GÜNÜN SORUSU: “KİM?”

ABONE OL
11:27 - 23/10/2020 11:27
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Güneşli bir sabaha uyanıyorsunuz…

İlerdeki dağların zümrüt yeşili rengine büründüğünü, bahçeleri papatyaların bastığını, erguvan ağaçlarının o kendine has rengi ile bahçeleri süslediğini, kırlangıçların eski yuvalarını tazeleyip; yeni yavrular için hazırlık yaptığını izliyorsunuz.

Denizin; her zamanki koyu mavi renginden daha farklı bir türkuaz’a büründüğünü, beyaz köpüklü dalgaları ile sahildeki kumları okşadığını fark ediyorsunuz. Eminim ki, şu karşıki ormanın içinde nazlı, nazlı akan derenin kenarında da suya eğilen salkım söğütler, yeni yetme çınarlar, kıyıda köşede kalmış üç beş erik ağacı, çamların arasına gizlenmiş sincaplar etraflarına neşe saçıyorlardır. Hele çadırımıza yakın bir ağaçta seherde öten Bülbülün sesini, ormanın kendine has kokusunu, güllerin rayihasını hissetmemek mümkün değil.

***

Hele Uludağ’ın çamları arasında kaybolduğumuz zamanları, yerimizi belirlemek için kullandığımız sandviç gibi üst üste yığılmış kayaları, elle tutulacak kadar koyu lacivert gökyüzünü, zirvesinde beyaz kar örtüsünü, altında kalem ile çizilmiş gibi uzanan yeşil orman hattının o; Avrupa Alplerini aratmayan manzarasını hatırlıyorum da “Biz ne güzellikler yaşamışız?” demekten kendimi alamıyorum.

Hobimiz mesleğimiz olduğu için bu ülkenin en güzel yerlerini dolaşma, her manzarasını kana, kana içme şansını yakaladım. Gözlerim öylesine güzellikler görüp aklıma nakşetti ki, bu yurdun neden değerli olduğunu anlatırken her seferinde heyecandan elimin ayağımın titremesine, gözümden yaş gelmesine mâni olamadım.

Bazen kalbim öylesine hızlı çarpar ki, ölecek gibi olurum…

***

Peki bu güzel yurtta, bu kâbus gibi günlere nasıl geldik? Niçin kendimizi pandemiden koruyamıyoruz? Niçin sınırlarımız delik-deşik oldu? Neden her sokakta doğulu bir yabancı ile karşılaştığımızda ürperir, çekinir olduk?

Nüfus planlamasını üç ile beş çocuk arasında patlatan ve bunu devlet politikası haline getiren Kim? Üç eşli on çocuklu insanlara sınır kapılarını açıp onları Türklerden daha üstün bir mertebede görenler Kim? Sağlık politikasında Dünya’ca takdir edilir bir koruma politikası uygulanırken bir anda yok edilmiş hastalıkları hortlatanlar kim? Yılların aşı müessesesini kapatıp bizi yabancı ülkelerin ne olduğu belli olmayan laboratuvarlarında üretilenlere mahkûm edenler kim? Milli bir tohum politikası, zeytin politikası, tarım politikası uygulayamayıp, ülkede yetişen bir sürü ürünü dışarıdan getirip köylüyü-çiftçiyi yoksul hale düşürenler kim?

En güzel kıyılarımızı imara açan, ormanlarımızı yakıp yerine oteller diken, koyları parsel-parsel satıp kendi insanımıza kapatanlar kim? Depremde yıkılması muhtemel çok katlı binalara izin verenler, tarihi kentlerin bağrına hançer gibi saplanmış yüz katlı gökdelenleri dikenler kim? Temiz su kaynaklarına zehirli atıkların karışmasına izin verenler, en güzel havaya sahip dağlarımızda siyanür ile altın aranmasına izin verenler, ucuz enerji elde edeceğiz diyerek olmayacak yerlere termik santraller kuranlar, Nükleer santral temeli atanlar kim? Denizlerimizin atıklarla doldurulmasına, yabancı ülkelerden gelen gemi-gemi atıkların ülke’de depolanmasına izin verenler kim?

Milli paranın yerine yabancı para birimini koyanlar, Türk parasını değersizleştirenler, Milli bankacılık yerine yılların bankalarını yabancı sermayeye peşkeş çeken ve satanlar kim?

Ne Milli sigaranız kaldı ne Milli içkiniz…Ne Milli bir ilaç sanayiniz…Ne de Milli bir tarım politikanız. Hocalarımız bile ithal çıktı. Milli futbol takımımız bile yakında tamamen yabancı ülkelerin elemanlarından oluşacak.

Milli ordumuz bile milli sınırlarımız dışında savaşmıyor mu? Yabancı ülkelerin emrinde mi orasını bilemem ama iş birliği içinde olmasını sağlayan kim? Bize vermediği silahları düşmanlarımıza vererek bize karşı kullanılmasını sağlayan dost sayılmakta ısrar edilen bir ülkeye kendi vatandaşının ihtiyacını karşılayamadan uçak dolusu sağlık malzemesi gönderenler kim? yurdumuzdaki üslerinde binlerce asker ve uçak barındıranlara izin verenler kim?

Biz neden “Milli” olmaktan, “Milli Hakimiyet” demekten, “Milli Para” demekten, “Milli Devlet” demekten, “Milli Ekonomi” demekten, “Milli Bankacılık” demekten nasıl bu kadar uzaklaştık? Milli kelimesinden korkan kim?

O kadar çok KİM? Sorusu var ki…

Sordukça;

Kahroluyorsunuz…

Taner Tümerdirim

[email protected]

 

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.