KAPİTALİZMİN TAŞERONLARI (2) TÜRKİYE VE SİYASAL İSLAM

ABONE OL
11:27 - 23/10/2020 11:27
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best
TÜRKİYE VE SİYASAL İSLAM   

Sömürgeci Kapitalizmin kuramcıları, yeni sömürgeci dünya düzeninin kendi taşeronlarını atarken sömürecekleri ülkeleri ve sömürüye engel ülkeleri de mercek altına aldılar…

Atatürk’ün ölümünden sonra özellikle 1950’den beri çoğunlukla ABD ve Kapitalizmin desteklediği iktidarlara, 12 Mart ve 12 Eylül gibi darbelere rağmen ne Laik Cumhuriyeti ne de Atatürk’e bağlılığı yok edemediler. Halkın yüzde doksanı kurucu liderlerine bağlıydılar.

Siyasal İslamcıların önünü 12 Eylül Darbecileri açmıştır.

İslam Ülkeleri yanında, diğer birçok ülkelerin model ülke olarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin laik yapısını ve model lider olarak da Atatürk’ü model lider olarak almaları rastlantı değildi.

Dünyada emperyalizmin hem askeri hem de ekonomik gücünü çok zor koşullara rağmen yenen ilk ordu olma onurunu taşıyan Kuvayı Milliye Ordusu ve o ordunun lideri Mustafa Kemal olmuştu.

Üstelik savaşı, Büyük Millet Meclisi ile yönetmiş ve kazanmıştı.

Emperyalizm; ‘’Sovyetlerin Lenin’i terk edişlerinden daha hızlı bir biçimde Türklerin Atatürk’ü terk etmesini’’ Erdoğan ve AKP iktidarı ile başaracakları yanılgısına düştüler.

Onların anlamadığı; Lenin’inin hazırlanıp başlatılmış bir başkaldırının başına dışarıdan gelip geçmesiydi.

Halbuki Atatürk, emperyalizme karşı silahı alınmış, tersanelerine girilmiş, askerleri terhis edilmiş bir halkın önüne geçerek, savaş meydanlarında işgalcilere ve onun silahlı güçlerine karşı canını ortaya koyarak emsalsiz bir savaşı halkla birlikte söke söke kazanmış bir ulusun  Atasıdır.

Yıllar sonra Çin, Hindistan, Pakistan, Küba ve Kuzey Afrika ülkeleri Atatürk’ü örnek lider, ümmet cemaatinden, özgür bireylerden oluşan Laik, Türkiye Cumhuriyeti’ni örnek ülke olarak aldılar.

Nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan bir ülkenin, laikliği, demokrasinin olmazsa olmazı sayması bilimde, sanatta, kültürde ve ekonomide saygın bir ülke olması İslam ülkelerine de örnek model oldu.

O nedenle, Laik, demokrat Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk, yok edilmeliydi.

Sovyetlerin dağılmasından sonra-kendilerinin yarattığı- TALİBAN İSLAMI yeni bir öcü, yeni bir düşmanmış gibi göstererek Büyük Ortadoğu Projesini uygulama ve uygulatma sürecini başlattılar.

Pentagon ve CIA’nın, derin devlet kuramcıları ve elemanları; Samuel Huntington, Graham Fuller, Morton Abromowitz Türkiye’de kurulacak rejimin ön çalışmasını başlattılar.

Ortak hedef: ‘’Türkiye’nin, Laiklikten ve Atatürk’ten vazgeçirilmesi!’’ İdi.

Bu hedefe ulaşmak için, Türkiye’de bir SİYASAL İSLAM PARTİSİ tek başına İKTİDARA getirilmeliydi.

Ecevit, ABD’ye ve Avrupa’ya rağmen Kıbrıs’a müdahale etmesi, Çiğli Havaalanını kapatması, haşhaş üretimini ABD’nin tehditlerine rağmen serbest bırakması nedeniyle kara listeye alınmıştı.

Ecevit’e arkasında CIA’nın olduğu bilinen, üç kez suikast girişiminde bulunulmuştu.

Erbakan Siyasal İslamcı siyasetçi olmasına rağmen ABD’ye karşıydı.

Abdullah Gül, dil bilen, eğitimli, İsrail ile ilişkileri iyi olan, yenilikçi hareketin lideri görülüyordu.

1999 Yılında İran’da MOSSAD adına casusluk yapan 13 kişinin İsrail’e iadesinde arabuluculuk yapmış, RP içinde– Erdoğan, yasaklı olduğu için-Recai Kutan’ın karşısına Abdullah Gül çıkarılmıştı.

Müslüman İş Adamları Derneği (MÜSİAD), Erbakan’ı terk ederek ABD çizgisini seçerken, Yenilikçi hareketin en önemli destekçileri ise İngiltere, ABD diplomatları ve CIA üst düzey kuramcılarıydı.

‘’Yeni Türkiye’’ vurgusu yerli değildi. (Graham FULLER doksanlı yıllarda makalesinde vurgulamıştı)

Erdoğan, Graham Fuller, Morton Abromowitz ve ABD Konsoloslarıyla Yeni Türkiye Başbakanlığı için hazırlanmış, daha milletvekili bile olmamışken Beyaz Sarayda kabul edilerek icazet verilmişti.

Peşinden CHP Genel Başkanı Deniz Baykal Beyaz Saray’a kabul edilmiş bir projenin parçası olmuştu.

Bu iki liderin görüşmesine Türkiye tarafından devlet yetkilileri alınmamış, protokol sadece ABD yetkililerince tutulmuştu.

Erdoğan’ın sayısız Beyaz Saray ziyaretlerinde de Türkiye Devlet temsilcileri alınmamıştı.

Bazı dışişleri yetkilileri, Türkiye’de iki Partili bir mecliste AKP ve CHP’nin olması planı üzerinde durulurken, Baykal İçin Cumhurbaşkanı Necdet Sezer’den sonra Cumhurbaşkanlığı sözü verildi.

(Erdoğan’ın 4 yıllık Üniversite diploması olmadığı için Abdullah Gül aday gösterildi)

TUSİAT, MÜSİAD Erdoğan üzerinde anlaşırken, Rahmi Koç; ‘’Erdoğan’ın bir milyar doları olduğu’’

İddiasını Erdoğan hiç unutmadı.

ABD’deki Yahudi kuruluşların da desteğini alan Erdoğan’a başbakan olduktan sonra ‘’Yahudiliğe en iyi hizmet’’ ödülü alan ilk Türk siyasetçisi olmuştu.

Basın işlerini Ruşen Çakır götürüyordu. İsrail iyi bir çöpçatan olduğunu kanıtlamıştı.

Eski Marksist, yeni liberal çizgiye iniş yapan; Hasan Cemal, Ahmet Altan, Mehmet Altan, Murat Belge, Baskın Oran, Mehmet Barlas, Hadi Uluengin, Şahin Alpay gibi daha niceleri Siyasal İslam’ın çanağına banarken, Ertuğrul Özkök, pahalı şarabını içerken biat etmenin faziletlerini yazıyordu.

Almanya’da SPD Başbakanı Schröder, Yeşillerden Cem Özdemir Erdoğan’ın Avrupa destekçileriydi.

AB-İngiltere-ABD; HAMAS-Müslüman Kardeşler ve Taliban’ı kullanırken

Rusya-ÇİN; BAAS rejimleri yanında yer aldılar.

Böylece Müslüman- Müslümanı katlederken iki taraf aynı sloganı atıyorlardı:

Allahüekber!

 YILDIZ AKALIN

 

 

 

 

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.