GELECEĞİ DÜŞLERKEN, GEÇMİŞİ HATIRLAMAK…

ABONE OL
19:28 - 22/05/2023 19:28
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Fotoğraf biriktirmenin en güzel yanı; zaman tünelinde geçmişe yolculuk yaparken geleceği düşlemektir.  Çoğu kez bazı şeyleri yeniden anımsar, acı ve tatlı yaşanmışlıklar ile yüzleşiriz.  Günümüz olayları içinde sürdürdüğümüz koşu, bizi hayatın gerçeklerinden koparır, sağlıklı düşünmemize ve karar vermemize engel olur.

Kaş’a yaptığımız ziyaret ve geçmişe ait bir kitap çalışması, tozlu fotoğrafların, yazılı kaynakların arasında kaybolmamıza neden olurken günümüz gerçekleri ile yüzleşmemizi de sağlamış oldu. Kaş’ın 6 bin nüfuslu zamanı ile şimdiki 60 bin nüfuslu yaşamının ne kadar farklı ve üzüntü verici olduğunu görebiliyorsunuz.

Maalesef, yaşı bizim yaşadıklarımızı yorumlayıp anlayabilecek idarecilerin olmaması bu şirin kentin vizyonunu belirlemeye yetmemiş.  Kültürü oluşturan hatıralar yok. Kültürün binadan ibaret olmadığını, göç edenlerin çoğunluğunun gelen yabancılardan nemalanarak yaşamaya çalışması ise en önemli handikap. Kıyıda ki açık hava bahçesinde bile Küçük bir bardak çayın 25-30 lira, bir fincan kahvenin 50 lira olduğu, bir öğle içtiğiniz bir kap çorba ve yediğiniz bir tabak yarısı pide dönere 250 lira ödediğiniz, plastik bir duş başlığına 200 lira verdiğiniz bir yerin, yaz aylarında ne hale geleceğini bir düşünün. En insani ihtiyacınız olan küçük tuvalete bile 10 lira öderken, kentin ortasındaki petrol ofisinin alt kattaki tuvaletinin pisliğini görünce hayretler içinde kalıyor, ters yüz geri çıkıyorsunuz.

Devlet memurlarının çoğu dışardan geldiğine bin pişman. Ev kiraları köylerde bile 8-10 bin liradan başlıyor. O da bulabilirseniz… Zaten kentleri binaların çoğu siz alanı olduğu için imarsız ve tapusuz. Yıllar evvel daire alanlar, vergisini ödeyenler henüz tapu çıkartamadıkları için satışlarını el kâğıdı ile yapıyorlar.  Arabalar için park yeri büyük sorun. Uyarıcı levhalar, yön işaretleri ise yeterli değil. Ev hanımları bile motor kullanıyor.  Ehliyet veya plaka soran trafik polisine rastlamadık.

Şehirler arası otobüsler ise Kaş’ın içine girmiyor. Tepede yeni yapılan otogara devam ediyor. Orada inip dolmuş veya taksi ile ayni yolu kat edip şehre gelmek zorundasınız. Şehrin içinde kalan mezarlık belediyenin araçlarının park yerine dönüşmüş. Yakında mezarlığın bir bölümünün kaldırılacağı söylentisi ise insanları huzursuz ediyor.

***

Bütün bunları niçin yazıyorum biliyor musunuz? Bir kenti idare etmek için beyaz gömlek ve sarı granat takmak yeterli olmuyor. Çünkü bugün bile Meis adasının evleri, limanı ve akşamları evlerinin balkon ışıkları görünecek kadar yakın olmasına rağmen nasıl Yunan adası olduğu, Türk içecek ve sularının bile daha ucuza satıldığı, ada olmasına ve her şey dışarıdan gelmesine rağmen lokantalarında bile nasıl daha ucuza karnınızı doyurabildiğiniz, pasaportla gitmek ve yurt dışına çıkmış sayıldığınız hakkındaki aklımı kurcalayan deli sorular ve hayretimdir.

Birbirine bu kadar yakın iki kıyı arasında bile serbest dolaşım sağlanamamış olması dış politikamız hakkında bir fikir edinmemize yetiyor.

***

Geleceği düşlerken sadece konu Meis ve Kaş gibi komşu iki kıyı arasındaki mesafe ile sınırlı değildir. Birbirine uzak olan şey, geçmişin fotoğraflarında gizli kalan, dostluk ve dayanışma, iki millet arasında giderek açılan düşünce uzaklığıdır.

Her şeyi ile maddiyatın ön plana geçtiği utanç verici zamanlar yaşıyoruz. Aklın ve bilimin yerini kaba güç alırken, dostluk ve sevgi kayboldu. Bir zamanlar bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı olduğu söylenirdi. Kahve; Türk ikram kültürünün bir parçası olarak kabul edilmişti.  Şimdi 50 lira gibi bir para ödeyerek tükettiğiniz fincanın kulpunu kavrarken siz kahvenin müşterisi olmuş durumdasınız.

Bakalım daha neler göreceğiz.?

Taner TÜMERDİRİM

 

 

 

 

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.