KAPUTÜLASYONLAR T.C. TARİHİNDE BİR İLK

ABONE OL
14:20 - 29/11/2020 14:20
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Önce sözcüğün sözlükteki anlamına bakalım.

Sonra kısa bir tarihçesine göz atalım.

Sözlük; kaputülasyon için baş eğmek, teslim olmak diyor.

Ayrıcalık anlamına gelen kapitülasyon; salt, bir ülkenin başka bir ülkeye tanıdığı ekonomik ayrıcalıkları kapsamaz, yönetim ve eğitim alanını da kapsar. Bağımsız bir ülkenin yabancılarına ayrıcalık olarak verdiği kaputülasyonlar, ülkenin kendi vatandaşları açısından son derece kötüdür.

Osmanlının Fransızlara verdiği kapitülasyonlar; din özgürlüğünü, vergi dışında kalmayı, kendi okullarını açma ve gezi özgürlüğü gibi ayrıcalıkları da kapsıyordu.

Kanuni, Fransa Kralı Fransuva’nın kendisinden Şarlken’e karşı yardım istemesi üzerine 1535 yılında Macaristan’a sefer düzenler ve Fransuva’yı Şarlken’in elinden kurtarır.

İki devletin bu yakınlaşması Osmanlı Devleti’nin Fransa’ya kapitülasyon denilen ekonomik ve yasal alanda ayrıcalıklar tanımasıyla daha da artar.

Bu yakınlaşmanın sonucunda şu konularda anlaşma yapılır:

  • Her iki ülke gemileri karşılıklı olarak ticaret yapmakta serbest olacaktır.
  • Fransızların aralarındaki yasal anlaşmazlıklara İstanbul’a gelecek olan Fransız yargıçlar
    bakacaktır.
  • Türk tüccarlar da Fransa’da aynı haklardan yararlanacaktır.
  • Bu antlaşma, hükümdarların hayatta kaldığı sürede geçerli olacaktır.

Osmanlının amacı; verdiği kapitülasyonlarla coğrafi keşiflerin etkisi ile zayıflayan Akdeniz ticaretini canlandırmak ve Avrupa’nın siyasi birliğini parçalamaktır. Verilen kapitülasyonlar dönemi içerisinde kısmen amacına ulaşsa da Akdeniz ticaretinde istenilen canlanma sağlanamamıştır.

Şimdi biz; Katar’a sağladığımız kaputülasyonlarla geleceğimizi satıyoruz bu el kadar emirliğe.

Sıra ülkenin tapusunun bu el kadar emirliğe verilmesine (mi) geldi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hediye diyerek (!) verilen 500 milyon dolarlık uçak ve 53 atın karşılığı olarak Katar’a, bu zamana kadar, Türkiye’den bankalardan yalılara birçok yer satıldı.

En son Türkiye Varlık Fonu’nun elinde bulunan Borsa İstanbul’un yüzde 10’luk payının Katar Yatırım Otoritesi’ne (QIA) satılmasına tanık olduk.

Katar Emiri El Sani’nin annesi Şeyha Moza’nın Kanal İstanbul güzergahında 44 dönüm arazisi bulunduğunu Sağır Sultan bile duydu.

El Sani’nin, Türkiye’ye Mart 2015’te yaptığı ziyarette ikinci eşi, evet; yanlış okumadınız, ikinci eşi Sheikha Anoud bin Mana al-Hajr, İstanbul Boğazı’ndaki Erbilgin Yalısı’nı beğenir.

Lafı mı olur?

Kölen olsun!

Emir’de para eşşek yüküyle, yalıyı 100 milyon Euro’ya alıp eşine hediye eder.

Yeter mi?

Yetmez!

Yetmemiş olacak ki; gelsin;

  • Tank Palet fabrikası,
  • Borsa İstanbul’un yüzde 10’u,
  • Katar devletine ait şirkete Ataköy’de (Sea Pearl) 125 dönüm arazi,
  • Katarlı Bein Media Grubu’na, dijital TV platformu Digitürk, ihalesiz,
  • Finansbank,
  • Abank,
  • İstanbul’un en pahalı yalısı,
  • Bunlar da kesmeyince; 2015 yılında İstinye Bayırı Caddesi’nin adının, Katar Caddesi yapılması.
  • Katar Emirinin annesi Şeyha Moza’nın ortak olduğu şirkete, Kanal İstanbul manzaralı 45 dönüm arazi,
  • Katar devletinin gayrimenkul şirketine, Fatih’teki Süleymaniye Yenileme Alanı Projesi.

Erol Mütercimler diyor ki; “Katar’ın bu işlemlerini Katar Varlık Fonu yönetiyor. Bu fonun yönetim kurulu üylerin de biri, dünyanın en zenginleri arasında olan bir İngiliz aile Rothschild.

Bu durumda ortaya bir komplo teorisi de atıyor ve diyor ki;

“Türkiye Katar’a değil, İngiltere’ye satılıyor.”

Sözün özü: “Memleket dahilinde iktidara sahip olanlar; kendi şahsî menfaatlerini müstevlîlerin siyasî emelleriyle tevhîd ediyorlar.”

Gaflettir! Dal’alettir ve hatta ihanettir. Vatana ihanet!

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.