İZİNE GİTMEK, ÜLKEYE SOKULMAMAK VE ORDA TUTUKLANMAK

ABONE OL
11:46 - 23/10/2020 11:46
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

İZİNE GİTMEK, ÜLKEYE SOKULMAMAK VE ORDA TUTUKLANMAK

Son üç yıldır Muhalifler üzerine baskılarını artıran AKP Hükümeti Türkiye’deki muhaliflerin yanı sıra dışarıya da el attı.

İfade özgürlüğü üzerindeki baskı ve sınırlamalar, tutuklamalar Türkiye sınırlarını artık çoktan aştı.

Önce çifte vatandaşlığı bulunan die Welt Gazetesinin Türkiye Muhabiri Deniz Yüceli tutuklatıp, bir yıl iddianamesiz hapis yatırdılar daha sonra yine Almanya’da yaşayan Gazeteci- Çevirmen Meşale Tolun’u içeri aldılar.

Aylarca hapis yattıktan sonra salıverdiler ama Türkiye’den çıkış yasağıyla Toluy`u keyfi biçimde Türkiye’de tuttular. Daha dün yeni yurtdışına çıkış yasağı kalktı ama Deniz Yücel gibi davası sürecek.

Yine İnterpol aracılığıyla İspanya’da AKP Hükümetinin başvurusuyla uzun yıllardır İsveç’te yaşayan Gazeteci Hamza Yalçın ve Almanya’da yaşayan Yazar Doğan Akhanlı`yı tutuklattılar.

Bu sürgünde yaşanmaya zorlanan her iki ilerici, sosyalist aydınımız binbir zorlukla Almanya ve İsveç’in devletler düzeyindeki ve kamuoyunun baskıları üzerine aylar sonra özgürlüklerine kavuştular.

Ama yine Almanya’nın Tübingen şehrinden İspanya`ya giden Antepli eski Filozof öğretmeni Almanya’da Otobüs şoförlüğü yapan birini tutuklattılar. Bu insanımızın Ailesi Almanya’ya dönmüş kendisi hala İspanya’da hapis.

Daha sonra Soest-Werl bölgesinden iki Alevi genç, Remscheid`ten bir sosyal danışman-gazeteci, Berlin’den bir Kürt Sanatçı bayanı Edirne’de, Münih’ten bir Alevi Kültür Merkezi yöneticisi Ressam Aktvist ve Antalya’da bir karı kocayı son olaraktan Hamburg’da taksi işleten bir vatandaşı izinde memleketi Elâzığ- Karakoçan`da tutukladılar.

Bu mağdur insanlarımızın başına gelenler Alman yazılı ve görüntülü medyasında die Welt, Spiegel, Focus, FAZ, Frankfurtter Rundschau, Bild Gazetelerinde, ARD, ZDF, WDR TV gibi önemli Kanallarda haber olup yer buluyor.

Havalimanlarında, sınır kapılarında alıkonulan geri çevrilen Avrupa’da yaşayan Türkiyelilerle ilgili bu haberleri endişeli biçimde devamlı okuyor, izliyoruz. Bu durum yıl boyu ağır çalışan, yıpranan izinde Türkiye’ye gidip dinlenmek, akrabalarıyla özlem gidermek isteyen diğer insanları son derece tedirgin ediyor.
Çoğu böyle bir haksızlıkla karşılaşmamak, stres yaşamamak için başka ülkelere yöneliyor ya da burada kalıyorlar.

Alman pasaportlu kendi yurttaşına ya da direkt T.C vatandaşlığına sahiplere uygulanan bu tip muameleler kesinlikle antidemokratiktir, hukuk dışıdır. Bu insanları alıkoyanlar, tutuklayanlar suç işliyorlar. Çünkü bireyin anayasada yazılı olan özgür seyahat hakkı gasp edilmektedir.

Bu konuda çok mağdur insan var bunların çok azı ya da bazıları medyaya, kamuoyuna yansıyor.

Suçları ney bu insanların biliyor musunuz? : Sosyal medyada bir iletiyi, bilgiyi paylaşmak ya da ‘’ her şeyi doğru yaptıklarına inanan AKP icraatlarını’’, Bakanları, CB Erdoğan’ı eleştirmek, ya da AKP karşıtı Almanya’da, Avrupa’da kamuya açık bir protesto gösterisine, cenazelere katılmak.

Hakaret içermeyen bir bilginin paylaşılması ya da seviyeli bir yorumun, eleştirinin neresi yanlış olabilir?

Bu nedenlerle insanlar nasıl hapse tıkılır, İddianamesiz aylarca nasıl hapis yatarlar?

Akıl alacak gibi değil.

Tüm bunlarla yurt dışında yaşayan muhalif insanlarda korkutulmak, sindirilmek istenmektedir.

Bunlar ama geri teper. İnsanlara terör propagandası yapıyorlar gibi klasik suçlamalar yapılıyor.

İnsan küçük bir iletiyle nasıl Terörist olur? Burada her gün Başbakan Merkel’le dalga geçiliyor TV da radyoda Skeçler yapılıyor, Karikatürler çiziliyor. Bayan Merkel bunlara gülüp geçiyor.

İnsanların birbirini katletmesini, kan dökülmesini istememek. Barış istemenin neresi suçtur?

Tutuklanan, alıkonanlarında ezici bir çoğunluğu mağdur olan, dışlanan, ayrımcılığa uğrayan Alevi, Kürt, Solcu, Sosyalist ya da Sosyal Demokrat insanlar.

Ya Tuncelili, Erzincanlı ya Diyarbakırlı ya Maraşlı ya da Erdoğan’a oy vermeyen coğrafyaların insanları.

Bu da tesadüf olamaz diye düşünüyorum.

Remscheid şehrinden ağır Kanser hastası Annesinin Türkiye’deki akrabalarıyla vedalaşması için Annesine refakat eden Remscheidli bir genç insan Türkiye’de nasıl tutuklanır, ölümcül hasta bir kadın orda oğlundan nasıl koparılır, Almanya’ya tek başına nasıl geri yollanır?

Bu hangi vicdana sığar? Biraz merhamet beyler.
Bu konu yavaş yavaş Almanya’nın gündemine oturuyor. Mağdurlar hem Türkiye’de hem burada yani Almanya’da bu haksız uygulamalar nedeniyle artık davalar açıyor, hukuk yoluna gidiyorlar.

Türkiye’nin bu nedenle yine başı ağrıyacak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde davalar kaybedip tazminatlara mahkûm olacak, İmajı zedelenecek gibi görünüyor.

Bu yanlış yoldan bir an evvel dönülmelidir. Mağdur insanlarımız konunun Türkiye’de de kamuoyuna taşınması ve dayanışma için buradan Türkiye’deki Siyasi partilere, Sivil Toplum kuruluşlarına, Hukukçulara, Medyaya açık çağrıda bulunuyor, destek istiyorlar.

Almanya’da yaşayan Mağdur Türkiyeli insanlar ” Böyle bir baskıyı 12 Eylül faşist Evren Cuntası döneminde bile yaşamadıklarını ifade ediyorlar. Bu hapisler, tutuklamalar ve geri göndermelerle birlikte yaşam, demokrasi ve özgürlükte yok edilmektedir. Her şeye rağmen ülkemizi seviyoruz ısrarla savaş yerine barışı, birlikte yaşamı, ortak vatanı, geldiğimiz baba ocaklarını topraklarımızı   savunmaya devam edeceğiz” diyorlar.

Değerli okurlarımız, demokrat yurtsever dostlar şu an Türkiye özellikle muhalifler açısından çok sıkıntılı bir dönemden geçiyor. Anlamsız bir kutuplaşma, muhalifler ve eleştirel medya, gazeteciler, sanatçılar üzerinde acımasız bir baskı var.

Demokrasilerde eleştiri çok normal bir enstrüman, araçtır. Yeter ki yapıcı ve seviyeli olsun.

Her kavganın, mücadelenin, eleştirinin, itirazın   temelinde hak gaspı vardır.

Ne perfekt kusursuz politikacı ne de devlet vardır.

Tanınmış Yunanlı Filozof Aristo derki ” Zaman akan bir Nehir gibidir. O önünden akıp gittiğinde onu tekrar geri çevirme şansında yoktur”. Hayat önümüzden akıp gidiyor. Yaşama bir kez geliyoruz. Nedir bu farklı düşünene yapılan zulm, baskı ve ayrımcılık?

Farklı görüşlerimize, etnik kökenimize, inancımıza, geleneklerimize rağmen Zamanın anlamını kavrayıp barış içinde birlikte öyle yaşamalı, ülkeyi öyle yönetmeliyiz.

Bu duygularla kutlayanlara mutlu, huzurlu, sevgi ve barış dolu bir Kurban Bayramı diliyorum.

Mehmet Tanlı

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.