KANADA´DA YAŞAM VE SPOR´A KISA BAKIŞ (1)

ABONE OL
00:09 - 22/06/2022 00:09
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Ulaşaması çok zor olan her şey hep ilgi çekmiştir ve hele uzak  olan bu yerlerin başkaları tarafından anlatılması daha da ilgi çekicidir! 2019 yılında gitmeyi planladığım ancak tüm dünyayı olumsuz etkileyen ve sarsan Covit 19 virusü nedeniyle gidemediğim Kanada seyahatimi bu yıl 2022 Mayıs ayının ortalarında hayata geçirdiğim için son derece mutluyum.

Uzun süredir merak ettiğim bu ülke, merakımın yanı sıra, benim için gizem dolu olması kuşkusuz bir ayrıcalık taşıyordu. Şeffaflık, bireysel ve ekonomik özgürlükler, yaşam kalitesi ve eğitimde dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olması, çok eski bir tarihi olmasada, çok farklı bir dünya, farklı bir kültür, ve muhteşem bir doğaya sahip olması beni bu ülkeyi ziyaret etmeye çeken önemli nedenler olarak sayabilirim.

Ancak bunların yanı sıra;  buraya gelmemin altında yatan başka birkaç neden daha vardı! Bunların başında, uzun yıllar Ankarada yüksek öğrenimim esnasında tanıştığımız ve daha sonra Cimnastik federasyonunda birlikte antrenörlük ve hakemlik yaptığım, eski bir dağcı ve kayakçı dostum Mehmet Ali Can’nın bu ülkede yaşıyor olması ve yıllardır benim bu ülkeyi ziyaret amacıylada olsa gelip görmem için ısrarı, yine otuz yıl önce İstanbuldan İzmire bir Otobüs seyahatinde tesadüfen tanıştıgım, Türk asıllı Kanadalı bir ailenin tüm gece boyunca onların kırık türkçeleri ve benim kötü ingilizcemle Kanada-Türkiye hakkında yaptığımız uzun sohbetin etkisi de çok büyüktü!

İşte Kanada’da yaşam koşullarını, muhteşem doğasını yakından görebilme merakı,  kuşkusuz son günlerde esas ev sahibi olan ‘’First Nation’’ yani ülkenin esas ev sahibi yerlilere yaptıkları acımasız soykırıma ilişkin dedikoduların artması ve bu konu hakkında da bilgilenmek, bu ülkeye gelmemi daha da çok tetikleyen nedenler arasında sayılabilir.

Kanada; Kuzey Amerika’da on eyalet ve üç bölgeden oluşan dünyanın en büyük ülkelerinden biridir. Büyük Okyanus‘tan Atlas Okyanusu‘na ve kuzeyde Atlantik Okyanusu‘na kadar 9,98 milyon km²’lik bir alana sahip olan bu ülkenin, bu özelliğiyle yüzölçümü bakımından dünyanın Rusya‘dan sonra en büyük 2. Ülkesi ünvanına sahiptir.

Kanada’nın topraklarının çoğunlukla ormanlar ve bunun yanı sıra Dünyanın en uzun ve yüksek dağlarından olan  (Rocky Dağları) Rocky Maunten’daki tundra bitki örtüsü hakimdir. Nüfusun beşte dördü güney sınırına yakın yerlerde yaşamaktadır, başkenti Ottawadır; en büyük üç şehri ise; Toronto, Montreal ve  Vancouver‘dir. Kanada; ‘’First Nation’’ yani Kızılderililerin binlerce yıldır yaşadığı bir alan iken, 16. yüzyıldan itibaren İngiliz ve Fransız keşif seferleri sonucunda Atlantik kıyısında ilk koloniler kurulmaya başlanması sonucunda değişime başlamıştır. Ne varki Avrupadaki birçok savaşın ardından Fransa İngiltere ile anlaşarak 1763 yılında Kuzey Amerika’daki sömürgelerinin neredeyse tümünü terketmiştir. Bu bağlamda Kanada o günlerden itibaren adeta ingilizlere bağımlı bir şekilde yönetildiğini bu günlerde dahi görebilmek mümkündür. Bu bağımlılıgı British Colombia Eyaletinin başkenti Viktoria’da daha rahat  görebilirsiniz.

Kanada dünyanın en eğitimli ülkesidir, Kanadalı yetişkinlerin yüzde 51’i en az bir lisans düzeyinde kolej ya da üniversite derecesinde eğitime sahiptir. Bundan dolayı ülke yetişkinlerin yükseköğretim düzeyinde eğitim alması bakımından dünya genelinde birinci sıradadır. Kanada gayri safi yurt içi hasılasının (GDP) %5.3’ünü eğitime harcar. Ülke yatırımını ağırlıklı olarak yükseköğretime yapar (öğrenci başına 20.000 ABD dolarından daha fazla). (2014 itibarıyla), yaşları 25’ten 64’e kadar olan yetişkinlerin yüzde 89’u lise derecesine eşdeğer bir eğitime sahiptir.

Kanada’da, diğer çoğu Amerika ülkelerinde olduğu gibi, en yaygın din Hristiyanlıktır. En yaygın mezhep, KatoliktirKatolikler nüfusun %42’sini oluştururlar. İkinci sırada, %30’luk oran ile Protestanlar gelir. Buna karşılık, Kanada nüfusunun %23.9’u ise, herhangi bir dine inanmamaktadır. Kanada’nın iki resmî dili  İngilizce ve Fransızcadır.

Son yıllarda Kanada ABD’ye göre sol görüşe daha yakın bir toplum olarak düşünülmekteyse de Ocak 2006’daki seçimlerde ABD yanlısı Muhafazakâr Parti başarılı olmuş, ancak aldıkları oylar sadece azınlık hükûmeti kurmaya yeterli olmuştur. 4 Kasım 2015’te Liberal Partili Justin Trudeau başbakan olarak göreve başlamıştır. Devletin yargı erki federal ve eyalet düzeyinde çeşitli mahkemelerden oluşur. Hem federal hem de eyalet mahkemelerinin kararları Yüksek Mahkeme’de temyiz edilebilir.

Resmi diller dışında konuşulan dillerin de Kanada’da önemi vardır, 5,470,820 kişi ana dil olarak resmi diller dışında bir dil beyan etmişti (Bu istatistikler birden fazla ana dil beyan edenleri de içermektedir). En önemli resmî olmayan diller: Çince (853,745) özellikle Kanton lehçesi (322,315) ve İtalyanca (469,485). Kanada’da yerli dillerini konuşan çok sayıda insan yaşamaktadır ancak bunların birkaçı dışında çoğu azalmaktadır. Bunlardan en önemli olanları Krice (72,885); İnuktitut (29,010) ve Ojibwe dili’dir (Cree ile birlikte toplam 150,000).

Ucsuz bucaksız deniz göl ve nehirleri, dağları, ormanları ve 800 yıllık kocaman ağaçları muhteşem! Görmeye değer ve insana iyiki gelip görmüşüm dedirtiyor! Ne varki böylesine muhteşem bir ülkenin kendi topraklarında yerlilere yapılanları duyunca insanın tüyleri ürperiyor ve bazen eğitimin kültürün bazen hiç işe yaramadığını düşünüyorsunuz!

Kanada’da işgalciler oluşturmak istedikleri “saf medeniyet” adına, “çok kültürlülüğün” avantajlarından yararlanmak dururken yerli çocukları kendi kültürlerinden uzaklaştırmak için “vahşi” ailelerinden zorla kopardılar. O çocukların çoğu alıkonuldukları okullardan bir daha asla kurtulup ailelerine geri dönemedi. Burada öğretmenlik yapan bir aile ile yaptığım görüşmede; Bu yatılı okulların olagan üstü kötü koşulları vardı ve çocuklar buralarda taciz edildiler, işkence gördüler, kaçmayı deneyenlerde nehirlerde boğuldular ya da soğuktan donarak öldüler. 

Yerli çocuk mezarlarının ortaya çıkması da başta İngiltere olmak üzere eski kıta Avrupa’da sömürgelere sahip ülkelerin sömürdükleri ülke halklarına karşı tutumlarından bağımsız değil.  Yerlilere (Kızılderili gibi son derece ırkçı tanımlamadan da kurtulmak lazım artık) yönelik asimile ya da yok etme politikalarının Kanada’da da olması batıya özgü bu tutumun yaygınlığını da gösterir. Avrupa (ya da batı) sadece coğrafi değil kültürel bir tanımlamadır. Batının kanlı sömürgeci tarihi Kanada’nın da tarihidir.

Bu okulların başta yerlileri asimile etme olmak üzere çok amaçlı işlevi vardı. Asimileden kasıt da öncelikle onları Hıristiyanlaştırmak elbette. Kanada’nın ilk Başbakanı, bu uğursuz “sistemin” de mimarlarından Sir John A. Macdonald 1883’te parlamentoda bu okul sistemini savunurken bunu açıkça söylemişti: “Yerli çocuklar normal okullarda okuma yazmayı öğrenseler de anne babalarıyla beraber yaşadıkları için alışkanlıkları, düşünce tarzları yerli yerinde kalıyor”.

Yerli çocukların Kanada’nın “modernizm”ine uygun eğitim almalarını sağlamak amacıyla ülkenin çeşitli bölgelerinde 130’dan fazla yatılı okul kuruldu. Herhalde yapılanın uygunsuzluğunu anlayacak az da olsa bir vicdan sızısı çekmiş olmalı ki, bu Mac donald denen zatın bir de itirafı var: Bana bu okulların açılması için çok baskı yapıldı. Baskı yapanlar, yani koskoca Başbakana istediklerini yaptıranlar elbette büyük toprak sahipleri olmalı. Emek üretim sürecinde emeklerini sömürdükleri işçilerin “yerli kalmalarından” rahatsız olmuş egemenlerdi yani. Bu egemenlerin amaçları için çalışanlar arasında Duncan Campbell Scott adı çok dikkat çekicidir. Bu kişi bürokrattı, dahası şairdi, müzisyendi. İnce uğraşılarla uğraşıyordu 1862-1947 yılları arasında yaşayan bu adam tüm ömrünü Kanada’yı, kendi ifadesiyle, “yerli sorunundan kurtarmaya” adamış bir ırkçı fanatikti. Hala bu zatın şiirleri okunuyorsa büyük ayıp tabii ki!

Sonuç olarakta, 150 bin yerli çocuk ailelerinden zorla koparılıp, kendi dillerini konuşma yasağı başta olmak üzere geleneklerini de unutacakları yasaklarla dolu okullara yollandı. Kanada Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu’nun (2008’de kurulmuştur) araştırmaları sonucu bu çocukların çoğu fiziksel şiddete, cinsel istismara uğradıkları saptandı. 1800’lerde kurulan bu okullar,1970’lerde yavaş yavaş kapanmaya başladı ama en son okulu 1990’larda kapattılar.

Asırlar önce değil dün kadar yakın bir zaman dilinde bu trajedi ülkede yaşanıyordu. Modern(!) dünyada, modern(!) zamanlarda yani. Söz konusu Komisyon 2015’de, bu vahşetin “Kültürel Soykırım”ı andırdığını açıkladı. Son derece nazik bir açıklama, ya kültürel soykırımdır ya da değildir, ne demek “andırmak”? Bu okulların en büyüğü olan, 1890’dan 1969’a kadar Oblates of Mary Immaculate adını taşıyan bir Katolik grubun yönettiği Kamploops Yerli Konut Okulu’nun arazisinde taşlarında herhangi bir bilginin olmadığı 215 mezar ortaya çıkardılar. Bir başka okul olan yine aynı Katolik grubun yönettiği Marieval Yerli Konut Okulu’nun zemininde de 751 mezar kalıntıları bulundu. Bu okul 1890’larda Katolik misyonerler tarafından kurulmuş bir okuldur. Kanada Federal Hükümeti 1901’de finanse etmiş, 1969’da da yönetimini tamamen üstlenmiş. 1990’da kapatılıncaya kadar bir yerli topluluk tarafından yönetiliyordu bu okul. Böylece Kanada’nın kirli tarihi ortalığa saçılarak: Kilisenin soykırımı yaptığıyla sonuçlanmıştır.

Burada yaşanmış olan bu durum ne yazık ki! bizlere insanlık tarihinin ta o günlerden beri sömürücülük ve dolayısı ile kapitalizmin ne şekilde rol üstlendiğinin bir göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Kısacası güçlü olanlar tarihin her döneminde güçsüz olanları kendi hegemonyası altına alıp, onların emeklerini kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaktadırlar.

Yazımın devamı haftaya Kanadada spor ve dolayısı ile en popüler spor dallarının yanı sıra Kanadanın dünya sporundaki yerine ilişkin olacaktır!

Haftaya görüşmek üzere en içten saygılarımla sevgiyle kalın…….

Prof. Dr. Seyhan HASIRCI

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.