İSLAM MEDENİYETİ´NİN BATI MEDENİYETİ´NE TESİRİ

ABONE OL
18:57 - 04/12/2020 18:57
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Bir yerde insan yerleşik hayata geçmiş ise, orada bir medeniyet oluşturmuştur. Toplu yaşamanın oluşturduğu sonuçlardır medeniyet. İnsanlık tarihi boyunca oluşan medeniyetlerin kimisi kaybolmuştur, kimisi kaybedilmiştir, kimisi de ayaktadır ve günümüz insanını selamlamaktadır. Arkeolojik kazılardan öğrendiğimiz kadarıyla, bugün 12 bin yıl öncesine ait olan medeniyetleri az çok tanıyabiliyoruz. Toynbee, bunlardan 16 medeniyetin öldüğünü, beşinin de Batı Medeniyeti tarafından yok edilme tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu belirtmektedir. (1)

Gününüzde iki medeniyetten söz edebiliriz; birisi Hıristiyanlık, Yahudilik ve diğer sistemlerin tesirinde bulunan Batı Medeniyeti, diğeri de İslâm Medeniyeti’dir.

Doğuşundan kısa bir süre sonra İnsanlık İslâm Medeniyetiyle tanışmıştır. İslâm’ın hızla dünyaya yayılması, kısa sürede geçmiş medeniyetler ile (Bizans (Yunan), İran, Hind ve Çin Medeniyetleri) hızlı bir şekilde tanışmasını sağlamıştır. O medeniyetleri yok farz etmeyen, bilakis onlardan İstifade etmesini bilen Müslümanlar, böylece şefkat ve merhamet medeniyetinin temelini de atmışlardır. Bir müddet sonra da ‘fen, sanat, iktisat, tıp, edebiyat, astronomi, felsefe’ gibi ilimlerde yaptıkları ilerlemelerle kendilerinden bahsettirmesini bilmişlerdir.

Zira İslâm, tefekkürü ibadet saymıştır, ilimle uğraşmayı farz kılmıştır, alimin uykusunu cahilin ibadetinden üstün tutmuştur, hatta alimin kullandığı mürekkebi, şehidin kanından üstün görmüştür. Bu durumda Allah da onların elinden tutmuş ve dünya denilen bu gezene salıvermiştir. Böylece İslâm Medeniyeti dünyanın, kendisinden sonraki kaderini belirlemesini bilmiştir. Batı Medeniyeti diye bir medeniyetten bahsediliyorsa bugün, bu medeniyet varlığını İslâm Medeniyetine borçludur.

Nitekim Ronald Victor Courtenay Bodley’in; “Rönesansı İslâmiyet’e borçluyuz” sözü, bu gerçeği dile getirmektedir. Bundan başka hâlâ günümüzde bile Osmanlı müesseseleri üzerinde yapılan çalışmalar örnek alınarak, bazı gelişmelerin ortaya çıkarıldığına da şahit olmaktayız. (2)

İslâm Medeniyeti, İslâm Dîni’ni kabul eden milletlerin el birliği ile meydana getirdikleri ortak bir medeniyetin adıdır. Bununla beraber bu medeniyetin kuruluş ve gelişmesinde Arapların, İranlıların ve Türklerin büyük payları olduğu bir gerçektir. Nitekim W. Barthold’un da işaret ettiği gibi İslâm Medeniyeti veya Arap Medeniyeti adı, Orta Zaman Şark Medeniyetine verilmektedir. (3)

İslâm dünyasının, özellikle manevi alandaki bu olağanüstü gelişmesi, İslâm inkılabının gücü ile, ruhundaki aksiyon kabiliyeti ve bunların yanı sıra bu medeniyetin öncülüğünü yapmış olan Arap ve Arap olmayan milletlerin parlak düşünce ve sanat yetenekleri ile birlikte, İslâm’ın ilme verdiği değer ile açıklanabilir. (4)

Montgomery Watt şöyle der; “Müslümanlarla Hıristiyanların, Araplarla Avrupalıların bir dünya içinde gittikçe kaynaştığı şu zamanda, İslâm’ın Avrupa’ya yaptığı tesiri incelemek, son derece isabetli bir çalışmadır. Ortaçağ Hıristiyan yazarlarının, zihinlerinde tablosunu çizdikleri İslâm’ın, tamamen iftira mahsulü olduğu çoktandır bilinmektedir. Yalnız şimdi, geçen asır boyunca, araştırmacıların yaptıkları tetkikler sayesinde Batılıların gözleri önünde daha objektif bir şekil belirmektedir. Fakat biz Avrupalıların kör gözü, İslâm kültürüne olan borcumuzu görmeye manidir. Geçmişten gelen mirasımıza İslâm’ın yaptığı tesirin kıymet ve kadrini bazen küçümsüyor, bazen de tamamen görmezlikten geliyoruz. Müslüman ve Araplarla daha iyi münasebetler kurabilmek için, borçlarımızın tamamını itirafa mecburuz. Onu saklamak ve inkâr etmek. Sahte bir gurur alametidir.”(5)

Benzer bir tespit de Dr. Sigrid Hunke tarafından şöyle yapılır; dîni taassup yüzünden, objektif ve adalete uygun bir şekilde, yargılamaktan kaçındığımız ve üstün başarılarını sistemli bir şekilde küçültmeye çalıştığımız, kültürümüzün temeli olan eserlerinin üstünü örttüğümüz ve adını bile anmaktan çekindiğimiz bir milletin hakkını vermenin artık zamanı gelmiştir. İslâmiyet’in çıkışından günümüze kadar, Batı ile Arap dünyası arasındaki ilişkiler, duygu ve tutkuların, tarihi nasıl yalana boğduğunun en açık örneğidir. Bu başka din mensuplarından gelecek her etkinin tehlikeli görüldüğü ve bu sebeple de elden geldiği kadar önlemeye çalışıldığı zamanlar için tabii idi. Bu bir Ortaçağ görüşüdür. Bu görüş hâlâ ortadan kalkmış değildir. Günümüzde de geleneklerin sınırladığı ufuk, çoğu zaman bilinçsizdir. Kökleri çok derinde olan bir kaygıdır bu. Bunlar eski propagandalardır. Bu insanlar bize katiller ve puta tapanlar olarak tanıtılmıştır.  Bu yaklaşımlar bizlerin gözünü kör etmiştir. Bu körlük bizlerde akıl tutulmasına sebep olmuştur.”(6) 

Otto Spies de konu ile ilgili olarak şu tespiti yapar, Doğu Kültürünün Avrupa Üzerindeki Tesirleri adlı eserinde; Romalılar ve onların mirasçısı olan Bizanslılar, Doğu ve Batı dünyasını Akdeniz etrafında toplayarak meydana getirdikleri “Akdeniz Medeniyeti” ile, Doğu kültürünün Batıya geçmesinde aracı oluyordu. İslâm’ın ortaya çıkışı ile Batı dünyası Doğu kültürünü İslâm Medeniyeti aracılığı ile almak ve aktarmak durumunda kaldı. Eski Doğu Medeniyetinin ve Antik devir ilimlerinin Batıya aktarılmasında Müslümanlar, aracı olarak önemli roller oynadılar. Uzakdoğu menşeli ilimleri yerinde öğrenen Müslümanlar, bu ilimlere önemli ölçülerde katkılarda bulunarak Batıya aktardılar. (7)

Şu bir gerçektir ki, Ortaçağın sonlarında ve Rönesans’ta Grek felsefesi, Batı’da, doğrudan intikal ve tercümelerden ziyade Arapların elinde olduğu şekil temel alınarak incelenmişti. Aristo’nun mantık, fizik ve metafiziği ya Arapça’dan ikinci elden tercümelere yahut da İbn-i Sina’nın eserlerine dayanarak inceleniyordu.(8) 

Rüştü Kam……….

1.İbrahim Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, Ankara 1977, s. 9.

  1. Prof. Dr.Ziya Kazıcı, İslâm Medeniyeti ve Müesseseleri Tarihi
  2. M. Fuad Köprülü-W. Barthold, İslâm Medeniyeti Tarihi, Ankara 1973, s. 3.

4.Haydar Bammat, İslâm’ın Çehresi, trc. Osman Fehmi Giritli, İstanbul 1975, s. 93-94.

  1. Montgomery Watt, İslâm’ın Avrupa’ya Tesiri, trc. Hulusi Yavuz, İstanbul 1986, s. 11.
  2. Sigrid Hunke, Allah’ın Güneşi Avrupa’nın Üzerinde, trc. Hayrullah Örs, İstanbul (tarihsiz), Altın Kitaplar Yayınevi, s. 8.
  3. Otto Spies, Doğu Kültürünün Avrupa Üzerindeki Tesirleri, Trc, Neşet Ersoy, Ate Dergisi, İlave Yayınları No: 8, Ankara, 1974, s. 6
  4. Daha geniş bilgi için bak. Gabrieli Francesco, age. IV, s. 425-451.

 

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.