*** Hakkı Keskin’den Erdoğan’a açık mektup

*** Hakkı Keskin’den Erdoğan’a açık mektup

ABONE OL
21:41 - 18/04/2009 21:41
*** Hakkı Keskin’den Erdoğan’a açık mektup
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 

 

Hakkı Keskin’den Erdoğan’a açık mektup

Federal Almanya Parlamentosu Milletvekili Prof. Dr. Hakkı Keskin, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdogan’a Türkiye’deki gelişmeleri konu alan bir açık mektup yazdı

 



"Sayın
Recep Tayyip Erdoğan

Güzel
ülkemiz Türkiye’deki gelişmeleri çok yakından ve
ilgiyle izlemekte olan bir siyasal bilimci ve Türk kökenli
Alman parlamenter olarak duyduğum derin endişeden ötürü
size bu açık mektubu yazma gereği gördüm. Önemle
değerlendirileceğini diliyorum !

 

Sayın
Başbakanım,

2002
seçimlerini kazanarak daha sonra başbakan olduğunuzda
sevindiğimi söyleyemem. Ancak sizin seçim sonuçlarıyla
hakettiğiniz şansı kullanmanızı içtenlikle savundum. Çoğu
arkadaşımda size karşı baştan itibaren duyulan kuşkuların ne
denli haklı ya da haksız olduğunun yaşanarak görülmesini
savundum. Bu nedenle de erken seçim istemlerine katılmıyor,
ilk yıllarda hükümetinizin yaptığı reformları ve
izlediği ekonomi politikasını destekliyordum. 2005 ve 2006
yıllarında yayınlanan Almanca kitap ve yazılarımda bu tavrımı
açıkca sergilemekteyim.

Bu
görüşümü sol Dünya görüşüne
sahip bilinçli bir Kemalist olmama ve laikliği Türkiye’nin
en önemli kazanımı ve çimentosu
olarak görmeme
karşın sergiliyordum. Ortak Dünya görüşünü
paylaştığım bazı arkadaşlarım yanıldığımı ve bunu
yaşayarak göreceğimizi belirtiyorlardı.

Gerçekten
de yanıldığımı söyleyen arkadaşlarımın, özellikle
2007 yılı başından bu yana izlediğiniz politikayla, giderek
artan ölçüde haklı olduğunu gördüm.

Kanımca
başbakan olarak sizin ve partinizin yapmakta olduğu en büyük
yanlış, Türk toplumunun son derece derin bir kutuplaşmaya
taşınması olmuştur. Bunu bilerek ve isteyerek yaptığınıza
henüz inanmak istemiyorum. Ne var ki nesnel olarak günümüzde
varılan sonuç budur ve bundan hükümetiniz
sorumludur.

Bu
son derece kaygı verici oluşumun sonucu olarak, Türkiye’nin
saygın ve yurtsever insanlarına karşı, demokrasi ve hukuk dışı
uygulamalarla yapılmakta olan baskı ve sindirme politikaları, asla
kabul edilemez. Adına "Ergenekon" denen yargılama operasyonları
çerçevesindeki esas amacın, hükümetinizi
eleştiren öğretim üyeleri, medya mensupları, laik ve
çağdaş yaşam savunurlarının haketmedikleri suçlamalarla
karalanmaları, göz altına alınmaları, hatta gerekçesini
bilemedikleri nedenlerden tutuklanmaları, olduğu açıkca
görülmektedir. Bunun çok yakında batı ülkeleri
kamuoyunda da görüleceğinden kuşkunuz olmamalıdır.
Açıkca görüldüğü gibi bu baskılar
gerçek Atatürkçü, aydın ve laik insanlara
karşı, şeriat devleti yanlılarının bir misilleme ve öcalma
uygulamalarıdır.

Hiç
kuşku duyulmasın, devlet destekli bazı asker ya da sivil kişilerin
geçmişte veya günümüzde yasa dışı
uygulamalarının üstüne kararlılıkla yasal yollardan
gidilmesine, bu kişiler dışında hiç kimsenin itirazı
olamaz. Ne var ki ne ideolojik, ne siyasi ve ne de etik değerleri
bakımından asla bir araya gelemeyecek kişilerin "Ergenekon"
denen darbeci, ırkçı, milliyetçi ve cinayet
olaylarına karışmış oldukları söylenen kişilerle
kovuşturulmaları, yapılabilecek en büyük haksızlıktır.
Ne var ki bu uygulamalar, bağımsız olduğu söylenen yargı
adına öç alma planları çerçevesinde ve
istenerek yapılmaktadır.

Eğer
bu operasyonlar söylendiği gibi bağımsız olduğu iddia
edilen yargı tarafından yapılıyorsa, bu uygulamaların gerçek
hukuk devletiyle asla bağdaşamayacağı çok açıktır.
Hukuk devleti mahkeme kararı olmaksızın yüzbinlerce insanın
telefonlarının dinlenmesine izin vermez. Hakim kararı olmaksızın
kimsenin evi aranamaz, hakkında kesin deliller olmayan hiç
kimse gece yarısı yatağından alınarak ve çağrılmış
medya mensuplarına gösterilerek eşkıya işlemi göremez.
Hukuk devleti bu uygulamalara asla izin vermez. Eğer Türkiye’de
gerçek hukuk devleti olduğu iddia ediliyorsa o zaman bu
uygulamalar hukuk dışıdır, yasalara aykırıdır. Yok eğer bu
uygulamalar mevcut yasalara ugun yapılıyorsa, o zaman da bu yasalar
gerçek bir hukuk devleti ve demokrasiyle bağdaşmamaktadır.

Tüm
çabaları eğitim şansından
yoksun
çocuk ve gençlere bu şansı vermek olan kanser hastası
Sayın Prof. Türkan Saylan’ın evinin aranması ve Çağdaş
Yaşamı Destekleme Derneği yetkililerinin sorgulanmaları,
rektörlerin ve öğretim üyelerinin, basın
mensuplarının, 83 yaşındaki saygın gazeteci İlhan Şelçuk’un
kriminel suçlu gibi sorgulanmaları, asla hukuk devleti
anlayışı ile bağdaşmamaktadır.


Sayın
Başbakan
ım,

Bir
siyasal bilimci ve siyasetçi gözlemiyle belirtmek
isterim: Türkiyemizin içinde bulunduğu bu durum,
ülkemizi son derece kuşku veren ve sizin de asla
isteyemeyeceğiniz gelişmelere taşıyabilir. İvedi olarak
Türkiye’yi bu kutuplaşmadan kurtarmak, yeniden sosyal ve
siyasal barışı sağlamak öncelikle sizin görevinizdir.
Sizi ve hükümetinizi eleştirmenin bir suç olmadığı,
aksine vatandaşlık hakkı ve görevi olduğu erdemliğini ve
hoşgörüsünü göstermek, siyasi karşıtlarınız
olsalar bile, aydın, çağdaş ve laik düşünür,
yazar, gazeteci, öğretim üyelerinin, sivil toplum ve
meslek kuruluşlarının son derece haksız ve asılsız suçlamalarla
uygulama görmelerini engellemek, yine en başta hükümetinizin
asli görevidir.

Sizi
daha fazla gecikmeksizin, Türk halkının esenliği, barışı,
kardeşliği için gerekli önlemleri ivedi olarak almaya
ve bunun için de Türkiye’de yaşanan kutuplaşmaya son
vermeye çağırıyorum. İnanınız ki bundan en çok
siz yararlı çıkacaksınız.

Saygılarımla

Prof. Dr. Hakkı Keskin"

 

ha-ber.com

 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.