmeği böldü ve onlara verdi. “Bu sizin uğrunuza feda edilen bedenimdir. Beni anmak için böyle yapın” dedi. Aynı şekilde, yemekten sonra kâseyi alıp şöyle dedi: “Bu kâse, sizin uğrunuza akıtılan kanımla gerçekleşen yeni antlaşmadır.

Bugün Hristiyanların kiliselerde şarap ve ekmek ayini yapmasının nedeni budur. Hem Hz. İsa’yı anmak hem de İsa’nın kendini feda etmesini hatırlamak için ekmek ve şarap ayini yaparlar.

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.