İSTENMESİ GEREKEN NEDİR?

ABONE OL
22:21 - 07/01/2023 22:21
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

A=  ÇAĞDAŞ, PARLAMENTER, ANAYASAL, GÜÇLER AYRIMINA DAYALI gerçek bir demokrasiyi istemek yerine “farklı tanımlamalar kullanmak” toplumu yanıltmak değil midir?

B=  Günümüz dünyasında en değerli olan gerçek bir DEMOKRATİK yönetim nasıl olmalıdır?

-Özgürlükçü olmalıdır

-Çoğunluğun yönetimi değil aynı zamanda çoğulcu bir yönetim şekli

-Bağımsız yargı

-Adil seçim

-Haber alma özgürlüğü

-Düşünce özgürlüğü

-Örgütlenme özgürlüğü

-Özgür muhalefet

-Farklı şeyler arasında seçim yapabilme hakkı

-Genel ve eşit oy hakkı

-Toplumsal barışçı bir denge

-Siyasal, toplumsal ve ekonomik iktidarlara halkın geniş bir bölümünün katılabilmesi

-Kişisel ve kamusal özgürlüklerin varlığı ve korunması,

-Siyasal iktidarın özgür genel seçimlerle oluşması,

-Siyasal iktidarın karar ve uygulamalarını da denetleyebilen “bağımsız, özgür ve adil yargı”,

-Farklı toplumsal çıkar ve görüşleri temsil eden siyasal partiler,

-Farklı toplum kesimlerini temsil eden ve siyasal katılımı kolaylaştıran, dernekler ve sendikalar gibi, kitle örgütleri,

-Yurttaşların gelişmelerini ve doğru bilgi edinme haklarını sağlayacak özgür kitle iletişim araçları

C=   Demokrasinin gerçekten uygulanabilmesi, var olabilmesi için gerekli ekonomik koşullar da sağlanmalıdır:
-Yurttaşları, bireylerin yeme ve barınma gibi yaşamsal gereksinmelerinin karşılanabildiği bir üretim düzeyi olmalıdır.
-Ekonomik yaşamdaki ilişkilerde, etkilemelerde, belirli bir sermaye emek, işçi-işveren dengesi sağlanabilmelidir.

-Toplumsal sınıflar incelendiğinde arasında çok büyük gelir ve farklarının bulunmaması sağlanmalıdır.

-Yurttaşlar arasında her türlü “şans eşitliği”nin sağlanması gerekmektedir.

D=  Demokratik bir rejimin var olup, işleyebilir olması için bazı toplumsal koşullar da sağlanmış olmalıdır:
-Hiçbir toplumsal sınıf diğerler sınıflar üzerinde kesin bir üstünlüğe sahip olmamalıdır.
-Ülkede ulusal bir bütünlüğün sağlanmış olmalıdır.
-Toplumsal sınıflar arasındaki karşılıklı geçişler,  akışkanlıklar yüksek olmalıdır.
-Toplumdaki çoğunluğun, genel kitle iletişim araçlarını izleyebilecek ve kavrayabilecek bir eğitim düzeyine erişmiş olmalıdır.
-Ulusal kültürde insanların özgürlüğüne ve eşitlik, uzlaşmaya ve hoşgörü dayalı bir “değerler sistemi”,  egemen olmalıdır.

-Üzerinde düşünülmesi ve ortak kabul görmesi beklenilen bu toplumsal ve ekonomik koşullar ne denli  gerçekleşirse, o ülkede “demokratik bir rejime” sahip olma olasılığı daha artar.

E=   Neden ille de bir GERÇEK DEMOKRASİ istenilmelidir, derseniz?

-Özellikle o ülkede yaşamsal gereksinmeleri yeterince karşılanamamış ve yeterli bir eğitim-öğretim “alamamış” toplum kesimlerinin daha yüksek bir refah düzeyine erişebilmesi için bir araçtır.

-Bu kesimlerin “daha iyi yaşam koşullarına” erişmeleri için demokrasi bir araçtır.

-Öte yandan çok “daha iyi koşullar içerisinde” bulunan kesimler için, özellikle de aydınlar ve bilinçli kesim için ise demokrasi yalnızca bir araç değil, aynı anda “insanca yaşamanın” vazgeçilmez bir “koşulu” olarak görülmesi gereken bir “amaç”tır.

F=  Kısaca ve genel çizgileri ile açıklamaya, tanımlamaya çalıştığım “DEMOKRASİ İSTEMİ” ve “nedenleri” üzerinde birçok kaynaktan ve uzmandan çok daha geniş ve doyurucu bilgiler alınmalıdır.

-En önemli olan ise az ve kısa, yarım, eksik açıklamalar ve tam da doğru olmayan hedefler göstererek toplumu, kitleler, halkı yönlendirme girişimleridir.

-Üzerilerinde tarihsel sorumluluklar taşıyan siyasi partiler ve girişimler çok daha cesur ve ileri görüşlü olmalıdır.

-Özellikle de TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’nin tarihsel olarak kuruluş ilkeleriyle kazandığı ilerici ve demokratik, anayasal hak ve özgürlüklerden ödün vermek ya da geriye yönelik tavırlarda bulunmak kabul edilemez.

-Çünkü bu tür davranışlar ve girişimler ülkeyi ileri bir refah düzeyine çıkarmayı engeller ve de çağdaş uygarlık düzeyine erişilmesi hedeflerini gündemden düşürür.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ ilk kurulduğu günden bu yana “çağdaş batı toplumu”nun bir üyesi olarak yer almıştır ve böyle de kabul görmüştür.

-Bu konumundan vazgeçerek bir doğu toplumu ya da orta doğu toplumu yapma özentilerine, girişimlerine kapılmak ülkede çok büyük sorunlar ve toplumsal çatışmalar getirir.

-Son yıllarda üzerinde en çok konuşulan ve de günlük yaşamda en öne çıkan sıkıntının TÜRK LİRASI’nın hızla değer yitirmesi ve enflasyon hızının gittikçe artmasıdır.

-Üst gelir grubu olan kitlenin dışında kalan orta ve alt gelir grubu çok büyük geçim sıkıntısı içine düşmüştür.

-Üretimin hızla artırılması, dış alımların aza indirilmesi ve akılcı endüstriyel yatırımlara hızla öncelik verilmesi, işsizliğin hiç zaman yitirmeden önlenebilmesine yönelik girişimlerin yapılması, kara paranın önlenmesi, adil bir vergi sisteminin kurulabilmesi, iktisadi anlamda çok hızla “ULUSAL VE DEVLETÇİ” politikalara geçilmesi gerekmektedir.

-Tüm bu yenileşmelerin, değişikliklerin, atılımların olabilmesi için de tam olarak “gerçek bir çağdaş demokrasiye” geçilmesi gerekir.

-Yalnızca bir seçim üzerinde tartışmak, seçimi öne almak, toplumdaki bazı kesimler için anayasa değişikliklerine gitmeyi konuşur hale gelmek ise, ne yazık ki yalnızca asıl ve temel hedeflerden bir “sapma” anlamına gelir.

-Adı ve tanımlaması ne olursa olsun her bir oluşum, siyasi parti ve kitle örgütleri bu oyunlardan, zikzaklardan kendilerini korumalıdır.

-Türkiye birçok etnik grubu barındıran bir ülkedir.

-TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’nin yurttaşları eş değerli ve eşit haklara sahiptir. Kısaca bu yurttaşlık için de “Türk” sözcüğü kullanılır.

-“Ne mutlu Türküm diyene” cümlesi “ne mutlu ki bu yurdun, bu halkın onurlu ve eş değerli bir parçasıyım” ve “bundan da gurur duyuyorum”  anlamını taşır.

-Atatürk’ün milliyetçilik ilkesi ırkçılık esasına dayanmaz.

-Atatürk, Türk milletini ırk esasına dayandırmadığını, “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk halkına Türk milleti denir.” sözüyle ifade etmiştir.

-“İnançlar ve kökenler” üzerinden farklılaşmalara giden siyasetler yerine “anayasal, özgürlükçü hak ve eşitlikler içinde bir yurttaşlık” istemleri çok daha sağlıklı ve birleştirici olacaktır.

-Ancak “ulusal barış, hak ve özgürlükler”, “adalet” ve “yasa önünde eşitlikler” bu biçimle sağlanabilir.

-Her türlü dış kaynaklı çabalara ve programlamalara, askeri ve siyasi müdahalelere rağmen Türkiye Cumhuriyeti Devleti parçalanmamalı ve “üniter devlet” yapısını korumalıdır.

-Ülkenin ve toplumun, devletin “sağlam bir geleceği” olması için birçok farklı alanda yer alan partilerin, kuruluşların, kitle temsilcilerinin sağlıklı bir “ortak birliğe”, ülke ve devlet için “ortak bir güç oluşumuna” gitmesi gerekir.

-Bu konuda batı toplumlarında böyle sıkışık zamanlarda uygulanan çözüm “KONSENSÜS” adı verilen modeldir.

-Bunun üzerinde hızla ve yoğunlukla düşünülmelidir.

-Toplumu “yanlış bilgilendirme” ve “yönlendirmeler” yaparak kendi “kişisel” çıkarlarına ya da partili yandaş yaklaşımlara yönelik girişimler, çalışmalar ise ileride düzeltilmesi çok zor durumlar ortaya çıkarabilir.

-Eğer gerçek bir yurt sever, gerçek bir ATATÜRKÇÜ ve de anayasal, çağdaş, demokratik bakış açısından yana iseniz, ki böyle olunması gerektiğine inanıyorum, çok daha uyanık ve akıllı, eleştirel olmak gerekecektir.

-Güzel ve aydınlık bir dünyada, huzur dolu bir refah ülkesinde, özgürce ve barışçıl yaşamak dileklerimle sizleri selamlıyorum.

Öğretmen Gönen Çıbıkcı, 07.01.2023

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.